12 Aralık 2011 Pazartesi
Öylesine...
Ne yil ama,psikolojik olarak bu kadar zorlandığım bir yil olmamisti bugüne kadar bundan sonra da olmamasi dileğimdir. Uzun uzun düşunulesi seyler bir yanda dururken beri yanda bu kadar cok dusunmenin yiprattigi zihin,duygular ve imaj... Sirf bu bile ozetler sanirim karmasanin , zihinsel mucadelenin boyutunu. Her sey bir yana da yeni yilla beraber pesinden gidebilecegimiz mutluluklar,kendimizi verebilecegimiz zevkli mesgaleler ve gonlumuzden gecenleri yasayabilecegimiz iliskiler/ortamlar/durumlar soz konusu olsun insallah(duygu ve dusunce durumlarinin netlesmesi,guzellesmesi maksadiyla dileklerimi siralamisken yine goreceli,aciklik getirilmesi zaruri seyler yaziverdim,işte su an akil boyle yogun ve karisik).
11 Eylül 2011 Pazar
TÜRKİYE'DE FUTBOLUN İLK HAFTASI
Türkiye Süper Ligi'nin ilk haftası Samsunspor-Gençlerbirliği ve Eskişehirspor-Beşiktaş maçlarıyla açılıncaya kadar izlediğim maç sayısı bir kaç adetti...Bayern Münih'in Hamburgu 5 golle dağıtışına göz ucuyla bakmıştım,Barcelona-Real Madrid İspanya Süper Kupası maçlarını izlemiştim.Beşiktaş'ın Vladikavkaz ilk maçını, internetten son derece kalitesiz bir görüntüye sabrederek izlemiştim.Son olarak da eğer hafızamdan bir iki maç daha uçup gitmediyse eğer cuma sabaha karşı bant yayında Augsburg-B.Leverkusen maçını izledim.
Ve benim için sezonun açılış maçı, Türkiye Süper Ligi şerefine , bir Bundesliga maçı olmuş oldu.
Sezonun ilk haftasında bu ilk günü B.Dortmund-Herta Berlin maçıyla açtım,o maçta devre olunca Eskişehirspor-Beşiktaş maçının başlamasına dakikalar kala Liverpool'un Stoke City deplasmanında neler yapıyor olduğuna bir göz gezdirdim ve ana yemeğe; yani Eskişehirspor- Beşiktaş maçına geçiş yaptım...
Bu sezon ''seyir defteri'' tadında ama kısa notcuklarla futbol yazıları yazmaya karar vermiş olduğumdan,bu 2011-2012 futbol sezonunun benim için ve Türkiye futbolu için açılış haftasında neler dikkatimi çekmiş kısaca sıralayacağım.Bu arada yolun başındayken henüz, gelecekle ilgili bir iki beklentimi de iliştireceğim satırlarımın sonuna.
***
1-Bayer Leverkusen'li Sam gayet etkili bir hücum oyuncusu.Top tekniği üst seviyede ve vuruşları son derece güçlü.Bayer Leverkusen gibi oyuncu izlemeyi,zamanında transfer etmeyi ve onlara şans vermeyi ''beceriyle'' yerine getiren kulüpler olmasa (örn. Porto) futbolun vıcık vıcık paraya gömülmüş bir oyun olduğunu düşünmek işten bile değil.
2- Bayer Leverkusen dün sahaya tek yabancıyla çıktı. Yazıyla ''BİR'', sayıyla ''1''!!! Anlayana.(Anlamak için üstteki maddenin 2. cümlesi de önemli.
3-Ömer Toprak için bir madde açıyorum. Geçen sene yaşadığı kazayı atlatmaya çalıştı,futboldan uzak kaldı. Ve bu sene Leverkusen formasıyla harika bir dönüş yaptı.Kalıplı stoperlerden değil,klasik Türk fiziğine sahip ama son derece beceriyle iş gören bir stoper.B.Dortmund ve Herta Berlin de oynayan Alman-Türk oyuncularla devam edeyim... İlkay ve Tunay. Ortasahanın ortasında ve sol kanatta görev yapan iki isim... Mevki bilgileri,oyun görüşleri,teknik ve akıl sahibi görüntüleri benden tam not almalarına sebep oldu. Kısaca Türk takımları için Almanya da bir altyapıdır! Bu ''artık'' yadsınamayacak bir gerçek.
4- Dortmund Barrios'u aradı,Nuri'yi de. Takım gibi takımlar,sağlam stoperlere ve akıllı orta saha oyuncularına sahipler ama bu sene hem ligde hem şampiyonlar liginde ofansif anlamda zorlanacaklar.
5- Eskişehir'de sanki 2010-2011 sezonunun, mesela bir 13.-14. haftasını yaşadım. Sanki bu yaz,tüm bu zaman, benim yarım saatlik bir uykumda gördüğüm bir rüyaymış da, bir kış günü,uyanıp Lig Tv'yi açarak Eskişehirspor-Beşiktaş maçını izlemişim gibi hissediyorum.
*Quaresma yine bencil ama bu maçta üstüne üstlük bir de ciddi derecede formsuz.
*Hugo Almeida yine yapayalnız.Ve son vuruşlarda sürprizlerle dolu.
*Stoper ikilisi yine birbirine yabancı.
*İbrahim Toraman yine sağ bek değil.
*Fernandes geçen sezonun son haftası oynadığı oyunu terketmiş,sözleşme rahatlığıyla olsa gerek yine umursamaz ve tedirgin edici.
*Beşiktaş yine disiplinden uzak bir takım. Mücadele ve yardımlaşma inanılmaz derecede zayıf.
*Top kullanımı kollektif akıldan ve beceriden uzak, açıkça ''bencilce''.
*Oyun içinde, teknik ekibin oyuna müdahalesi sıfır. Başı boş bir görüntü sergileniyor.
*Çok açıkça görülüyor ki yine takımın esas eksikleri göz ardı edilmiş.Yine bazı mevkilerde, o mevkinin esas oyuncuları değil, emanetçiler oynuyor. Üstelik dökülen onca paraya, ve ders alınması gereken onca yıla rağmen.
*Sahada olan bitenden yola çıkarak YİNE görülen zaafları madde madde diziverirken dikkat edilmesi gereken husus şu ''MADDELER HALİNDE YAZDIKLARIMIZ SAHA İÇİNDE OYNANAN OYUNDAN YOLA ÇIKIYOR VE SAHA DIŞI PLANSIZLIK,PROGRAMSIZLIK,ANALİZ EKSİKLİKLERİ,LİDERSİZLİK,SÖZÜ GEÇENLERİN BİLGİSİZLİĞİ(bu bilgisizliğin yol açtığı onca transfer skandalı yanısıra ,bu sezon sergilenen yeni senaryoda Portekizli bir menajerin ellerine teslim edilen takım da bunun sonucudur),KULÜBÜN AİT OLDUĞU VİZYONA TERS UYGULAMALAR vb.'' çok geniş ve ne yazık ki derin sorunlara dayanıyor.
*Bir iki de özel madde eklersek; Veli Kavlak,Tanju gibi oyuncuların Beşiktaş seviyesinde oyuncular olmadıklarını düşünüyordum transfer haberlerini duyduğumda. Veli Kavlak beni yanıltmadı.
*Ve son bir dipnot.Lütfen BJK resmi sitesinde,takım kadrosuna bir göz atın. Beşiktaşın Türk vatandaşı 13 oyuncusu olduğunu göreceksiniz.İlaveten 3'ünü de kaleciler teşkil ediyor bu 13 ismin.
yani sahaya sürülebilecek cinsten 11 Türk oyuncusu var Beşiktaş'ın. Üstelik ''yabancı oyuncu kontenjanı'' bulunan bir ligde...LÜTFEN OTURUN VE DÜŞÜNÜN...!
6-Stoke-Liverpool maçına bir maddeyle değineyim. Stoke çok iyi savunma yapan bir takım olarak bilinirdi, bu özellikleri devam ediyor.Bir penaltı ve devamında tamamen boş alan ve adam bırakmamak üzerine kurulan,sert defansif bir oyun. Beşiktaş'ın işi her iki maçta da zor.
Liverpool'lu Handerson'un oyundan müthiş derecede düşüşünü , genç bir oyuncu oluşuna mı bağlayalım bilemiyorum ama endişe verici bir görüntüydü. Adam Liverpool kadrosunu,Gerard geldiğinde de zorlar mı emin değilim.Downing adanın en iyi oyuncularından biri ama ağırlığını tüm sezon boyu hissettirmeli ve bir adalı olarak bu takımın iskelet oyuncularından olabileceğini göstermeli.Liverpool'la ilgili net fikrimi söylüyorum, üstelik bu de bilmem kaçıncı baskı, Liverpool Handerson,Caroll gibi isimlere onlarca milyon pound vererek risk almış görünüyor, C.Adam,Enrique gibi ada futboluna uyum konusunda sorunsuz oyuncularla da kadroyu beslediler...Ama... İşte bir ama var ve ben bu amayı geçen yılki bir yazımda da ( ''YENİ BİR LİVERPOOL'' http://ingenui.blogspot.com/2011/01/yeni-bir-liverpool.html ) yinelemiştim.Bu görüşüm klişe hale gelmek üzere. O da şu ; Liverpool futbol kimliği oturmuş,winner isimleri kadrosuna katmak zorunda.Para harcamıyor mu kulüp?Harcıyor. Yatırımın riskini de sıfıra indirecek bir yöntem olur bu. Suarez gibi transfer gündeminin üst sıralarındaki bir ismin kadroya katılması bile nasıl bir heyecan yarattı.Fikrimi besleyen bir örnek olarak bahsedebiliriz o durumdan.
***************************************************************************
Özellike Türkiye çerçevesiye sınırlı bir takım öngörülerimi de paylaşmak istiyorum.
1-Beşiktaş'ı çok zor bir sezon bekliyor.Portekizliler lütufta bulunursa(Carvalhal dahil) bölüm bölüm çıkışlar izleriz.Hepsi bu.Krizse çok uzak ihtimal değil.
2-Sezonun en büyük favorisi Galatasaray görünüyor.Ama yekten,isimleri şike operasyonuna karışmadığı için , rahat bir hazırlık dönemi geçirdikleri için ya da rakipleri sıkıntılı günler geçirdiği için değil. Doğru yerlere,fizik kalitesi yüksek,iş yapacak isimleri transfer ettikleri, zihinlerini yenilemiş göründükleri için. Üstüne üstlük taraftarın bu yaz olan biten onca şey,Fatih Terim,yeni stadda ilk tam sezon sebebiyle heyecanlanmış olması da önemli sinerji kaynağı.
3-Fenarbahçe'yi bir kalemde şampiyonluk yolundan silenlere gülüyorum. Andre Santos'tan sonra Caner'le kesinlike zorlanacaklardı Ziegler gibi Seria A kalitesinde bir sol bekle imzaladılar (ilginç olan , küme düşen Sampdoria'dan Juve'ye geçen İsviçreli ,Juve tarafından neden bir iki ayda gözden çıkarılıverdi?).Defansta Lugano , santrforda Niang ciddi biçimde aranacak. Her iki mevkide de kalite düşüşü kaçınılmaz. Ama yerli oyuncu kalitesi Türkiye'nin en iyisi olan Fenerbahçe'de zorlukların üstesinden takım olmak gelebilir.Türkiye'de,dünyada geçer akçe budur.
4-Play-Off taraftarın zihnini açan bir şey de değil.Sezona yayılan öngörülere ilave bir de ''Play-Off Sezonu'' öngörüleri çıkacak,bu da hem bunaltıcı, hem kurnazca geliyor bana...
SÖZÜN ÖZÜ PLAY-OFF ŞAMPİYONUYLA,NORMAL LİG ŞAMPİYONU FARKLI İKİ TAKIM OLURSA HER İKİ TAKIMIN TARAFTARINI DA ''GERÇEK ŞAMPİYONLUK'' HUSUSUNDA İKNA ETMEK BİR ASIR BOYUNCA MÜMKÜN OLMAYACAK...
Ve benim için sezonun açılış maçı, Türkiye Süper Ligi şerefine , bir Bundesliga maçı olmuş oldu.
Sezonun ilk haftasında bu ilk günü B.Dortmund-Herta Berlin maçıyla açtım,o maçta devre olunca Eskişehirspor-Beşiktaş maçının başlamasına dakikalar kala Liverpool'un Stoke City deplasmanında neler yapıyor olduğuna bir göz gezdirdim ve ana yemeğe; yani Eskişehirspor- Beşiktaş maçına geçiş yaptım...
Bu sezon ''seyir defteri'' tadında ama kısa notcuklarla futbol yazıları yazmaya karar vermiş olduğumdan,bu 2011-2012 futbol sezonunun benim için ve Türkiye futbolu için açılış haftasında neler dikkatimi çekmiş kısaca sıralayacağım.Bu arada yolun başındayken henüz, gelecekle ilgili bir iki beklentimi de iliştireceğim satırlarımın sonuna.
***
1-Bayer Leverkusen'li Sam gayet etkili bir hücum oyuncusu.Top tekniği üst seviyede ve vuruşları son derece güçlü.Bayer Leverkusen gibi oyuncu izlemeyi,zamanında transfer etmeyi ve onlara şans vermeyi ''beceriyle'' yerine getiren kulüpler olmasa (örn. Porto) futbolun vıcık vıcık paraya gömülmüş bir oyun olduğunu düşünmek işten bile değil.
2- Bayer Leverkusen dün sahaya tek yabancıyla çıktı. Yazıyla ''BİR'', sayıyla ''1''!!! Anlayana.(Anlamak için üstteki maddenin 2. cümlesi de önemli.
3-Ömer Toprak için bir madde açıyorum. Geçen sene yaşadığı kazayı atlatmaya çalıştı,futboldan uzak kaldı. Ve bu sene Leverkusen formasıyla harika bir dönüş yaptı.Kalıplı stoperlerden değil,klasik Türk fiziğine sahip ama son derece beceriyle iş gören bir stoper.B.Dortmund ve Herta Berlin de oynayan Alman-Türk oyuncularla devam edeyim... İlkay ve Tunay. Ortasahanın ortasında ve sol kanatta görev yapan iki isim... Mevki bilgileri,oyun görüşleri,teknik ve akıl sahibi görüntüleri benden tam not almalarına sebep oldu. Kısaca Türk takımları için Almanya da bir altyapıdır! Bu ''artık'' yadsınamayacak bir gerçek.
4- Dortmund Barrios'u aradı,Nuri'yi de. Takım gibi takımlar,sağlam stoperlere ve akıllı orta saha oyuncularına sahipler ama bu sene hem ligde hem şampiyonlar liginde ofansif anlamda zorlanacaklar.
5- Eskişehir'de sanki 2010-2011 sezonunun, mesela bir 13.-14. haftasını yaşadım. Sanki bu yaz,tüm bu zaman, benim yarım saatlik bir uykumda gördüğüm bir rüyaymış da, bir kış günü,uyanıp Lig Tv'yi açarak Eskişehirspor-Beşiktaş maçını izlemişim gibi hissediyorum.
*Quaresma yine bencil ama bu maçta üstüne üstlük bir de ciddi derecede formsuz.
*Hugo Almeida yine yapayalnız.Ve son vuruşlarda sürprizlerle dolu.
*Stoper ikilisi yine birbirine yabancı.
*İbrahim Toraman yine sağ bek değil.
*Fernandes geçen sezonun son haftası oynadığı oyunu terketmiş,sözleşme rahatlığıyla olsa gerek yine umursamaz ve tedirgin edici.
*Beşiktaş yine disiplinden uzak bir takım. Mücadele ve yardımlaşma inanılmaz derecede zayıf.
*Top kullanımı kollektif akıldan ve beceriden uzak, açıkça ''bencilce''.
*Oyun içinde, teknik ekibin oyuna müdahalesi sıfır. Başı boş bir görüntü sergileniyor.
*Çok açıkça görülüyor ki yine takımın esas eksikleri göz ardı edilmiş.Yine bazı mevkilerde, o mevkinin esas oyuncuları değil, emanetçiler oynuyor. Üstelik dökülen onca paraya, ve ders alınması gereken onca yıla rağmen.
*Sahada olan bitenden yola çıkarak YİNE görülen zaafları madde madde diziverirken dikkat edilmesi gereken husus şu ''MADDELER HALİNDE YAZDIKLARIMIZ SAHA İÇİNDE OYNANAN OYUNDAN YOLA ÇIKIYOR VE SAHA DIŞI PLANSIZLIK,PROGRAMSIZLIK,ANALİZ EKSİKLİKLERİ,LİDERSİZLİK,SÖZÜ GEÇENLERİN BİLGİSİZLİĞİ(bu bilgisizliğin yol açtığı onca transfer skandalı yanısıra ,bu sezon sergilenen yeni senaryoda Portekizli bir menajerin ellerine teslim edilen takım da bunun sonucudur),KULÜBÜN AİT OLDUĞU VİZYONA TERS UYGULAMALAR vb.'' çok geniş ve ne yazık ki derin sorunlara dayanıyor.
*Bir iki de özel madde eklersek; Veli Kavlak,Tanju gibi oyuncuların Beşiktaş seviyesinde oyuncular olmadıklarını düşünüyordum transfer haberlerini duyduğumda. Veli Kavlak beni yanıltmadı.
*Ve son bir dipnot.Lütfen BJK resmi sitesinde,takım kadrosuna bir göz atın. Beşiktaşın Türk vatandaşı 13 oyuncusu olduğunu göreceksiniz.İlaveten 3'ünü de kaleciler teşkil ediyor bu 13 ismin.
yani sahaya sürülebilecek cinsten 11 Türk oyuncusu var Beşiktaş'ın. Üstelik ''yabancı oyuncu kontenjanı'' bulunan bir ligde...LÜTFEN OTURUN VE DÜŞÜNÜN...!
6-Stoke-Liverpool maçına bir maddeyle değineyim. Stoke çok iyi savunma yapan bir takım olarak bilinirdi, bu özellikleri devam ediyor.Bir penaltı ve devamında tamamen boş alan ve adam bırakmamak üzerine kurulan,sert defansif bir oyun. Beşiktaş'ın işi her iki maçta da zor.
Liverpool'lu Handerson'un oyundan müthiş derecede düşüşünü , genç bir oyuncu oluşuna mı bağlayalım bilemiyorum ama endişe verici bir görüntüydü. Adam Liverpool kadrosunu,Gerard geldiğinde de zorlar mı emin değilim.Downing adanın en iyi oyuncularından biri ama ağırlığını tüm sezon boyu hissettirmeli ve bir adalı olarak bu takımın iskelet oyuncularından olabileceğini göstermeli.Liverpool'la ilgili net fikrimi söylüyorum, üstelik bu de bilmem kaçıncı baskı, Liverpool Handerson,Caroll gibi isimlere onlarca milyon pound vererek risk almış görünüyor, C.Adam,Enrique gibi ada futboluna uyum konusunda sorunsuz oyuncularla da kadroyu beslediler...Ama... İşte bir ama var ve ben bu amayı geçen yılki bir yazımda da ( ''YENİ BİR LİVERPOOL'' http://ingenui.blogspot.com/2011/01/yeni-bir-liverpool.html ) yinelemiştim.Bu görüşüm klişe hale gelmek üzere. O da şu ; Liverpool futbol kimliği oturmuş,winner isimleri kadrosuna katmak zorunda.Para harcamıyor mu kulüp?Harcıyor. Yatırımın riskini de sıfıra indirecek bir yöntem olur bu. Suarez gibi transfer gündeminin üst sıralarındaki bir ismin kadroya katılması bile nasıl bir heyecan yarattı.Fikrimi besleyen bir örnek olarak bahsedebiliriz o durumdan.
***************************************************************************
Özellike Türkiye çerçevesiye sınırlı bir takım öngörülerimi de paylaşmak istiyorum.
1-Beşiktaş'ı çok zor bir sezon bekliyor.Portekizliler lütufta bulunursa(Carvalhal dahil) bölüm bölüm çıkışlar izleriz.Hepsi bu.Krizse çok uzak ihtimal değil.
2-Sezonun en büyük favorisi Galatasaray görünüyor.Ama yekten,isimleri şike operasyonuna karışmadığı için , rahat bir hazırlık dönemi geçirdikleri için ya da rakipleri sıkıntılı günler geçirdiği için değil. Doğru yerlere,fizik kalitesi yüksek,iş yapacak isimleri transfer ettikleri, zihinlerini yenilemiş göründükleri için. Üstüne üstlük taraftarın bu yaz olan biten onca şey,Fatih Terim,yeni stadda ilk tam sezon sebebiyle heyecanlanmış olması da önemli sinerji kaynağı.
3-Fenarbahçe'yi bir kalemde şampiyonluk yolundan silenlere gülüyorum. Andre Santos'tan sonra Caner'le kesinlike zorlanacaklardı Ziegler gibi Seria A kalitesinde bir sol bekle imzaladılar (ilginç olan , küme düşen Sampdoria'dan Juve'ye geçen İsviçreli ,Juve tarafından neden bir iki ayda gözden çıkarılıverdi?).Defansta Lugano , santrforda Niang ciddi biçimde aranacak. Her iki mevkide de kalite düşüşü kaçınılmaz. Ama yerli oyuncu kalitesi Türkiye'nin en iyisi olan Fenerbahçe'de zorlukların üstesinden takım olmak gelebilir.Türkiye'de,dünyada geçer akçe budur.
4-Play-Off taraftarın zihnini açan bir şey de değil.Sezona yayılan öngörülere ilave bir de ''Play-Off Sezonu'' öngörüleri çıkacak,bu da hem bunaltıcı, hem kurnazca geliyor bana...
SÖZÜN ÖZÜ PLAY-OFF ŞAMPİYONUYLA,NORMAL LİG ŞAMPİYONU FARKLI İKİ TAKIM OLURSA HER İKİ TAKIMIN TARAFTARINI DA ''GERÇEK ŞAMPİYONLUK'' HUSUSUNDA İKNA ETMEK BİR ASIR BOYUNCA MÜMKÜN OLMAYACAK...
Gönderen
Ben
Etiketler:
beşiktaş,
borussia dortmund,
fenerbahçe,
görüşler,
liverpool,
tff,
türkiye süper ligi,
yeni sezon tahminleri
9 Eylül 2011 Cuma
Onca Söze Ne Gerek Var...
KASABİAN-BRİTİSH LEGİON
See, see how she dances
With that cigarette
In her hand
And she, she romances
Everybody
That she can
She, brings the line
and Catches me, again
In Life, I've seen some wonders
I played my stupid games with you
Sing to me like i know you can
Or go where I be
She knits a snare, and catches me
Again
I guess, you know, to keep on, dancin'
Like i know you can
We're gonna make it through
We're gonna make it through now
cos we're gonna make it through
we're gonna make it through now
and the circus leave this town
we're gonna make it through
i said we're gonna make it through now
yeah we're gonna make it through
i said we're gonna make it through now
and the boys live their dreams
for the boys and their dreams
i know you can hear me
***********************************************************************************
Bazen bir şarkı,bir kaç dizeyle anlatıverir durumunuzu...
Gönderen
Ben
Etiketler:
britihs legion şarkı sözü,
british legion,
british legion dinle,
british legion lyrics,
Kasabian,
kasabian dinle,
kasabian şarkı sözleri
1 Eylül 2011 Perşembe
BAŞKA TÜRLÜ BİR ŞEY
başka türlü bir şey benim istediğim
ne ağaca benzer, ne de buluta
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..
bir başka yolculuk dalından düşmek yere
yaşadığından uzun
bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğince
nerde gördüklerim
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka..
Gönderen
Ben
Etiketler:
başka türlü bir şey,
can yücel,
yeni türkü
TAM O ANDA PAKİZE SUDA SORU SORSA
Diyelim ki 6,5 yıllık sevgilinizden ayrılmışsınız...
Diyelim ki üstelik küçük bir şehirde yalnız kalmışsınız.
Ve de hayatınızda varlığından memnun olduğunuz her ne ''memnuniyetiniz'' varsa bir iki eksilmiş.
Ayrıca da ''her çabaya-duaya rağmen'' hayata döndürülemeyen ilişkinin ''ölümünden'' 7 ay sonra; nefes almayı bir kaç saniye için kesebilirken umut etmeyi kesemeyen lanet insan güdülerine mağlup, bir kıza aşktan çok ''umut'' beslemeye başlıyor, bu esnada da umut etmeyi kesemeyen dengesiz kişilik,umudu da kendine zehredip bunalımlara girmeye meylediyorsunuz...
Tam o anda Pakize Suda elinde mikrofonla geliyor ve Habertürk'teki maksadını anlamadığım programı Türkiye Konuşuyor için size ''61 hükümette kaç kadın bakan vardır?'' diye ya da ''Suriye'nin başkenti neresidir?'' diye soruyor.
İşte ben de hayat karşısında böylesi bir pozisyondayım.
Diyelim ki üstelik küçük bir şehirde yalnız kalmışsınız.
Ve de hayatınızda varlığından memnun olduğunuz her ne ''memnuniyetiniz'' varsa bir iki eksilmiş.
Ayrıca da ''her çabaya-duaya rağmen'' hayata döndürülemeyen ilişkinin ''ölümünden'' 7 ay sonra; nefes almayı bir kaç saniye için kesebilirken umut etmeyi kesemeyen lanet insan güdülerine mağlup, bir kıza aşktan çok ''umut'' beslemeye başlıyor, bu esnada da umut etmeyi kesemeyen dengesiz kişilik,umudu da kendine zehredip bunalımlara girmeye meylediyorsunuz...
Tam o anda Pakize Suda elinde mikrofonla geliyor ve Habertürk'teki maksadını anlamadığım programı Türkiye Konuşuyor için size ''61 hükümette kaç kadın bakan vardır?'' diye ya da ''Suriye'nin başkenti neresidir?'' diye soruyor.
İşte ben de hayat karşısında böylesi bir pozisyondayım.
Gönderen
Ben
Etiketler:
Habertürk,
Pakize Suda,
Türkiye Konuşuyor
6 Ağustos 2011 Cumartesi
O AN
Filmlerin bazı anlarında beynim adeta ''o anki'' sahneye takılır ve iyiden iyiye içine girer...Çünkü o sahne bana fiilmin bam teli gibi gelir.Yani tüm duygusal yoğunluk ''o an''da birikmiştir sanki.
İşte ''o an''larda oturup hikayeyi kendi algıladığım biçimde evirip çevirmek isterim.Hatta zaman zaman kendimi kaptırdığım kitap yazma fikri için en ideal başlangıç noktasının da ''filmdeki o an'' olduğuna inanırım.''O anı'' öyle evirebilir,detaylandırabilirim ki , kendisi başlı başına bir kitap olabilir benim gözümde.
Bu fikrimi blogda küçük bir yazıya dökmek istedim.Uygulamayı ''Spread/Çapkın'' filmiyle başlattım,çünkü burdaki ''o an'' bana kitap yazdıracak ilhamı vermedi ama kastettiğim şeyin prototipi denebilecek bir örneğini dışavurmamı sağladı.Küçük bir his yoğunluğuydu sadece...
Filmin fragmanı üstte. Yakışıklılığı ile Los Angeles'ta rahat bir hayat sürme çabasındaki,sığ bir gencin hikayesi.Çok derinlikli ve özel bir film değil.
Bu genç,her sinemaseverin beklediği bir sonla,tüm seks tuzaklarıyla rahat yaşama çabasının sonunda , güzel ve sıradan bir kıza gönlünü kaptırır,bu kızda aynı amaçla hareket eden birisidir. Zamanında ağına düşürdüğü zengin adamla New York'ta görüşeceğini söyleyip,hoşlandığı sığ delikanlıyı bırakarak NY'ye gider.''Çapkın'' aşkının farkına varınca ve durulma kararı alınca,kızın peşinden NY'ye uçar,kızın adamla yaşadığı eve gider.Uzun lafın kısası kızın adamla çoktan evlendiğini öğrenir,dünyası yıkılır.
O AN gelir çatar, kız eve gelen ''zengin kocasına'' , bizim çapkını marketçi çocuk olarak tanıtır ve bahşiş vermesini söyler...Adamda, çapkınımıza 5 dolar uzatır.
İşte o an...
Yıkılmışsınız,kendi adınıza doğru olanı yapma peşindesiniz,o güne kadar yaşadıklarınızı kayıp görmüşsünüz ki bir aşkı kendinize umut yapıp,herşeyi yeniden kurma hayaliyle peşine düşmüşsünüz.Tam orda bir kez daha kayıp yaşıyorsunuz.O yok, size de inanmıyor,hayallerinize de...
Üstüne de 5 dolar ''bahşiş'' alıyorsunuz...Kocasından.
İşin garip yanı...5doları masaya bırakma meselesi.
Almazsınız değil mi? Kim alır.
Masaya bırakırsınız o 5 doları. Kız,siz evi sessizce terkettikten sonra masadan bir şey almak isterken o 5 doları görsün diye almazsınız esasen.Görsün ki içi sızlasın.Para artık sizin için ''hiçbir şey'',bunu bilsin. Para sevgi karşısında galip,buna içi acısın.
Ama bırakamadı bizim çapkın...Bırakamazsınız. NY'den LA'ya döneceksiniz,taksiye bineceksiniz yada metroya. Bırakamazsınız çünkü 1 dolarınız dahi yok. Arkadaşınızdan sadece uçak bileti için para almışsınız örneğin...
Kız ''Hiç gerçekçi değilsin'' diyordu Çapkına...
Çapkın oldukça gerçekçiydi bence!
Gönderen
Ben
Etiketler:
ashton kutcher,
çapkın,
çapkın fragman izle,
film,
spread,
spread çapkın trailer
20 Temmuz 2011 Çarşamba
Vedat Okyar'a Selam...Unutmadık.
O -bir süreliğine ve sadece maddaten- gittiği gün yazılan yazılardan...
Mekanı cennet olsun.Allah rahmet eylesin.
BEŞİKTAŞ'TA 10 YIL OYNAYIP TEK KURUŞ ALMAMIŞ GÜZEL İNSAN,VEDAT KAPTAN...(BEŞİKTAŞ J.K. RESMİ SİTESİNDEN...)
http://ingenui.blogspot.com/2009/07/besiktasta-10-yil-oynayip-tek-kurus.html
Ve Büyük Kaptan'ın hasta iken, çok sevdiği Beşiktaş'ının 2008-2009 sezonu şampiyonluğunun kendisi için neler ifade ettiğini gösteren yazısı... (Son yazısı idi.)
BÜYÜK KAPTAN VEDAT OKYAR SON YAZISI: ''HELAL OLSUN SİZE''
http://ingenui.blogspot.com/2009/07/buyuk-kaptan-vedat-okyar-son-yazisi.html
Gönderen
Ben
Etiketler:
beşiktaş,
güzel insan,
KAPTAN,
köşe yazısı,
VEDAT OKYAR
17 Temmuz 2011 Pazar
TÜM TÜRKİYE'YE...
Bizler neden yaşıyoruz?
Hayat yemek,içmek,sıçmak ve seksten mi ibarettir.
Bu kafalar omuzların üstünde ve daha önemlisi ruh/vicdan/duygular adına ne derseniz içimizde neden bulunyor?
Bizler ''bön bön'' futbol izleyen salaklar mıyız?
Hayatta attığımız her adımın insanlık değerleriyle ucundan kıyısından bir bağı yok mu?
Dini inanç, prensip vesaire adına ne diyorsak, bizi biz yapan düşünce ve duygu dünyamızda, hayatımızı anlamlandıran, niteleyen/tanımlayan bir yapı meydana getirmiyor muyuz her yaşadığımız günde, her yaptığımız şeyde?
Peki sorumluluklar,mecburiyetler yanında kişisel zevklerimiz de bizlerin bir parçası değil mi?
Futbolu hayatının odağı yapana acıyarak baktığım gibi, bir hobiyi,bir ilgi ve/veya deşarj alanını ''entellektüel '' görünmek uğruna aşağılayana da acıyarak bakarım.
Kimi kitap okur/yazarken, kimi müzik dinler/yaparken,kimi fotoğraf çekerken,resim yaparken, kimi başka başka spor dalları ile ilgilenir/ yaparken , sen de futbolla küçüklükten süregelen bir bağ kurmuş ve futbolla ilgilenmiş/oynamışsın...
Ama beynin etten, ruhun teferruattan ibaret olmadığını gösterircesine ''futbol'' adlı ilgi alanına da insani değerlerin dahil olduğunu idrak ederek konuşmak,izlemek,yapmak gerekir. İnsani değerler hayatın hangi alanında gözardı edilebilir ki, bir ''futbolsever'' sevdiği futbolda bu değerleri kapsam dışı bıraksın.
Yaptığımız,ilgilendiğimiz şeylerde etik,ahlak ve insani diğer değerleri somutlaştırıp,kendimizle bütünleştirebildiğimiz oranda o şeyleri sevmiyor muyuz?
Futbol 1buçuk saatimizi alan ve ''insanın kendisinden'' daha önemli olmayan bir şeydir... Ama o bir buçuk saat insanlığımızı unutturacak kadar önemsiz de değildir...
Ben de futbolu seven birisiyim. Ve tuttuğum,desteklediği,sevdiğim kulübün adı : BEŞİKTAŞ JİMNASTİK KULÜBÜ...
Ben bu kulüpte insani değerlerin somutlaşan örneklerini görmekten büyük haz duyuyorum... Ve en basit bir şeyde bile ortaya çıkabilen, 7sindeki çocuktan 77sindeki amcaya kadar herkesçe örnek alınması icabeden nice örnek söz,hareket ve olaya sahne olan bu kulübün ''DÜNYADA YAŞANAN HERŞEYDE BİR TADIN,BİR RENGİN,BİR DURUŞUN,BİR ANLAMIN,BİR KEYFİN,BİR DEĞERİN'' olması gerektiğine dair verdiği mesajı seviyorum...
BANA BU DÜNYADA BOŞUNA YAŞAMADIĞIMIZI HİSSETİRİYOR...
BANA ''İNANMAMIZ'' GEREKTİĞİNİ HİSSETTİRİYOR...
********************************************************************************
http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18257955.asp
HÜRRİYET- DÜNYADA BİR İLK
Şike soruşturmasında tutuklanan Adalı, Havutçu ve Ateş’in suçsuz olduğuna inanan Demirören, dün Aydınlar ile görüşüp, “Aklanana kadar Türkiye Kupası’nı iade etme kararı aldık” dedi.
BEŞİKTAŞ Yönetim Kurulu, dün aldığı olağanüstü bir kararla Türk futboluna damga vurdu. Siyah beyazlılar, “kazandıkları Türkiye Kupası’nı soruşturma sona erip, aklanana kadar Futbol Federasyonu’na iade etme” kararı aldı.
İsterseniz gelin bu müthiş gelişmenin perde arkasını aralayalım. Yeni sezon hazırlıkları için yurt dışında bulunan Beşiktaş’ı takip eden Hürriyet muhabiri İsmail Er, Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu’nun ifade için İstanbul’a çağrılmalarından hemen sonra, “Beşiktaş kupayı iade edecek” istihbaratını gönderdi.
Ama bir sorun vardı; Beşiktaş bu kararı açıklarsa bir anlamda suçlamayı kabul etmiş olmaz mıydı?Bu soru, İsmail Er’in geçtiği haberin sayfalara girişinin önünde engeldi.
Özel uçağı bekletti
Hürriyet bu haberi kullanmadı. Serdal Adalı, Tayfur Havutçu ve kulübün güvenlik müdürü Ahmet Ateş de aynı gün İstanbul Emniyeti’ne geldi.
Başkan Yıldırım Demirören üç ismin aynı gün serbest bırakılacağından o kadar emindi ki, özel uçağını havalimanında bekletiyordu. Adalı, Havutçu ve Ateş, ifade verme işlemi tamamlanır tamamlanmaz yeniden takımın Avusturya’daki kampına döneceklerdi. Ama beklenen olmadı. Üç isim de tutuklanınca siyah beyazlı yönetim şaşkına döndü. Dün öğle saatlerine kadar toplantı üstüne toplantı yaptılar.
En nihayetinde başkan Yıldırım Demirören, BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde yapılan son toplantıda düşüncesini açıkladı:
- Aklanıncaya kadar kupayı federasyona iade edelim.
Bu fikir, anında diğer yöneticilerden tam destek gördü:
- Çok doğru söylüyorsunuz. Biz şu an tutuklu olan arkadaşlarımızın masum olduğuna yürekten inanıyoruz. Arkadaşlarımız nasıl olsa aklanacak ve o kupayı bize geri verecekler.
Başkan Yıldırım Demirören, düşüncelerinde ne kadar haklı olduğunu ortaya koyan bu sözlerin ardından kararını verdi:
Kupayı iade edecekti.
Vakit kaybetmeden harekete geçti ve kulüp ikinci başkanı Metin Keçeli ile genel sekreter Fahrettin Curoğlu’nu yanına alıp, Futbol Federasyonu’un İstinye’deki binasına gidip, başkan Mehmet Ali Aydınlar ile bir araya geldi.
Mahmet Ali Aydınlar şoke oldu
Lafı döndürüp dolaştırmadan direkt söyleyeceğini söyledi:
- Sayın başkan, Beşiktaş Kulübü olarak biz, soruşturma bitip aklanana kadar Türkiye Kupası’nı iade etme kararı aldık.
Aydınlar, şaşırdı. Bu tepkisinde de haklıydı, çünkü Beşiktaş Kulübü, dünyada benzeri olmayan bir karar alarak, kazandığı kupayı geri iade ediyordu.
“Hayırlısı olsun” dedi ve bu talebi değerlendireceklerini bildirdi.
Demirören, Futbol Federasyonu binasından ayrılırken, konu ile ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:
“Biz Sayın Mehmet Ali Aydınlar’a Beşiktaş Kulübü’nün kupasını iade etmek istediğimizi söyledik. Çünkü arkadaşlarımıza güvenim sonsuz. Bu süreç tamamlanıp arkadaşlarımız aklandığında kupamızı geri alırız. Federasyon bu talebimize olumlu yanıt verdi.”
Sembolik ama anlamlı
BEŞİKTAŞ Yönetim Kurulu’nun ‘şike soruşturmasında aklanana kadar’ Türkiye Kupası’nı iade etme kararı, esasında sembolik bir anlam taşıyor. Çünkü;
1- Bu talebin kabul edilip edilmeyeceğine karar verme yetkisine sahip tek kuruluş TFF’dir. Yani, tek başına Beşiktaş’ın “İade ettim” demesi yeterli olmuyor.
2- Kupanın iade edilmesi, Beşiktaş’ın Türkiye Kupası Şampiyonluğu ile sahip olduğu hakları kaybetmesine de yol açmıyor. Siyah beyazlı takım, yine UEFA Avrupa Ligi’nde ülkemizi temsil etmeyi sürdürecek.
FANATİK- ''YEĞENİM BÖYLE BİR ŞEY YAPMAZ''
15 TEMMUZ 2011
http://fanatik.ekolay.net/Yegenim-boyle-bir-sey-yapmaz_3_Detail_33_231267.htm
Haber1903 adlı internet sitesine konuşan Seba, “Hakikaten spor içinde yapılan bu tür olaylar sporu sevenler için üzüntü kaynağıdır. Bunun hiç olmamasını temenni ederdik. Fakat gerilere baktığımızda ufak tefek olaylar vardı. Ancak şu an yaşananlar daha derin ve üzücü. Spora yakışmayan bir takım şeyler. İnşallah bu safhalar atlatılır. Tekrar taraftarlara temiz bir futbol oynama keyfi tattırırlar. Gerçekten çok üzülüyorum.” dedi. Tayfur Havutçu’nun da asla böyle bir şey yapmayacağına inanan Seba şunları söyledi: Benim yeğenimin de adı geçiyor. Ama ben onun hiçbir zaman ve katiyen böyle bir olaya karışacağına inanmıyorum. Yapanın da, yaptıranların da elinde kalır diyorum.
FOTOMAÇ - ''KABULLENİŞ DEĞİL DURUŞ''
http://www.fotomac.com.tr/Besiktas/2011/07/16/kabullenis-degil-durus
Kabulleniş değil, duruş!
Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, yaşanan gelişmelerle ilgili olarak FOTOMAÇ'a özel açıklamalarda bulundu. Türkiye Kupası'nı geri vermenin, şike iddialarını kabul etmek anlamına gelmediğini belirten Demirören, "Futbolculara, kupayı geri vermemizin...
Fotomac.com.tr / 15 Temmuz 2011 Cuma 20:46 / Güncelleme: 16 Temmuz 2011 Cumartesi 01:51
Yıldırım Demirören yaşanan gelişmelerle ilgili olarak FOTOMAÇ'aözel açıklamalarda bulundu. Türkiye Kupası'nı geri vermenin, şike iddialarını kabul etmek anlamına gelmediğini belirten Demirören, "Futbolculara, kupayı geri vermemizin nedeninin onların emeklerine saygısızlık olmadığını söyledim. Çünkü hak ederek kazandıklarına inanıyorum. Kupayı geri alacağız. Ayrıca Serdal Adalı beyi, Tayfur Havutçu'yu ve Ahmet'i suçlu göstermiyoruz. Biz, aksine hepsinin suçsuz olduklarına bütün kalbimizle inanıyoruz. Sorunun, kaosun değil; çözümün bir parçası olmak istiyoruz. Beşiktaş olarak her zaman farklı durduk. Bu duruşumuz ve hukuki süreç sonuçlanana kadar bekleme tavrımız, bugün iddialara muhatap olan arkadaşlarımızın suçsuz olduğuna inancımızdandır" diye konuştu.
SABAH GAZETESİ- ''SİZE SAYGISIZLIK YAPMADIM''
http://www.sabah.com.tr/SabahSpor/Futbol/2011/07/16/size-saygisizlik-yapmadim
Şike soruşturması kapsamında Beşiktaşlı yönetici Serdal Adalı, teknik direktör Tayfur Havutçu ve protokol müdürü Ahmet Ateş'in tutuklanmasının ardından tam bir kaos içine giren siyahbeyazlı kulüpte herkesin birbirine sorduğu soru, 'Bundan sonra ne olacak?' Biz de bunu en yetkili kişiye, yani başkan Yıldırım Demirören'e sorduk. Üzerlerindeki şaibe kalkana kadar Türkiye Kupası'nı iade edeceklerini Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar'a bildirdikten sonra özel uçağına atlayarak takımın kamp yaptığı otele giden başkan Demirören, Avusturya'da SABAH'ın sorularını yanıtladı. Futbolcularına durum hakkında bilgi verdiklerini söyleyen Yıldırım Demirören şunları anlattı:
Sayın Mehmet Ali Aydınlar'la da, kamuoyuyla da takımla da paylaştım. Kupayı geri vermek şike iddialarını kabul etmek anlamına gelmiyor. Biz arkadaşlarımızın suçsuz olduğuna inanıyoruz. Ancak Beşiktaşlı olarak bu duruşu sergilememiz gerekiyordu.
Son gelişmeleri takımın en yetkili ağızdan öğrenmesini istedim. Futbolcuların kafaları yeteri kadar karışık. Moral vermek ve onları aydınlatmak için kampa geldim. Bu kupayı geri vermemizin nedeninin onların emeklerine saygısızlık olmadığını söyledim. Alın teriyle kazandıklarını da ifade ettim. Aklanıp kupayı geri alacağız. Onlar da şartları anlayışla karşıladılar ve hukuki sürecin sonuçlanmasını merakla bekliyorlar.
TEKNİK DİREKTÖR BELİRSİZ!..
Bundan sonra arkadaşlar tutuklamalar için bir üst mahkemeye itiraz edecekler. 1 haftalık bir süreç var. Bu arada biz de iddiaların içeriğini öğrenmeye ve anlamaya çalışacağız. Teknik direktör konusu bugünün konusu değil. Zamanı gelince, önümüzdeki hafta değerlendiririz. Federasyonun, UEFA ile görüşmesini ve değerlendirmesini de takip edeceğiz
MİLLİYET- ''DÜNYALARI VERSELER KABUL ETMEM''
http://spor.milliyet.com.tr/samet-aybaba-dunyalari-verseler-kabul-etmem/spor/spordetay/15.07.2011/1414864/default.htm
Beşiktaş ile ismi özdeşleşen Samet Aybaba, gündemdeki konular hakkında Radyospor'a açıklamalar yaptı. Aybaba, "Tayfur bu durumda iken Beşiktaş'ın başına dünyayı verseler geçmem" dedi.
Radyospor'da Özgür Sancar'ın konuğu olan başarılı teknik adam Aybaba; " Son günlerde yaşananlar olaylar son derece üzücü. Temennimiz bir an önce arkadaşlarımızın aklanması. Bu hukuki bir süreç, fazla yorum yapmak doğru olmaz. Biz bu camianın evlatlarıyız, Tayfur inşallah bir an önce aklanır.
TAYFUR HAVUTÇU ZOR DURUMDAYKEN DÜNYALARI VERSELER BEŞİKTAŞ'IN BAŞINA GEÇMEM
Tecrübeli teknik adam Beşiktaş'ın yeni teknik direktörü olacağı iddialarına; " Biz Beşiktaş'ın içinden çıktık. Çok büyük bir camiayız. Tayfur zor durumdayken dünyaları verseler kabul etmem. Gönlümüzdeki tek şey Tayfurun kurtulup takımın başına geçmesi. Hepimiz bu camianın evlatlarıyız. Önce kardeşlerimizin durumunu düşünüyoruz. Konuşmak bile doğru değil" dedi.
BEŞİKTAŞ'A HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERİRİZ
Aybaba, yaşanan olaylarda çok hassas olduğunu; " Bu camiada hepimiz kardeş gibi büyüdük. Sadece Beşiktaş'a yararlı olmak için destek oluruz. Bu teknik adamlık olur, idari olur her konuda desteğimiz olur" dedi.
Hayat yemek,içmek,sıçmak ve seksten mi ibarettir.
Bu kafalar omuzların üstünde ve daha önemlisi ruh/vicdan/duygular adına ne derseniz içimizde neden bulunyor?
Bizler ''bön bön'' futbol izleyen salaklar mıyız?
Hayatta attığımız her adımın insanlık değerleriyle ucundan kıyısından bir bağı yok mu?
Dini inanç, prensip vesaire adına ne diyorsak, bizi biz yapan düşünce ve duygu dünyamızda, hayatımızı anlamlandıran, niteleyen/tanımlayan bir yapı meydana getirmiyor muyuz her yaşadığımız günde, her yaptığımız şeyde?
Peki sorumluluklar,mecburiyetler yanında kişisel zevklerimiz de bizlerin bir parçası değil mi?
Futbolu hayatının odağı yapana acıyarak baktığım gibi, bir hobiyi,bir ilgi ve/veya deşarj alanını ''entellektüel '' görünmek uğruna aşağılayana da acıyarak bakarım.
Kimi kitap okur/yazarken, kimi müzik dinler/yaparken,kimi fotoğraf çekerken,resim yaparken, kimi başka başka spor dalları ile ilgilenir/ yaparken , sen de futbolla küçüklükten süregelen bir bağ kurmuş ve futbolla ilgilenmiş/oynamışsın...
Ama beynin etten, ruhun teferruattan ibaret olmadığını gösterircesine ''futbol'' adlı ilgi alanına da insani değerlerin dahil olduğunu idrak ederek konuşmak,izlemek,yapmak gerekir. İnsani değerler hayatın hangi alanında gözardı edilebilir ki, bir ''futbolsever'' sevdiği futbolda bu değerleri kapsam dışı bıraksın.
Yaptığımız,ilgilendiğimiz şeylerde etik,ahlak ve insani diğer değerleri somutlaştırıp,kendimizle bütünleştirebildiğimiz oranda o şeyleri sevmiyor muyuz?
Futbol 1buçuk saatimizi alan ve ''insanın kendisinden'' daha önemli olmayan bir şeydir... Ama o bir buçuk saat insanlığımızı unutturacak kadar önemsiz de değildir...
Ben de futbolu seven birisiyim. Ve tuttuğum,desteklediği,sevdiğim kulübün adı : BEŞİKTAŞ JİMNASTİK KULÜBÜ...
Ben bu kulüpte insani değerlerin somutlaşan örneklerini görmekten büyük haz duyuyorum... Ve en basit bir şeyde bile ortaya çıkabilen, 7sindeki çocuktan 77sindeki amcaya kadar herkesçe örnek alınması icabeden nice örnek söz,hareket ve olaya sahne olan bu kulübün ''DÜNYADA YAŞANAN HERŞEYDE BİR TADIN,BİR RENGİN,BİR DURUŞUN,BİR ANLAMIN,BİR KEYFİN,BİR DEĞERİN'' olması gerektiğine dair verdiği mesajı seviyorum...
BANA BU DÜNYADA BOŞUNA YAŞAMADIĞIMIZI HİSSETİRİYOR...
BANA ''İNANMAMIZ'' GEREKTİĞİNİ HİSSETTİRİYOR...
********************************************************************************
http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18257955.asp
HÜRRİYET- DÜNYADA BİR İLK
Şike soruşturmasında tutuklanan Adalı, Havutçu ve Ateş’in suçsuz olduğuna inanan Demirören, dün Aydınlar ile görüşüp, “Aklanana kadar Türkiye Kupası’nı iade etme kararı aldık” dedi.
BEŞİKTAŞ Yönetim Kurulu, dün aldığı olağanüstü bir kararla Türk futboluna damga vurdu. Siyah beyazlılar, “kazandıkları Türkiye Kupası’nı soruşturma sona erip, aklanana kadar Futbol Federasyonu’na iade etme” kararı aldı.
İsterseniz gelin bu müthiş gelişmenin perde arkasını aralayalım. Yeni sezon hazırlıkları için yurt dışında bulunan Beşiktaş’ı takip eden Hürriyet muhabiri İsmail Er, Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu’nun ifade için İstanbul’a çağrılmalarından hemen sonra, “Beşiktaş kupayı iade edecek” istihbaratını gönderdi.
Ama bir sorun vardı; Beşiktaş bu kararı açıklarsa bir anlamda suçlamayı kabul etmiş olmaz mıydı?Bu soru, İsmail Er’in geçtiği haberin sayfalara girişinin önünde engeldi.
Özel uçağı bekletti
Hürriyet bu haberi kullanmadı. Serdal Adalı, Tayfur Havutçu ve kulübün güvenlik müdürü Ahmet Ateş de aynı gün İstanbul Emniyeti’ne geldi.
Başkan Yıldırım Demirören üç ismin aynı gün serbest bırakılacağından o kadar emindi ki, özel uçağını havalimanında bekletiyordu. Adalı, Havutçu ve Ateş, ifade verme işlemi tamamlanır tamamlanmaz yeniden takımın Avusturya’daki kampına döneceklerdi. Ama beklenen olmadı. Üç isim de tutuklanınca siyah beyazlı yönetim şaşkına döndü. Dün öğle saatlerine kadar toplantı üstüne toplantı yaptılar.
En nihayetinde başkan Yıldırım Demirören, BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde yapılan son toplantıda düşüncesini açıkladı:
- Aklanıncaya kadar kupayı federasyona iade edelim.
Bu fikir, anında diğer yöneticilerden tam destek gördü:
- Çok doğru söylüyorsunuz. Biz şu an tutuklu olan arkadaşlarımızın masum olduğuna yürekten inanıyoruz. Arkadaşlarımız nasıl olsa aklanacak ve o kupayı bize geri verecekler.
Başkan Yıldırım Demirören, düşüncelerinde ne kadar haklı olduğunu ortaya koyan bu sözlerin ardından kararını verdi:
Kupayı iade edecekti.
Vakit kaybetmeden harekete geçti ve kulüp ikinci başkanı Metin Keçeli ile genel sekreter Fahrettin Curoğlu’nu yanına alıp, Futbol Federasyonu’un İstinye’deki binasına gidip, başkan Mehmet Ali Aydınlar ile bir araya geldi.
Mahmet Ali Aydınlar şoke oldu
Lafı döndürüp dolaştırmadan direkt söyleyeceğini söyledi:
- Sayın başkan, Beşiktaş Kulübü olarak biz, soruşturma bitip aklanana kadar Türkiye Kupası’nı iade etme kararı aldık.
Aydınlar, şaşırdı. Bu tepkisinde de haklıydı, çünkü Beşiktaş Kulübü, dünyada benzeri olmayan bir karar alarak, kazandığı kupayı geri iade ediyordu.
“Hayırlısı olsun” dedi ve bu talebi değerlendireceklerini bildirdi.
Demirören, Futbol Federasyonu binasından ayrılırken, konu ile ilgili olarak şu açıklamayı yaptı:
“Biz Sayın Mehmet Ali Aydınlar’a Beşiktaş Kulübü’nün kupasını iade etmek istediğimizi söyledik. Çünkü arkadaşlarımıza güvenim sonsuz. Bu süreç tamamlanıp arkadaşlarımız aklandığında kupamızı geri alırız. Federasyon bu talebimize olumlu yanıt verdi.”
Sembolik ama anlamlı
BEŞİKTAŞ Yönetim Kurulu’nun ‘şike soruşturmasında aklanana kadar’ Türkiye Kupası’nı iade etme kararı, esasında sembolik bir anlam taşıyor. Çünkü;
1- Bu talebin kabul edilip edilmeyeceğine karar verme yetkisine sahip tek kuruluş TFF’dir. Yani, tek başına Beşiktaş’ın “İade ettim” demesi yeterli olmuyor.
2- Kupanın iade edilmesi, Beşiktaş’ın Türkiye Kupası Şampiyonluğu ile sahip olduğu hakları kaybetmesine de yol açmıyor. Siyah beyazlı takım, yine UEFA Avrupa Ligi’nde ülkemizi temsil etmeyi sürdürecek.
FANATİK- ''YEĞENİM BÖYLE BİR ŞEY YAPMAZ''
15 TEMMUZ 2011
http://fanatik.ekolay.net/Yegenim-boyle-bir-sey-yapmaz_3_Detail_33_231267.htm
Haber1903 adlı internet sitesine konuşan Seba, “Hakikaten spor içinde yapılan bu tür olaylar sporu sevenler için üzüntü kaynağıdır. Bunun hiç olmamasını temenni ederdik. Fakat gerilere baktığımızda ufak tefek olaylar vardı. Ancak şu an yaşananlar daha derin ve üzücü. Spora yakışmayan bir takım şeyler. İnşallah bu safhalar atlatılır. Tekrar taraftarlara temiz bir futbol oynama keyfi tattırırlar. Gerçekten çok üzülüyorum.” dedi. Tayfur Havutçu’nun da asla böyle bir şey yapmayacağına inanan Seba şunları söyledi: Benim yeğenimin de adı geçiyor. Ama ben onun hiçbir zaman ve katiyen böyle bir olaya karışacağına inanmıyorum. Yapanın da, yaptıranların da elinde kalır diyorum.
FOTOMAÇ - ''KABULLENİŞ DEĞİL DURUŞ''
http://www.fotomac.com.tr/Besiktas/2011/07/16/kabullenis-degil-durus
Kabulleniş değil, duruş!
Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören, yaşanan gelişmelerle ilgili olarak FOTOMAÇ'a özel açıklamalarda bulundu. Türkiye Kupası'nı geri vermenin, şike iddialarını kabul etmek anlamına gelmediğini belirten Demirören, "Futbolculara, kupayı geri vermemizin...
Fotomac.com.tr / 15 Temmuz 2011 Cuma 20:46 / Güncelleme: 16 Temmuz 2011 Cumartesi 01:51
Yıldırım Demirören yaşanan gelişmelerle ilgili olarak FOTOMAÇ'a
SABAH GAZETESİ- ''SİZE SAYGISIZLIK YAPMADIM''
http://www.sabah.com.tr/SabahSpor/Futbol/2011/07/16/size-saygisizlik-yapmadim
Şike soruşturması kapsamında Beşiktaşlı yönetici Serdal Adalı, teknik direktör Tayfur Havutçu ve protokol müdürü Ahmet Ateş'in tutuklanmasının ardından tam bir kaos içine giren siyahbeyazlı kulüpte herkesin birbirine sorduğu soru, 'Bundan sonra ne olacak?' Biz de bunu en yetkili kişiye, yani başkan Yıldırım Demirören'e sorduk. Üzerlerindeki şaibe kalkana kadar Türkiye Kupası'nı iade edeceklerini Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar'a bildirdikten sonra özel uçağına atlayarak takımın kamp yaptığı otele giden başkan Demirören, Avusturya'da SABAH'ın sorularını yanıtladı. Futbolcularına durum hakkında bilgi verdiklerini söyleyen Yıldırım Demirören şunları anlattı:
Sayın Mehmet Ali Aydınlar'la da, kamuoyuyla da takımla da paylaştım. Kupayı geri vermek şike iddialarını kabul etmek anlamına gelmiyor. Biz arkadaşlarımızın suçsuz olduğuna inanıyoruz. Ancak Beşiktaşlı olarak bu duruşu sergilememiz gerekiyordu.
Son gelişmeleri takımın en yetkili ağızdan öğrenmesini istedim. Futbolcuların kafaları yeteri kadar karışık. Moral vermek ve onları aydınlatmak için kampa geldim. Bu kupayı geri vermemizin nedeninin onların emeklerine saygısızlık olmadığını söyledim. Alın teriyle kazandıklarını da ifade ettim. Aklanıp kupayı geri alacağız. Onlar da şartları anlayışla karşıladılar ve hukuki sürecin sonuçlanmasını merakla bekliyorlar.
TEKNİK DİREKTÖR BELİRSİZ!..
Bundan sonra arkadaşlar tutuklamalar için bir üst mahkemeye itiraz edecekler. 1 haftalık bir süreç var. Bu arada biz de iddiaların içeriğini öğrenmeye ve anlamaya çalışacağız. Teknik direktör konusu bugünün konusu değil. Zamanı gelince, önümüzdeki hafta değerlendiririz. Federasyonun, UEFA ile görüşmesini ve değerlendirmesini de takip edeceğiz
MİLLİYET- ''DÜNYALARI VERSELER KABUL ETMEM''
http://spor.milliyet.com.tr/samet-aybaba-dunyalari-verseler-kabul-etmem/spor/spordetay/15.07.2011/1414864/default.htm
Beşiktaş ile ismi özdeşleşen Samet Aybaba, gündemdeki konular hakkında Radyospor'a açıklamalar yaptı. Aybaba, "Tayfur bu durumda iken Beşiktaş'ın başına dünyayı verseler geçmem" dedi.
Radyospor'da Özgür Sancar'ın konuğu olan başarılı teknik adam Aybaba; " Son günlerde yaşananlar olaylar son derece üzücü. Temennimiz bir an önce arkadaşlarımızın aklanması. Bu hukuki bir süreç, fazla yorum yapmak doğru olmaz. Biz bu camianın evlatlarıyız, Tayfur inşallah bir an önce aklanır.
TAYFUR HAVUTÇU ZOR DURUMDAYKEN DÜNYALARI VERSELER BEŞİKTAŞ'IN BAŞINA GEÇMEM
Tecrübeli teknik adam Beşiktaş'ın yeni teknik direktörü olacağı iddialarına; " Biz Beşiktaş'ın içinden çıktık. Çok büyük bir camiayız. Tayfur zor durumdayken dünyaları verseler kabul etmem. Gönlümüzdeki tek şey Tayfurun kurtulup takımın başına geçmesi. Hepimiz bu camianın evlatlarıyız. Önce kardeşlerimizin durumunu düşünüyoruz. Konuşmak bile doğru değil" dedi.
BEŞİKTAŞ'A HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERİRİZ
Aybaba, yaşanan olaylarda çok hassas olduğunu; " Bu camiada hepimiz kardeş gibi büyüdük. Sadece Beşiktaş'a yararlı olmak için destek oluruz. Bu teknik adamlık olur, idari olur her konuda desteğimiz olur" dedi.
Gönderen
Ben
Etiketler:
beşiktaşlı duruşu,
beşiktaşlılık,
büyük beşiktaş,
insan olmak,
insani değerler,
örnek,
samet aybaba,
saygı,
sevgi,
yıldırım demirören
''EĞER ADALET, ADALATESE O'NUN BİR KAÇ GÜN İÇERSİNDE ÇIKARILACAĞINA İNANIYORUM''
MİLYONLARIN SEVGİLİSİ,TÜM TÜRKİYE'YE ÖRNEK BİR İNSANA YAŞATILAN DUYGUSAL ÇÖKÜNTÜDE EMEĞİ GEÇEN BASIN VE MEDYA KURULUŞLARINA, SAVCILARA VE HAKİMLERE İTHAF OLUNUR.
Gönderen
Ben
Etiketler:
ben yaparım o yapmaz,
beşiktaş,
efsane başkan,
onursal başkan,
süleyman seba
NERESİNDEN TUTARSAN...
Şike soruşturmaları başladı başlayalı bu ülkede ne kadar kaygan bir zemin olduğunu gözler önüne seren şeyler yaşanıyor. Türk futbolunun nereye koştuğunu anlamaya çalışıyoruz da, işin vahimi Türk basınının nereye koştuğu aşikar.!? Üstelik de Türk basını ''kendi ölürken peşine de pek çok kişi,kuruluş ve değeri de katarak ölenlerden''!
Dünyanın 3 erkten,4 erke geçtiği söylenir, Yasama,Yürütme,Yargı ve Haberleşme Araçları(gazete,dergi,tv ve radyolar)...
Neresinden tutsan elde kalır ya neyse diyerek şike operasyonunun 2. dalgası diye adlandırılan,Beşiktaş Jimnastik Kulübü ile bağlantılı '' İDDİALARA'' dair gazete haberlerinin bir derlemesini burada paylaşacağım... Anlayana çok şeyler anlatır.
Önce ''İbrahim Akın Beşiktaş'la, İBB-Beşiktaş Türkiye Kupası Final maçında ''iyi oynamamasına'' dair para karşılığı(tay da diyen var) anlaştı ''İTİRAFINDA !!? BULUNDU'' diyenlere göz atalım :
SABAH GAZETESİ
Giriş Saati : 14.07.2011 09:11
Güncelleme : 14.07.2011 11:16
BU İTİRAF HERŞEYİ DEĞİŞTİRİR
TFF talimatlarına göre maç sonucunu etkileyen veya teşebbüs eden ile bir oyuncuya ve kulübe teşvik veren alt lige düşürülüyor!
Türkiye'de ortalığı karıştıran soruşturmadaki iddialar ve itiraflar can yakacağa hissetmeye başladı. Talimatlara göre Türkiye'nin lokomotifi olan üç kulübün de küme düşme ihtimali bulunuyor.
Habertürk'ün haberine göre; İbrahim Akın'ın F.Bahçe'den para aldığını itiraf etmesinin ardından Kanarya için çalan tehlike çanlarının sesi daha da arttı. İbrahim Akın ile İskender Alın'ın Beşiktaş'a yönelik Türkiye Kupası finalinden önce transfer teklifi aldıklarını söylemeleri, Tayfur Havutçu ile Serdal Adalı'nın buna yönelik dosyadaki telefon kayıtları ve tutuklanmaları Kartal'ı ateşe attı.
Nevzat Şakar aracılığıyla Sivasspor-F.Bahçe maçı öncesi teşvik girişiminde bulunduğu iddiaları Trabzon için büyük sıkıntı yaratacağa benziyor. Mevcut durumda üç takımın da Bank Asya 1. Lig'e düşürülme tehlikesi var. Ayrıca soruşturmada adı geçen diğer kulüpler için de benzer cezalar söz konusu. İtalya'da da gelen itirafların ardından tarihi cezalar yürürlüğe koyulmuştu.
İŞTE O MADDELER:
MADDE 3- KAPSAM
(1) Bu talimat, TFF tarafından düzenlenen veya TFF'nin yetki alanına giren tüm müsabakalar ve futbolla ilgili tüm hususlarda uygulanır.
MADDE 55- MAÇ SONUCU ETKİLEME
(1) Müsabakanın sonucunu etkilemek veya buna teşebbüs etmek yasaktır. Bir futbolcuya veya kulübe teşvik pirimi verilmesi de bu kapsamdadır.
(2) Bu hükmü ihlal eden kişiler, 1 yıldan 3 yıla kadar men veya hak mahrumiyeti cezasıyla; kulüpler ise küme düşürme cezasıyla cezalandırılır. İhlalin ağırlığına göre küme düşürme cezasına ek puan indirme cezası da verilebilir.
FOTOMAÇ GAZETESİ
http://www.fotomac.com.tr/Besiktas/2011/07/15/boyle-itiraf-etti
Böyle itiraf etti
"Kupa finali oynanmadan önce beni ilk önce Tayfur Havutçu aradı. Bana 'Seni Beşiktaş'ta görmek istiyorum' dedi..." "Sonra Serdar Adalı ile temasa geçtim. Bana şike teklif etti. Kendisinden bir tay istedim. Final öncesi tayı aldım"
fotomac.com.tr / 14 Temmuz 2011 Perşembe 22:51 / Güncelleme: 15 Temmuz 2011 Cuma 15:30
Futbolda Şike Soruşturması kapsamında tutuklanarak Metris Cezaevi'ne konan İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un oyuncusu İbrahim Akın'ın, ifadesinde hakkındaki suçlamaları kabul ettiği belirtildi. İşte Akın'ın o ifadesi:
İngiliz atı istedim
"Türkiye Kupası maçı öncesi beni Tayfur Havutçu aradı. Beni Beşiktaş'ta görmek istediğini söyledi. Tayfur Havutçu aracılığı ile Beşiktaş Asbaşkanı Serdal Adalı ile temasa geçtim.
Adalı bana şike teklifi yaptı. Çok düşündüm ve ardından kabul edebileceğimi söyledim. Ben atlara çok düşkünüm. Serdar Adalı'dan bir İngiliz tayı istedim.
Otele kadar geldi
Türkiye Kupası karşılaşmasından bir gün önce 9 Mayıs'ta Ahmet Ateş (Beşiktaş Protokol Müdürü), bizim takımın kamp yaptığı City One Oteli'ne gelerek bana adıma kayıtlı 3 yaşındaki İngiliz tayının evraklarını hediye etti. Kendisine teşekkür ettim, ertesi gün de maça çıktım.
Zaten bu olaydan sonra Tayfur Havutçu menajerim Yusuf Turanlı'yı arayıp beri mutlaka takımda görmek istediğini belirterek bize mesaj gönderdi."
Sözleşmeleri feshedildi
İSTANBUL Büyükşehir Belediyespor Kulübü, şike soruşturması kapsamında tutuklanan futbolcuları İbrahim Akın ve İskender Alın'ın sözleşmelerinin tek taraflı olarak feshedildiğini açıkladı.
Bu da 16.07.2011 tarihli Sabah'tan...
SABAH GAZETESİ
İŞTE HOCAYI YAKAN SÖZLER
http://www.sabah.com.tr/SabahSpor/Futbol/2011/07/16/iste-hocayi-yakan-sozler
şike soruşturması kapsamında tutuklanarak Metris Cezaevi'ne konulan Beşiktaş Teknik Direktörü Tayfur Havutçu'nun tutuklanmasına sebep olan görüşmelere SABAH ulaştı. Ortaya çıkan teknik takip kayıtlarına göre, Tayfur Havutçu, İstanbul Büyükşehir Belediyespor ile oynayacakları Türkiye Kupası finalinden bir hafta önce, yani 4 Mayıs 2011'de menajer Yusuf Turanlı'yı arayarak Belediye'den İbrahim Akın ve İskender Alın ile görüşmesini istiyor. Havutçu, iki futbolcuyu da Beşiktaş'a aldıracağı mesajını iletiyor. İkili arasında şu diyalog geçtiği öğrenildi:
YUSUF TURANLI:
Daha aramadılar bizi şey.
TAYFUR HAVUTÇU:
Şimdi bürodaydılar. Çıktılar 5 dakika önce. Bunun bir yerden uzaktan akrabası çıkmış herhalde. Babasına bir şey göndermişti herhalde. Sen nasıl istiyorsan. Biz şimdi bak bu yani bu Akın ile İskender'i ben söyledim şimdi. O'nu kesinlikle şey yapmak istiyorlar ikisini.
TURANLI:
Almak istiyorlar.
HAVUTÇU:
Kesin yani hani. Şimdi bu maçla alakası yok yani. İbrahim Akın'ı ben istiyorum çünkü.
TURANLI:
İbrahim Akın ile İskender'in benim olduğunu bütün Türkiye biliyor. Çocuklar hemen gelmek istiyor. Hiçbir sıkıntı yok. İskender şu an senin yanında yani, o derece.
ŞARTLAR UYARSA GİDERİZ
Bu görüşmeden sadece 6 dakika sonra İskender Alın'ı arayan menajer Turanlı, Havutçu'nun mesajını bu futbolcuya iletiyor.
TURANLI:
Hoca aradı beni.. Tayfur.. Bu adamı kesinlikle istiyorum diye. Çocuklarla konuş dedi. Ben yalandan arıyorum seni tamam mı? Bu maçla alakalı değil, akıllarına öyle bir şey gelmesin dedi.
İSKENDER:
Şartlar uygun olursa gideriz.
TURANLI:
Aynen öyle. Şimdi benim telefonumu verecek. Ona göre şey yapacağız tamam mı? Tamam mı?
NAZİF KARAMAN / ÖZEL İSTİHBARAT
Şimdi burada araya girmek istiyorum...
1.si haberler ''net'' ve İ.AKIN'ın Beşiktaş aleyhine itirafları olduğu anlaşılan haberler.
Bunu bi kenara yazalım.
2.si Tayfur Havutçu'nun oyuncuların menajerleriyle konuşması da ''ÖZEL İSTİHBARAT'' ile okuyucuya sunulmuş...
Akıldaki soru : ''BU KONUŞMADA (Kİ KONUŞMA MENAJERLER ARACILIĞI İLE YAPILIYOR. DİKKAT!!!) TRANSFER GÖRÜŞMESİ NİTELİĞİ TAŞIMAYAN HANGİ UNSURU SAPTADILAR Kİ , TAYFUR HAVUTÇU'YU HABERİN BAŞLIĞINDA ''YAKIVERMİŞLER!!''... GÖRÜŞMENİN TRANSFER NİTELİĞİ TAŞIDIĞI GAYET AÇIK.
SABAH GAZETESİ ( AYNI GÜN BİR DİĞER BAŞLIKLA VERİLEN HABERLER) :
HASAGİÇ OYNUYOR MU?
http://www.sabah.com.tr/SabahSpor/Futbol/2011/07/16/hasagic-oynuyor-mu
Havutçu'nu Nayrıca Turanlı aracılığıyla iki futbolcudan Belediye hakkında bilgi almaya çalıştığı da ileri sürüldü. Maçın oynandığı 11 Mayıs günü saat 11.35'te Turanlı ile Havutçu arasında şu diyalog yaşanıyor.
HAVUTÇU:
Ne yaptın geldin mi? (Maç Kayseri'de oynanıyor)
TURANLI:
Uçak buldum da dönüşe bakacağız artık. Geliyorum yani.
HAVUTÇU:
Onlara, bu Hasagiç oynuyor mu, bir sorsana be.
TURANLI:
Tamam hemen dönüyorum.
Burada da araya girmek ''vicdan borcudur''. İŞTE TAYFUR HAVUTÇU'NIN YAPTIĞI İDDİA EDİLEN YEGANE ''ŞİKE!!??'' BUDUR!!!
Şimdi cevap istiyorum : ''Hangi takımın teknik ekibi rakip kadroyu öğrenmeye çalışmaz? '' Ve Tayfur Havutçu'nun bu sorgusuyla ilgili ulaşılmak istenen nedir?
SABAH'ın Haberlerine!? Devam...
MAÇTA RELAX OL
http://www.sabah.com.tr/SabahSpor/Futbol/2011/07/16/macta-relax-ol
TURANLI, İskender ile görüştükten sonra İbrahim Akın'a da mesaj gönderiyor. İşte Turanlı'nın, Akın'a attığı mesajlar: 'Sıkmayacaksın işte yani. Relaxxxx. Adamlar kesin alacağız diyorlar.' 'Final bile çok büyük olay zaten. Bence rahat olman lazım.' 'Yeni kulübümüz kırmayalım. Onlar çünkü geleceğimiz ha ha ha..' 'Benim içim çok rahat. Ben inandım adama. Yoksa onları Türkiye'ye rezil ederim.'
BU MESAJ, MENAJER TARAFINDAN ÇEKİLİYOR...DİKKAT!!!
Menajere suç yıkmak da vicdansızın işi olur, BU MESAJIN ''SEN NASILSA KENDİNİ GÖSTERDİN VE İYİ BİR TEKLİF ALDIN,ADAMLAR SENİN OYUNUNDAN EMİN, SEN RAHAT OYNA'' anlamı taşımadığını KİM , NERDEN , NEYE DAYANARAK SÖYLEYEBİLİR?
Eee BASIN BUNU DÜŞÜNMEK ZORUNDA DEĞİL.! BEŞİKTAŞ ŞİKE YAPTI!?
HÜRRİYET- 15 TEMMUZ 2011
http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18258204.asp?gid=362
Hani serbest kalacaktım
Savcının, “Etkin Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmak istiyor musun?” sorusuna, avukatına danıştıktan sonra “Evet” cevabını veren ve itiraflarda bulunan İstanbul BŞB’li futbolcu, emeline ulaşamayınca şoke oldu.
ŞİKE soruşturmasının en çok konuşulan ismi hiç şüphesiz İstanbul Büyükşehir Belediyesporlu İbrahim Akın’dı.
Akın ile ilgili iddialar gazete manşetlerini ve televizyon ekranlarını günlerce meşgul etti. Önce Fenerbahçe maçında oynamamak için sarı lacivertlilerden 100 bin dolar aldığı iddia edildi. Ama bu suçlamayı bile geride bırakan başka bir iddia herkesi şaşkına çevirdi.
*İbrahim Akın şike yapmak için dini bilgisi güçlü bir yakınından şike fetvası aldı.
Türkiye bu iddiayı konuşurken, bir başka suçlama daha gündeme oturdu;
*İbrahim Akın, Beşiktaş Asbaşkanı Serdal Adalı’dan yarış atı alıp, kupa maçında şike yapmış.
Hürriyet, gazete sayfalarını süsleyen bu iddiaların arkasına düştü.
* Akın gerçekten yarış atı aldı mı?
* İbrahim’in futbol dünyasındaki lakabı ne?
* Savcılıkta ne ifade verdi, mahkemede neler söyledi?
Bu soruların yanıtlarıyla ilgili ilginç iddialar ortaya atıldı. gelin o iddiaları birlikte okuyalım...
Savcılıktaki ifadeyi kabul etmedi
İbrahim Akın’ın, savcılıkta verdiği ifadeyi mahkemede reddettiği iddia edildi. Şike yapmakla suçlanan futbolcu savcılıkta verdiği ifadede savcının, “Etkin Pişmanlık Yasası’ndan faydalanmak istiyor musun?” sorusuna, “Serbest kalacak mıyım?” sorusuyla yanıt verdi. Avukatına danışan Akın, savcının sorusuna, “Evet” dedi. Daha sonra mahkemeye çıkarılan İbrahim Akın tutuklanma talebi üzerine, “Bana serbest kalacağım söylendi. Bunun için suçlamalara imza attım. Bu ifademi kabul etmiyorum” sözleriyle karşı çıktı. Ama mahkeme İbrahim Akın’ı tutukladı.
Maç satmak için mi at konuştunuz?
İDDİALARA göre, savcılığın ve emniyetin bu konudaki araştırması bir telefon kaydına dayanıyor. O kayıtta İbrahim Akın ile Serdal Adalı konuşuyor (Not: İddiaya göre transfer görüşmesi)...
ADALI: Maç geçsin, transfer konuşulurken.. Senin istediğin at hediyesi olsun. Ben de başka bir at var, gerekirse ona bakarız.
AKIN: Tamam ağabey.
SORU: (Serdal Adalı’ya) Bu konuşmayı maç satmak için mi yaptınız?
ADALI: Hayır.
Telefon konuşması -1
ADALI: Ahmet (Ahmet Ateş Beşiktaş Güvenlik Müdürü) kim bu Yusuf Turanlı?
ATEŞ: İbrahim Toraman’ın menajeri.
ADALI: Bana telefonunu bulur musun?
ATEŞ: Tabii..
Telefon konuşması -2
HAVUTÇU: Kalede Hasagiç mi oynuyor, öğrensene...
AKIN: Tamam hocam.
İbrahim Akın’ın lakabı ‘ATÇI’
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi’nde forma giyen İbrahim Akın’ın futbol dünyasındaki lakabı “Atçı”. Futbolcu, telefon konuşmalarının çoğunda da bu isimle çağrılıyor.
ADALI: (Yusuf Turanlı’ya) Gel ama yalnız gel.
TURANLI: Tamam ağabey.
ADALI: Atçı’yı getirme, yalnız gel.
İbrahim’i alalım mı?
BEŞİKTAŞ’a yakın kaynaklara göre, Serdal Adalı’nın yukarıdaki konuşmanın dışında İbrahim Akın ve İskender Alın ile başka bir konuşması yok. Adalı; İbrahim ve İskender’in transferi için teknik direktör Tayfur Havutçu ile konuşmuş...
ADALI: İbrahim ve İskender’in transferini ister misin. Yarar sağlar mı?
HAVUTÇU: Yarar tabii.. İyi olur.
Bir kez de burda araya girelim; Yukarıdaki görüşmelerde Adalı'nın''transfer vurgusu NET! Üstelik ''MAÇ GEÇSİN'' de diyor...Adalı'ya ''YAMANMAYA'' çalışılan ''İDDİALAR'', haberin kendisinde çürürken NASIL OLUYORDA 108 YILLIK KULÜBÜN TÜM PRESTİJİ,İMAJI AYAKLAR ALTINA ALINABİLİYOR!!??
Basının Beşiktaş'ı, İbrahim Akın şikeyi itiraf etti diyerek yaftalamaya çalışan kesiminin yanında, TAM AKSİ HABERLER DE BASININ DİĞER AĞIR TOPLARINDAN GELDİ. İşte onlardan örnekler :
MİLLİYET
15 Temmuz 2011 saat 02:30
İDDİALARI REDDETTİLER ‘ŞİKE YAPMADIM’
http://gundem.milliyet.com.tr/iddialari-reddettiler-sike-yapmadim-/gundem/gundemdetay/15.07.2011/1414631/default.htm
Şike soruşturması kapsamında tutuklanan ve “şikeyi kabul ettikleri” iddia edilen İBB futbolcuları İbrahim Akın ve İskender Alın’ın suçlamaları reddettiği, şike iddiasını kabul etmediği ortaya çıktı.
MUSA KESLER İstanbul
Alın ve Akın, mahkeme sorgusunda, “Şike yapmadık, terimizin son damlasına kadar mücadele ettik” dedi. Suçlamaları reddeden BJK Asbaşkanı Serdal Adalı’nın avukatı ise Adalı’nın İbrahim Akın’a bir at hediye ettiği iddiasının gerçek olmadığını, böyle bir hediyenin verilmediğini söyledi. ‘Sedo One’ adlı at TJK’da Adalı adına kayıtlı. Beşiktaş Teknik Direktörü Tayfur Havutçu da suçlamaları kabul etmeyerek, Akın ve Alın’ın transfer listesine alındığında, finaldeki rakibinin henüz belli olmadığını söyledi.
BJK TEKNİK DİREKTÖRÜ TAYFUR HAVUTÇU: “İbrahim ve İskender’e şike teklif etmedim”
“Suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Beşiktaş ile İBB arasında 11 Mayıs 2011’de oynanan maç öncesinde İBB’de oynayan futbolcular İbrahim Akın ve İskender Alın’a şike teklifinde bulunmadım. Göreve başladıktan sonra BJK yöneticileriyle konuşup, önümüzdeki sezon transfer edilecek sporcular ile ilgili bir liste hazırladık. Bu listede hem yurtiçinden hem de yurtdışından isimler vardı. Listede İbrahim Akın ve İskender Alın’ın da isimleri vardı. Ama listeyi hazırladığımda finalde Beşiktaş’ın rakibi belli olmamıştı. Akın ve Alın’la ilgili görüşmelerde bizzat bulunmadım.
BEŞİKTAŞ ASBAŞKANI SERDAL ADALI:
‘Transfer kararı verildiğinde BJK’nin rakibi belli değildi’
“Suçlamaları kabul etmiyorum. Nisan başında, Havutçu bana bir transfer listesi verdi. Bu listedeki yerli futbolcular arasında Akın ve Alın da vardı. Bu liste üzerinde bir süre çalıştık. Bu çalışmayı yaptığımız sıralarda İBB henüz rakibimiz dahi değildi. Ben Yusuf Turanlı ile transfer için ilk defa Bursa’da görüştüm. Bursa’da görüşmemin sebebi Havutçu’nun bu futbolcuların Galatasaray’ın da transfer listesinde olduğunu söylemesi üzerine oldu.(...) Türkiye Kupası maçından 2-3 gün önce Turanlı, Şişli’de bulunan işyerime geldi. Senelik transfer ücretini sordu. Fiyat veremeyeceğimi söyledim. Kendisi bana İskender Alın için yıllık 1 milyon 500 bin lira, İbrahim Akın için de 1 milyon 500 bin Euro gibi bir rakamdan bahsetti. Maçtan sonra para meselesini konuşacağımızı ilettim. Transfer etmek istediğim futbolcuya şike teklif etmem mümkün değildir.”
FUTBOLCU İSKENDER ALIN:
“Terimin son damlasına kadar mücadele ettim”
“Maçta elimden geleni yaptım. Bu iddialar menajerim Yusuf Turanlı’nın bana atmış olduğu abuk subuk mesajlardan kaynaklandı. Bugüne kadar bir haram lokma boğazımdan geçmedi. Sahada da terimin son damlasına kadar mücadele ederim. Havutçu’nun beni transfer etmek istediğini Turanlı’dan öğrendim. Kupa finali öncesinde Turanlı bana bir takım mesajlar attı. Bana ‘relaks ol’ diyordu. ‘Rahat olun, iyi oynamayın’ şeklinde mesajlar attı. Ben de bunu bu şekilde anladım. Şike iddiasını kabul etmiyorum. Bu olaydan dolayı şok oldum, şu anda şoktayım.”
İskender Alın'ın ''relax olun'' mesajının MENAJERİN İİŞGÜZARLIĞI OLDUĞUNA DAİR ''İTİRAFI'' ...
‘O maçta gol attım’
“Finalden bir ay önce BJK’den transfer teklifi aldım. Bunu menajerim Yusuf Turanlı bana iletti. (...) Ben bu transfer teklifini kabul ettiğimi söyleyince menajerim bunu Adalı’ya iletti. Adalı da menajerime transfer konusunun maçtan önce gündeme gelmesinin uygun olmayacağını, maçtan iki gün sonra BJK’nin transfer teklifini vereceğini bana telefonla ve mesajla iletti... Turanlı sanırım maçtan iki gün önce kendisinin Adalı ile benim adıma bir sözleşme imzaladığını söyledi. Turanlı’nın anlatmasına göre 2 milyon Euro isteğim kabul edilmişti. Maçtan birgün önce de menajerim mesaj atarak bu maçta rahat olmamı istedi. Benim bundan anladığım ‘gol atma’ şeklinde anlatımda bulundu. Sonra Turanlı’ya telefon ederek ‘Ben bu maçta çok iyi performans sergileyeceğim, bunu onlara (BJK yöneticilerine) ilet’ dedim. Maçta da bir gol attım.”
Burada gazete baskısında bir eksik var: SON PARAGRAF İ.Akın'a ait. İ.Akın ''relax ol'' dan gol atma anlamı çıkarmış ancak burda temel nokta o mesaj zaten BEŞİKTAŞLILAR TARAFINDAN ATILMIYOR,KALDI Kİ ORTADA BİR ŞİKE ANLAŞMASI OLMADIĞI DA AŞİKAR, NE HATIR NE DE PARA ŞİKESİ YOK, BUNUN KONUŞMASI DAHİ YOK, ÖZELLİKLE BEŞİKTAŞ KANADININ BU HUSUSA GÖSTERDİĞİ DİKKAT DE İFADELERDEN ANLAŞILIYOR...
PEKİ BİR TRANSFER GÖRÜŞMESİ NASIL OLUYOR DA TÜRKİYE'NİN EN GÜZİDE CAMİSINI YIPRATMA KAMPANYASINA DÖNÜŞTÜRÜLÜVERİYOR.!
FANATİK
15 Temmuz 2011 Cuma
İtiraf yok
http://fanatik.ekolay.net/Itiraf-yok_3_Detail_88_231285.htm
Belediyeli İbrahim Akın ve İskender Alın'ın savcılıkta itirafta bulunduğu, bu yüzden kendileriyle birlikte Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu'nun da tutuklandığı ileri sürülmüştü ama...
İşte o ifadeler...
İBRAHiM AKIN:
Ne şikesi kardeşim. Çıktım, oynadım. Beşiktaş’a bir gol attım, bir de asist yaptım.
İSKENDER ALIN:
Kupa finalinde terimin son damlasına kadar oynadım. Sakatlandığım için oyundan çıktım. Menajerim Yusuf Turanlı da bana maçtan önce, ‘Rahat ol’ dedi.
TAYFUR HAVUTÇU:
Hazırladığım transfer listesinde iki oyuncunun da adı vardı. Bu listeyi yönetime verdim. O zaman Belediye henüz kupada rakibimiz bile olmamıştı. Finalden önce menajer Yusuf Turanlı, ‘İki oyuncunun transferini konuşalım’ dedi, ‘Şimdi ortam uygun değil, yanlış anlaşılır’diyerek geri çevirdim.
SERDAR ADALI:
Görüşmelerimde sadece transfer görüşmesi yaptım. Şike teklifi gibi bir durum söz konusu değil.
İşte ''neler oluyor?'' dedirten, ibretlik haberler. Nasıl olur da bir kaç gazete ''şikeyi itiraf ettirtirken?!', diğer bir kaç gazete tam aksi yönde haberler yapar... Tek yorum '' ADAM ASMAYA , İNSAN HARCAMAYA MERAKLI '' bu basın kuruluşlarının eline Allah kimseyi düşürmesin!
AYNI YÜZ KARASI HABERCİLİĞİ YAPAN NTVSPOR BAŞTA OLMAK ÜZERE DİĞER TV KANALLARININ DA KULAĞINI ÇINLATMAK BİR GÖNÜL BORCUDUR. ONLAR DA ANLAMADAN DİNLEMEDEN VE EN ÖNEMLİSİ ''ÖĞRENMEDEN'' BEŞİKTAŞ'IN ŞİKE?! YAPTIĞINI İTİRAF ETTİRDİLER.!
OLAYIN FARKLI BİR BOYUTUNA GEÇMEK İSTİYORUM SON ÖRNEKLER DE İBRAHİM AKIN'IN ŞİKE İTİRAFININ İHTİVASI İLE İLGİLİ, BEŞİKTAŞ'A YÖNELTİLEN OKLAR VE FARKLI İÇERİKLİ ''AYNI GÜNLERDE '' ÇIKAN HABERLER... GÖRÜNTÜ ''İTİRAF BEŞİKTAŞ'LA İLGİLİ'', İÇERİK TAMAMEN BAŞKA!
HABERTÜRK GAZETESİ
Fetva ile aldı, kumara verdi!
İbrahim Akın şike parasıyla kumar borcunu ödemiş!
15/07/11 08:16
http://www.htspor.com/istanbul_bsb/haber/648577-fetva-ile-aldi-kumara-verdi
Fenerbahçe'den 100 bin dolar aldığını itiraf eden İbrahim Akın'la ilgili flaş gelişme...
Beşiktaş’tan da transfer tekliği aldığını itiraf eden Akın’ın 100 bin doların bir kısmıyla kumar borcunu ödediği, 16 bin dolarını menajeri Yusuf Turanlı’ya verdiği ve 70 bin doları da cebine koyduğu ortaya çıktı!
Şike soruşturması kapsamında tutuklanarak cezaevine konulan İstanbul Büyükşehir Belediyesporlu futbolcu İbrahim Akın’ın savcılık sorgusunda şike karşılığı aldığını itiraf ettiği 100 bin doların akibeti ortaya çıktı. Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk’in yürüttüğü soruşturmada iki şok operasyona imza atan İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 100 bin dolarlık şikede çok çarpıcı ayrıntılara ulaştı. F.Bahçe’nin 2-0 kazandığı İstanbul BŞB maçındaki şike için 100 bin dolar alan İbrahim Akın, iddiaya göre aracı olan yetkisiz menajer Yusuf Turanlı’ya paranın nasıl pay edileceği yönünde talimatlar verdi.
PARADA CEBİMDE A.K.
Polisin teknik takibine takılan ve soruşturma dosyasına giren dinleme kayıtlarına göre Akın, Turanlı’yı cep telefonundan arayarak paranın 14 bin dolarıyla Kıbrıs’ta yaptığı kumar borcunun kapatılmasını istedi. Akın, Turanlı’ya 16 bin doları almasını, geri kalan 70 bin doları ise kendisine teslim etmesi talimatını verdi. Yusuf Turanlı da yine iddiaya göre Fenerbahçeli yetkililerden aldığı parayla İbrahim Akın ile Etiler Nispetiye Caddesi’ndeki Big Chefs’de buluştu. Burada parayı teslim alan Akın’ın sevinci ise polisin mahkeme kararı ile yaptığı teknik takibe şöyle yansıdı: Turanlı’yı arayan Akın, “Parada cebimde a.k. balyalar” dedi.
MUHARREM ÇAĞLAR / AHT
İ.Akın'ın Beşiktaş ''İTİRAFI'' TAMAMIYLE TRANSFER İLE İLGİLİ , AMA BUNU ''AÇIKÇA YAZMAK'' GAZETE SATTIRMAZ!!!
HABERTÜRK'ten devam...
‘Talimatı Yıldırım verdi Ahmet Çelebi işi bitirdi’
http://www.htspor.com/istanbul_bsb/haber/648587-talimati-yildirim-verdi-ahmet-celebi-isi-bitirdi
100 bin dolarlık şike iddiasında baş döndüren trafik yaşandı.
15/07/11 08:50
Teknik ve fiziki takip sonucu olay şöyle gelişmişti: “Olaya genel bakış” başlıklı özet raporunda şike için Aziz Yıldırım’ın yöneticiler İlhan Ekşioğlu, Bülen İşcen ve Cemil Turan’a talimat verdiği, talimatın Ahmet Çelebi’ye iletildiği, Çelebi’nin de Yusuf Turan’lı aracılığ ile İbrahim Akın’a ulaşıp, Yıldırım’dan alınan 100 bin doları verdiği öne sürülüyor.
TALİMAT 4 GÜN ÖNCE
İddialar şöyle: Aziz Yıldırım maçtan 4 gün önce (26 Nisan’da) şike talimatı verdi. Yetkisiz menajer Yusuf Turanlı İskender Alın’dan kadro hakkında bilgi aldı. İbrahim Akın, para teklifi için din adamıyla görüştü. “Sakınca olmadığı” cevanını alınca teklifi kabul etti. Bu Aziz Yıldırım’a iletildi. Maç günü 14.07’de Turanlı ile Akın arasındaki görüşme şöyle:
TURANLI: Top sende ha.
İ.AKIN: Tamam ben hallettim ha, şey yaptım yani.
TURANLI: Yani top sende abiciğim. Sen sazı eline alırsan anasını ağlatırsın zaten. Hadi İbo bitir işini. Kaleciniz nasıl iyi mi?
İ.AKIN: Ya o şey bizim Oğuzhan Trabzonlu.
TURANLI: Ha ona yanaşmayın o zaman ya. Can’a yanaşamayız Can’a
İ.AKIN: O tamam ya
TURANLI: He Can tamam okey top sende öpüyorum seni.
Maç sonunda teknik takibe Metin Depe’nin “Sorma zaten bizimkilerde istemedi yenmemizi”, Can Arat’ın ise “Zaten bir bize maça yatın demedikleri kaldı kulüpten” sözleri takıldı.
Ayrıca İbrahim Akın ile Yusuf Turanlı arasında geçen şu diyalog da dikkat çekiciydi.. İ.Akın “Yusuf abi benim atı almadın mı ya... Olmaz abi öyle ya, al onu sen ya” dedi. Turanlı ise “Sen onda hiçbir şey yapma garanti yani” ifadesini kullandı.
yYukarıda koyu yazılı ve altı çizili ''kulüpten'' ibaresi dikkat çekici, peki İBB'Lİ YÖNETİCİLER NERELERDELER ???
Dünyanın 3 erkten,4 erke geçtiği söylenir, Yasama,Yürütme,Yargı ve Haberleşme Araçları(gazete,dergi,tv ve radyolar)...
Neresinden tutsan elde kalır ya neyse diyerek şike operasyonunun 2. dalgası diye adlandırılan,Beşiktaş Jimnastik Kulübü ile bağlantılı '' İDDİALARA'' dair gazete haberlerinin bir derlemesini burada paylaşacağım... Anlayana çok şeyler anlatır.
Önce ''İbrahim Akın Beşiktaş'la, İBB-Beşiktaş Türkiye Kupası Final maçında ''iyi oynamamasına'' dair para karşılığı(tay da diyen var) anlaştı ''İTİRAFINDA !!? BULUNDU'' diyenlere göz atalım :
SABAH GAZETESİ
Giriş Saati : 14.07.2011 09:11
Güncelleme : 14.07.2011 11:16
BU İTİRAF HERŞEYİ DEĞİŞTİRİR
TFF talimatlarına göre maç sonucunu etkileyen veya teşebbüs eden ile bir oyuncuya ve kulübe teşvik veren alt lige düşürülüyor!
Türkiye'de ortalığı karıştıran soruşturmadaki iddialar ve itiraflar can yakacağa hissetmeye başladı. Talimatlara göre Türkiye'nin lokomotifi olan üç kulübün de küme düşme ihtimali bulunuyor.
Habertürk'ün haberine göre; İbrahim Akın'ın F.Bahçe'den para aldığını itiraf etmesinin ardından Kanarya için çalan tehlike çanlarının sesi daha da arttı. İbrahim Akın ile İskender Alın'ın Beşiktaş'a yönelik Türkiye Kupası finalinden önce transfer teklifi aldıklarını söylemeleri, Tayfur Havutçu ile Serdal Adalı'nın buna yönelik dosyadaki telefon kayıtları ve tutuklanmaları Kartal'ı ateşe attı.
Nevzat Şakar aracılığıyla Sivasspor-F.Bahçe maçı öncesi teşvik girişiminde bulunduğu iddiaları Trabzon için büyük sıkıntı yaratacağa benziyor. Mevcut durumda üç takımın da Bank Asya 1. Lig'e düşürülme tehlikesi var. Ayrıca soruşturmada adı geçen diğer kulüpler için de benzer cezalar söz konusu. İtalya'da da gelen itirafların ardından tarihi cezalar yürürlüğe koyulmuştu.
İŞTE O MADDELER:
MADDE 3- KAPSAM
(1) Bu talimat, TFF tarafından düzenlenen veya TFF'nin yetki alanına giren tüm müsabakalar ve futbolla ilgili tüm hususlarda uygulanır.
MADDE 55- MAÇ SONUCU ETKİLEME
(1) Müsabakanın sonucunu etkilemek veya buna teşebbüs etmek yasaktır. Bir futbolcuya veya kulübe teşvik pirimi verilmesi de bu kapsamdadır.
(2) Bu hükmü ihlal eden kişiler, 1 yıldan 3 yıla kadar men veya hak mahrumiyeti cezasıyla; kulüpler ise küme düşürme cezasıyla cezalandırılır. İhlalin ağırlığına göre küme düşürme cezasına ek puan indirme cezası da verilebilir.
FOTOMAÇ GAZETESİ
http://www.fotomac.com.tr/Besiktas/2011/07/15/boyle-itiraf-etti
Böyle itiraf etti
"Kupa finali oynanmadan önce beni ilk önce Tayfur Havutçu aradı. Bana 'Seni Beşiktaş'ta görmek istiyorum' dedi..." "Sonra Serdar Adalı ile temasa geçtim. Bana şike teklif etti. Kendisinden bir tay istedim. Final öncesi tayı aldım"
fotomac.com.tr / 14 Temmuz 2011 Perşembe 22:51 / Güncelleme: 15 Temmuz 2011 Cuma 15:30
Futbolda Şike Soruşturması kapsamında tutuklanarak Metris Cezaevi'ne konan İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un oyuncusu İbrahim Akın'ın, ifadesinde hakkındaki suçlamaları kabul ettiği belirtildi. İşte Akın'ın o ifadesi:
İngiliz atı istedim
"Türkiye Kupası maçı öncesi beni Tayfur Havutçu aradı. Beni Beşiktaş'ta görmek istediğini söyledi. Tayfur Havutçu aracılığı ile Beşiktaş Asbaşkanı Serdal Adalı ile temasa geçtim.
Adalı bana şike teklifi yaptı. Çok düşündüm ve ardından kabul edebileceğimi söyledim. Ben atlara çok düşkünüm. Serdar Adalı'dan bir İngiliz tayı istedim.
Otele kadar geldi
Türkiye Kupası karşılaşmasından bir gün önce 9 Mayıs'ta Ahmet Ateş (Beşiktaş Protokol Müdürü), bizim takımın kamp yaptığı City One Oteli'ne gelerek bana adıma kayıtlı 3 yaşındaki İngiliz tayının evraklarını hediye etti. Kendisine teşekkür ettim, ertesi gün de maça çıktım.
Zaten bu olaydan sonra Tayfur Havutçu menajerim Yusuf Turanlı'yı arayıp beri mutlaka takımda görmek istediğini belirterek bize mesaj gönderdi."
Sözleşmeleri feshedildi
İSTANBUL Büyükşehir Belediyespor Kulübü, şike soruşturması kapsamında tutuklanan futbolcuları İbrahim Akın ve İskender Alın'ın sözleşmelerinin tek taraflı olarak feshedildiğini açıkladı.
Bu da 16.07.2011 tarihli Sabah'tan...
SABAH GAZETESİ
İŞTE HOCAYI YAKAN SÖZLER
http://www.sabah.com.tr/SabahSpor/Futbol/2011/07/16/iste-hocayi-yakan-sozler
şike soruşturması kapsamında tutuklanarak Metris Cezaevi'ne konulan Beşiktaş Teknik Direktörü Tayfur Havutçu'nun tutuklanmasına sebep olan görüşmelere SABAH ulaştı. Ortaya çıkan teknik takip kayıtlarına göre, Tayfur Havutçu, İstanbul Büyükşehir Belediyespor ile oynayacakları Türkiye Kupası finalinden bir hafta önce, yani 4 Mayıs 2011'de menajer Yusuf Turanlı'yı arayarak Belediye'den İbrahim Akın ve İskender Alın ile görüşmesini istiyor. Havutçu, iki futbolcuyu da Beşiktaş'a aldıracağı mesajını iletiyor. İkili arasında şu diyalog geçtiği öğrenildi:
YUSUF TURANLI:
Daha aramadılar bizi şey.
TAYFUR HAVUTÇU:
Şimdi bürodaydılar. Çıktılar 5 dakika önce. Bunun bir yerden uzaktan akrabası çıkmış herhalde. Babasına bir şey göndermişti herhalde. Sen nasıl istiyorsan. Biz şimdi bak bu yani bu Akın ile İskender'i ben söyledim şimdi. O'nu kesinlikle şey yapmak istiyorlar ikisini.
TURANLI:
Almak istiyorlar.
HAVUTÇU:
Kesin yani hani. Şimdi bu maçla alakası yok yani. İbrahim Akın'ı ben istiyorum çünkü.
TURANLI:
İbrahim Akın ile İskender'in benim olduğunu bütün Türkiye biliyor. Çocuklar hemen gelmek istiyor. Hiçbir sıkıntı yok. İskender şu an senin yanında yani, o derece.
ŞARTLAR UYARSA GİDERİZ
Bu görüşmeden sadece 6 dakika sonra İskender Alın'ı arayan menajer Turanlı, Havutçu'nun mesajını bu futbolcuya iletiyor.
TURANLI:
Hoca aradı beni.. Tayfur.. Bu adamı kesinlikle istiyorum diye. Çocuklarla konuş dedi. Ben yalandan arıyorum seni tamam mı? Bu maçla alakalı değil, akıllarına öyle bir şey gelmesin dedi.
İSKENDER:
Şartlar uygun olursa gideriz.
TURANLI:
Aynen öyle. Şimdi benim telefonumu verecek. Ona göre şey yapacağız tamam mı? Tamam mı?
NAZİF KARAMAN / ÖZEL İSTİHBARAT
Şimdi burada araya girmek istiyorum...
1.si haberler ''net'' ve İ.AKIN'ın Beşiktaş aleyhine itirafları olduğu anlaşılan haberler.
Bunu bi kenara yazalım.
2.si Tayfur Havutçu'nun oyuncuların menajerleriyle konuşması da ''ÖZEL İSTİHBARAT'' ile okuyucuya sunulmuş...
Akıldaki soru : ''BU KONUŞMADA (Kİ KONUŞMA MENAJERLER ARACILIĞI İLE YAPILIYOR. DİKKAT!!!) TRANSFER GÖRÜŞMESİ NİTELİĞİ TAŞIMAYAN HANGİ UNSURU SAPTADILAR Kİ , TAYFUR HAVUTÇU'YU HABERİN BAŞLIĞINDA ''YAKIVERMİŞLER!!''... GÖRÜŞMENİN TRANSFER NİTELİĞİ TAŞIDIĞI GAYET AÇIK.
SABAH GAZETESİ ( AYNI GÜN BİR DİĞER BAŞLIKLA VERİLEN HABERLER) :
HASAGİÇ OYNUYOR MU?
http://www.sabah.com.tr/SabahSpor/Futbol/2011/07/16/hasagic-oynuyor-mu
Havutçu'nu Nayrıca Turanlı aracılığıyla iki futbolcudan Belediye hakkında bilgi almaya çalıştığı da ileri sürüldü. Maçın oynandığı 11 Mayıs günü saat 11.35'te Turanlı ile Havutçu arasında şu diyalog yaşanıyor.
HAVUTÇU:
Ne yaptın geldin mi? (Maç Kayseri'de oynanıyor)
TURANLI:
Uçak buldum da dönüşe bakacağız artık. Geliyorum yani.
HAVUTÇU:
Onlara, bu Hasagiç oynuyor mu, bir sorsana be.
TURANLI:
Tamam hemen dönüyorum.
Burada da araya girmek ''vicdan borcudur''. İŞTE TAYFUR HAVUTÇU'NIN YAPTIĞI İDDİA EDİLEN YEGANE ''ŞİKE!!??'' BUDUR!!!
Şimdi cevap istiyorum : ''Hangi takımın teknik ekibi rakip kadroyu öğrenmeye çalışmaz? '' Ve Tayfur Havutçu'nun bu sorgusuyla ilgili ulaşılmak istenen nedir?
SABAH'ın Haberlerine!? Devam...
MAÇTA RELAX OL
http://www.sabah.com.tr/SabahSpor/Futbol/2011/07/16/macta-relax-ol
TURANLI, İskender ile görüştükten sonra İbrahim Akın'a da mesaj gönderiyor. İşte Turanlı'nın, Akın'a attığı mesajlar: 'Sıkmayacaksın işte yani. Relaxxxx. Adamlar kesin alacağız diyorlar.' 'Final bile çok büyük olay zaten. Bence rahat olman lazım.' 'Yeni kulübümüz kırmayalım. Onlar çünkü geleceğimiz ha ha ha..' 'Benim içim çok rahat. Ben inandım adama. Yoksa onları Türkiye'ye rezil ederim.'
BU MESAJ, MENAJER TARAFINDAN ÇEKİLİYOR...DİKKAT!!!
Menajere suç yıkmak da vicdansızın işi olur, BU MESAJIN ''SEN NASILSA KENDİNİ GÖSTERDİN VE İYİ BİR TEKLİF ALDIN,ADAMLAR SENİN OYUNUNDAN EMİN, SEN RAHAT OYNA'' anlamı taşımadığını KİM , NERDEN , NEYE DAYANARAK SÖYLEYEBİLİR?
Eee BASIN BUNU DÜŞÜNMEK ZORUNDA DEĞİL.! BEŞİKTAŞ ŞİKE YAPTI!?
HÜRRİYET- 15 TEMMUZ 2011
http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18258204.asp?gid=362
Hani serbest kalacaktım
Savcının, “Etkin Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmak istiyor musun?” sorusuna, avukatına danıştıktan sonra “Evet” cevabını veren ve itiraflarda bulunan İstanbul BŞB’li futbolcu, emeline ulaşamayınca şoke oldu.
ŞİKE soruşturmasının en çok konuşulan ismi hiç şüphesiz İstanbul Büyükşehir Belediyesporlu İbrahim Akın’dı.
Akın ile ilgili iddialar gazete manşetlerini ve televizyon ekranlarını günlerce meşgul etti. Önce Fenerbahçe maçında oynamamak için sarı lacivertlilerden 100 bin dolar aldığı iddia edildi. Ama bu suçlamayı bile geride bırakan başka bir iddia herkesi şaşkına çevirdi.
*İbrahim Akın şike yapmak için dini bilgisi güçlü bir yakınından şike fetvası aldı.
Türkiye bu iddiayı konuşurken, bir başka suçlama daha gündeme oturdu;
*İbrahim Akın, Beşiktaş Asbaşkanı Serdal Adalı’dan yarış atı alıp, kupa maçında şike yapmış.
Hürriyet, gazete sayfalarını süsleyen bu iddiaların arkasına düştü.
* Akın gerçekten yarış atı aldı mı?
* İbrahim’in futbol dünyasındaki lakabı ne?
* Savcılıkta ne ifade verdi, mahkemede neler söyledi?
Bu soruların yanıtlarıyla ilgili ilginç iddialar ortaya atıldı. gelin o iddiaları birlikte okuyalım...
Savcılıktaki ifadeyi kabul etmedi
İbrahim Akın’ın, savcılıkta verdiği ifadeyi mahkemede reddettiği iddia edildi. Şike yapmakla suçlanan futbolcu savcılıkta verdiği ifadede savcının, “Etkin Pişmanlık Yasası’ndan faydalanmak istiyor musun?” sorusuna, “Serbest kalacak mıyım?” sorusuyla yanıt verdi. Avukatına danışan Akın, savcının sorusuna, “Evet” dedi. Daha sonra mahkemeye çıkarılan İbrahim Akın tutuklanma talebi üzerine, “Bana serbest kalacağım söylendi. Bunun için suçlamalara imza attım. Bu ifademi kabul etmiyorum” sözleriyle karşı çıktı. Ama mahkeme İbrahim Akın’ı tutukladı.
Maç satmak için mi at konuştunuz?
İDDİALARA göre, savcılığın ve emniyetin bu konudaki araştırması bir telefon kaydına dayanıyor. O kayıtta İbrahim Akın ile Serdal Adalı konuşuyor (Not: İddiaya göre transfer görüşmesi)...
ADALI: Maç geçsin, transfer konuşulurken.. Senin istediğin at hediyesi olsun. Ben de başka bir at var, gerekirse ona bakarız.
AKIN: Tamam ağabey.
SORU: (Serdal Adalı’ya) Bu konuşmayı maç satmak için mi yaptınız?
ADALI: Hayır.
Telefon konuşması -1
ADALI: Ahmet (Ahmet Ateş Beşiktaş Güvenlik Müdürü) kim bu Yusuf Turanlı?
ATEŞ: İbrahim Toraman’ın menajeri.
ADALI: Bana telefonunu bulur musun?
ATEŞ: Tabii..
Telefon konuşması -2
HAVUTÇU: Kalede Hasagiç mi oynuyor, öğrensene...
AKIN: Tamam hocam.
İbrahim Akın’ın lakabı ‘ATÇI’
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi’nde forma giyen İbrahim Akın’ın futbol dünyasındaki lakabı “Atçı”. Futbolcu, telefon konuşmalarının çoğunda da bu isimle çağrılıyor.
ADALI: (Yusuf Turanlı’ya) Gel ama yalnız gel.
TURANLI: Tamam ağabey.
ADALI: Atçı’yı getirme, yalnız gel.
İbrahim’i alalım mı?
BEŞİKTAŞ’a yakın kaynaklara göre, Serdal Adalı’nın yukarıdaki konuşmanın dışında İbrahim Akın ve İskender Alın ile başka bir konuşması yok. Adalı; İbrahim ve İskender’in transferi için teknik direktör Tayfur Havutçu ile konuşmuş...
ADALI: İbrahim ve İskender’in transferini ister misin. Yarar sağlar mı?
HAVUTÇU: Yarar tabii.. İyi olur.
Bir kez de burda araya girelim; Yukarıdaki görüşmelerde Adalı'nın''transfer vurgusu NET! Üstelik ''MAÇ GEÇSİN'' de diyor...Adalı'ya ''YAMANMAYA'' çalışılan ''İDDİALAR'', haberin kendisinde çürürken NASIL OLUYORDA 108 YILLIK KULÜBÜN TÜM PRESTİJİ,İMAJI AYAKLAR ALTINA ALINABİLİYOR!!??
Basının Beşiktaş'ı, İbrahim Akın şikeyi itiraf etti diyerek yaftalamaya çalışan kesiminin yanında, TAM AKSİ HABERLER DE BASININ DİĞER AĞIR TOPLARINDAN GELDİ. İşte onlardan örnekler :
MİLLİYET
15 Temmuz 2011 saat 02:30
İDDİALARI REDDETTİLER ‘ŞİKE YAPMADIM’
http://gundem.milliyet.com.tr/iddialari-reddettiler-sike-yapmadim-/gundem/gundemdetay/15.07.2011/1414631/default.htm
Şike soruşturması kapsamında tutuklanan ve “şikeyi kabul ettikleri” iddia edilen İBB futbolcuları İbrahim Akın ve İskender Alın’ın suçlamaları reddettiği, şike iddiasını kabul etmediği ortaya çıktı.
MUSA KESLER İstanbul
Alın ve Akın, mahkeme sorgusunda, “Şike yapmadık, terimizin son damlasına kadar mücadele ettik” dedi. Suçlamaları reddeden BJK Asbaşkanı Serdal Adalı’nın avukatı ise Adalı’nın İbrahim Akın’a bir at hediye ettiği iddiasının gerçek olmadığını, böyle bir hediyenin verilmediğini söyledi. ‘Sedo One’ adlı at TJK’da Adalı adına kayıtlı. Beşiktaş Teknik Direktörü Tayfur Havutçu da suçlamaları kabul etmeyerek, Akın ve Alın’ın transfer listesine alındığında, finaldeki rakibinin henüz belli olmadığını söyledi.
BJK TEKNİK DİREKTÖRÜ TAYFUR HAVUTÇU: “İbrahim ve İskender’e şike teklif etmedim”
“Suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Beşiktaş ile İBB arasında 11 Mayıs 2011’de oynanan maç öncesinde İBB’de oynayan futbolcular İbrahim Akın ve İskender Alın’a şike teklifinde bulunmadım. Göreve başladıktan sonra BJK yöneticileriyle konuşup, önümüzdeki sezon transfer edilecek sporcular ile ilgili bir liste hazırladık. Bu listede hem yurtiçinden hem de yurtdışından isimler vardı. Listede İbrahim Akın ve İskender Alın’ın da isimleri vardı. Ama listeyi hazırladığımda finalde Beşiktaş’ın rakibi belli olmamıştı. Akın ve Alın’la ilgili görüşmelerde bizzat bulunmadım.
BEŞİKTAŞ ASBAŞKANI SERDAL ADALI:
‘Transfer kararı verildiğinde BJK’nin rakibi belli değildi’
“Suçlamaları kabul etmiyorum. Nisan başında, Havutçu bana bir transfer listesi verdi. Bu listedeki yerli futbolcular arasında Akın ve Alın da vardı. Bu liste üzerinde bir süre çalıştık. Bu çalışmayı yaptığımız sıralarda İBB henüz rakibimiz dahi değildi. Ben Yusuf Turanlı ile transfer için ilk defa Bursa’da görüştüm. Bursa’da görüşmemin sebebi Havutçu’nun bu futbolcuların Galatasaray’ın da transfer listesinde olduğunu söylemesi üzerine oldu.(...) Türkiye Kupası maçından 2-3 gün önce Turanlı, Şişli’de bulunan işyerime geldi. Senelik transfer ücretini sordu. Fiyat veremeyeceğimi söyledim. Kendisi bana İskender Alın için yıllık 1 milyon 500 bin lira, İbrahim Akın için de 1 milyon 500 bin Euro gibi bir rakamdan bahsetti. Maçtan sonra para meselesini konuşacağımızı ilettim. Transfer etmek istediğim futbolcuya şike teklif etmem mümkün değildir.”
FUTBOLCU İSKENDER ALIN:
“Terimin son damlasına kadar mücadele ettim”
“Maçta elimden geleni yaptım. Bu iddialar menajerim Yusuf Turanlı’nın bana atmış olduğu abuk subuk mesajlardan kaynaklandı. Bugüne kadar bir haram lokma boğazımdan geçmedi. Sahada da terimin son damlasına kadar mücadele ederim. Havutçu’nun beni transfer etmek istediğini Turanlı’dan öğrendim. Kupa finali öncesinde Turanlı bana bir takım mesajlar attı. Bana ‘relaks ol’ diyordu. ‘Rahat olun, iyi oynamayın’ şeklinde mesajlar attı. Ben de bunu bu şekilde anladım. Şike iddiasını kabul etmiyorum. Bu olaydan dolayı şok oldum, şu anda şoktayım.”
İskender Alın'ın ''relax olun'' mesajının MENAJERİN İİŞGÜZARLIĞI OLDUĞUNA DAİR ''İTİRAFI'' ...
‘O maçta gol attım’
“Finalden bir ay önce BJK’den transfer teklifi aldım. Bunu menajerim Yusuf Turanlı bana iletti. (...) Ben bu transfer teklifini kabul ettiğimi söyleyince menajerim bunu Adalı’ya iletti. Adalı da menajerime transfer konusunun maçtan önce gündeme gelmesinin uygun olmayacağını, maçtan iki gün sonra BJK’nin transfer teklifini vereceğini bana telefonla ve mesajla iletti... Turanlı sanırım maçtan iki gün önce kendisinin Adalı ile benim adıma bir sözleşme imzaladığını söyledi. Turanlı’nın anlatmasına göre 2 milyon Euro isteğim kabul edilmişti. Maçtan birgün önce de menajerim mesaj atarak bu maçta rahat olmamı istedi. Benim bundan anladığım ‘gol atma’ şeklinde anlatımda bulundu. Sonra Turanlı’ya telefon ederek ‘Ben bu maçta çok iyi performans sergileyeceğim, bunu onlara (BJK yöneticilerine) ilet’ dedim. Maçta da bir gol attım.”
Burada gazete baskısında bir eksik var: SON PARAGRAF İ.Akın'a ait. İ.Akın ''relax ol'' dan gol atma anlamı çıkarmış ancak burda temel nokta o mesaj zaten BEŞİKTAŞLILAR TARAFINDAN ATILMIYOR,KALDI Kİ ORTADA BİR ŞİKE ANLAŞMASI OLMADIĞI DA AŞİKAR, NE HATIR NE DE PARA ŞİKESİ YOK, BUNUN KONUŞMASI DAHİ YOK, ÖZELLİKLE BEŞİKTAŞ KANADININ BU HUSUSA GÖSTERDİĞİ DİKKAT DE İFADELERDEN ANLAŞILIYOR...
PEKİ BİR TRANSFER GÖRÜŞMESİ NASIL OLUYOR DA TÜRKİYE'NİN EN GÜZİDE CAMİSINI YIPRATMA KAMPANYASINA DÖNÜŞTÜRÜLÜVERİYOR.!
FANATİK
15 Temmuz 2011 Cuma
İtiraf yok
http://fanatik.ekolay.net/Itiraf-yok_3_Detail_88_231285.htm
Belediyeli İbrahim Akın ve İskender Alın'ın savcılıkta itirafta bulunduğu, bu yüzden kendileriyle birlikte Serdal Adalı ve Tayfur Havutçu'nun da tutuklandığı ileri sürülmüştü ama...
İşte o ifadeler...
İBRAHiM AKIN:
Ne şikesi kardeşim. Çıktım, oynadım. Beşiktaş’a bir gol attım, bir de asist yaptım.
İSKENDER ALIN:
Kupa finalinde terimin son damlasına kadar oynadım. Sakatlandığım için oyundan çıktım. Menajerim Yusuf Turanlı da bana maçtan önce, ‘Rahat ol’ dedi.
TAYFUR HAVUTÇU:
Hazırladığım transfer listesinde iki oyuncunun da adı vardı. Bu listeyi yönetime verdim. O zaman Belediye henüz kupada rakibimiz bile olmamıştı. Finalden önce menajer Yusuf Turanlı, ‘İki oyuncunun transferini konuşalım’ dedi, ‘Şimdi ortam uygun değil, yanlış anlaşılır’diyerek geri çevirdim.
SERDAR ADALI:
Görüşmelerimde sadece transfer görüşmesi yaptım. Şike teklifi gibi bir durum söz konusu değil.
İşte ''neler oluyor?'' dedirten, ibretlik haberler. Nasıl olur da bir kaç gazete ''şikeyi itiraf ettirtirken?!', diğer bir kaç gazete tam aksi yönde haberler yapar... Tek yorum '' ADAM ASMAYA , İNSAN HARCAMAYA MERAKLI '' bu basın kuruluşlarının eline Allah kimseyi düşürmesin!
AYNI YÜZ KARASI HABERCİLİĞİ YAPAN NTVSPOR BAŞTA OLMAK ÜZERE DİĞER TV KANALLARININ DA KULAĞINI ÇINLATMAK BİR GÖNÜL BORCUDUR. ONLAR DA ANLAMADAN DİNLEMEDEN VE EN ÖNEMLİSİ ''ÖĞRENMEDEN'' BEŞİKTAŞ'IN ŞİKE?! YAPTIĞINI İTİRAF ETTİRDİLER.!
OLAYIN FARKLI BİR BOYUTUNA GEÇMEK İSTİYORUM SON ÖRNEKLER DE İBRAHİM AKIN'IN ŞİKE İTİRAFININ İHTİVASI İLE İLGİLİ, BEŞİKTAŞ'A YÖNELTİLEN OKLAR VE FARKLI İÇERİKLİ ''AYNI GÜNLERDE '' ÇIKAN HABERLER... GÖRÜNTÜ ''İTİRAF BEŞİKTAŞ'LA İLGİLİ'', İÇERİK TAMAMEN BAŞKA!
HABERTÜRK GAZETESİ
Fetva ile aldı, kumara verdi!
İbrahim Akın şike parasıyla kumar borcunu ödemiş!
15/07/11 08:16
http://www.htspor.com/istanbul_bsb/haber/648577-fetva-ile-aldi-kumara-verdi
Fenerbahçe'den 100 bin dolar aldığını itiraf eden İbrahim Akın'la ilgili flaş gelişme...
Beşiktaş’tan da transfer tekliği aldığını itiraf eden Akın’ın 100 bin doların bir kısmıyla kumar borcunu ödediği, 16 bin dolarını menajeri Yusuf Turanlı’ya verdiği ve 70 bin doları da cebine koyduğu ortaya çıktı!
Şike soruşturması kapsamında tutuklanarak cezaevine konulan İstanbul Büyükşehir Belediyesporlu futbolcu İbrahim Akın’ın savcılık sorgusunda şike karşılığı aldığını itiraf ettiği 100 bin doların akibeti ortaya çıktı. Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mehmet Berk’in yürüttüğü soruşturmada iki şok operasyona imza atan İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 100 bin dolarlık şikede çok çarpıcı ayrıntılara ulaştı. F.Bahçe’nin 2-0 kazandığı İstanbul BŞB maçındaki şike için 100 bin dolar alan İbrahim Akın, iddiaya göre aracı olan yetkisiz menajer Yusuf Turanlı’ya paranın nasıl pay edileceği yönünde talimatlar verdi.
PARADA CEBİMDE A.K.
Polisin teknik takibine takılan ve soruşturma dosyasına giren dinleme kayıtlarına göre Akın, Turanlı’yı cep telefonundan arayarak paranın 14 bin dolarıyla Kıbrıs’ta yaptığı kumar borcunun kapatılmasını istedi. Akın, Turanlı’ya 16 bin doları almasını, geri kalan 70 bin doları ise kendisine teslim etmesi talimatını verdi. Yusuf Turanlı da yine iddiaya göre Fenerbahçeli yetkililerden aldığı parayla İbrahim Akın ile Etiler Nispetiye Caddesi’ndeki Big Chefs’de buluştu. Burada parayı teslim alan Akın’ın sevinci ise polisin mahkeme kararı ile yaptığı teknik takibe şöyle yansıdı: Turanlı’yı arayan Akın, “Parada cebimde a.k. balyalar” dedi.
MUHARREM ÇAĞLAR / AHT
İ.Akın'ın Beşiktaş ''İTİRAFI'' TAMAMIYLE TRANSFER İLE İLGİLİ , AMA BUNU ''AÇIKÇA YAZMAK'' GAZETE SATTIRMAZ!!!
HABERTÜRK'ten devam...
‘Talimatı Yıldırım verdi Ahmet Çelebi işi bitirdi’
http://www.htspor.com/istanbul_bsb/haber/648587-talimati-yildirim-verdi-ahmet-celebi-isi-bitirdi
100 bin dolarlık şike iddiasında baş döndüren trafik yaşandı.
15/07/11 08:50
Teknik ve fiziki takip sonucu olay şöyle gelişmişti: “Olaya genel bakış” başlıklı özet raporunda şike için Aziz Yıldırım’ın yöneticiler İlhan Ekşioğlu, Bülen İşcen ve Cemil Turan’a talimat verdiği, talimatın Ahmet Çelebi’ye iletildiği, Çelebi’nin de Yusuf Turan’lı aracılığ ile İbrahim Akın’a ulaşıp, Yıldırım’dan alınan 100 bin doları verdiği öne sürülüyor.
TALİMAT 4 GÜN ÖNCE
İddialar şöyle: Aziz Yıldırım maçtan 4 gün önce (26 Nisan’da) şike talimatı verdi. Yetkisiz menajer Yusuf Turanlı İskender Alın’dan kadro hakkında bilgi aldı. İbrahim Akın, para teklifi için din adamıyla görüştü. “Sakınca olmadığı” cevanını alınca teklifi kabul etti. Bu Aziz Yıldırım’a iletildi. Maç günü 14.07’de Turanlı ile Akın arasındaki görüşme şöyle:
TURANLI: Top sende ha.
İ.AKIN: Tamam ben hallettim ha, şey yaptım yani.
TURANLI: Yani top sende abiciğim. Sen sazı eline alırsan anasını ağlatırsın zaten. Hadi İbo bitir işini. Kaleciniz nasıl iyi mi?
İ.AKIN: Ya o şey bizim Oğuzhan Trabzonlu.
TURANLI: Ha ona yanaşmayın o zaman ya. Can’a yanaşamayız Can’a
İ.AKIN: O tamam ya
TURANLI: He Can tamam okey top sende öpüyorum seni.
Maç sonunda teknik takibe Metin Depe’nin “Sorma zaten bizimkilerde istemedi yenmemizi”, Can Arat’ın ise “Zaten bir bize maça yatın demedikleri kaldı kulüpten” sözleri takıldı.
Ayrıca İbrahim Akın ile Yusuf Turanlı arasında geçen şu diyalog da dikkat çekiciydi.. İ.Akın “Yusuf abi benim atı almadın mı ya... Olmaz abi öyle ya, al onu sen ya” dedi. Turanlı ise “Sen onda hiçbir şey yapma garanti yani” ifadesini kullandı.
yYukarıda koyu yazılı ve altı çizili ''kulüpten'' ibaresi dikkat çekici, peki İBB'Lİ YÖNETİCİLER NERELERDELER ???
Gönderen
Ben
Etiketler:
gazeteler,
ibrahim akın,
örnek haberler,
serdal adalı,
şike haberleri,
tayfur havutçu,
temiz beşiktaş,
transfer,
yanlı basın ve medya
GÜZEL BİR YAZI
U17 Kahramanları
Fatih Demireli · Tarih: 16 Temmuz 2011
Bugünlerde Futbol'daki şike skandalı dışında Futbol ile ilgili birşeyler yazmak tuhaf kaçabilir, kabul ediyorum. Ancak Futbol bir şekilde devam ediyor ve Meksika'daki U17 Dünya Kupası'nda en güzel yüzünü gösterdi bize. Türkiye'nin gençleri bu turnuvaya katılmasa da, Türk olan bazıları yüzümüzü güldürdü. Almanya U17 Milli Takımı'nda oynayan sekiz Türk genciyle gurur duyduk. Hepsinin ayrı ayrı özellikleri var. Şimdiden onları tanımak lazım…
Koray Günter: Milli Takım konusunda önce Türkiye'yi tercih etmişti ama ne olduysa Almanya'ya doğru keskin bir viraj aldı. Almanya Milli Takımının en önemli oyuncularından birtanesi. U17 Milli Takımı'nın Teknik Direktörü Steffen Freund, Koray için "Fizik olarak takımın en hazır oyuncusu. Onu geçebilen biri yok" diyor. Öyle ki, İngiliz devi Liverpool, Koray'ı uzun zamandır takip ediyor ve teklif de sundular, ancak Koray Borussia Dortmund'ta kalmayı tercih etti. Annesi Naziye Hanım "İngilizler Koray'ı izlediler ve beğendiler" diyerek de olanları doğruluyor. Koray, Futbola forvet olarak başlasa da, şimdi defansın en önemli elemanı. Ancak Koray'ın tek hüneri Futbol oynamak değil; annesinin kuaför olması nedeniyle Koray da bu alanda boy göstermeye başladı. Takım arkadaşı Samed "Annen saç kesebiliyorsa, sende kesersin" deyip, Meksika'da bir maceraya girdi. Çıkan sonuç ise hiç de iyi olmadı. Yinede takımın birçok oyuncusu Koray'ı tercih etti Meksika'da.
Koray Kaçınoğlu: Takımın en sessiz oyuncularından birtanesi, ancak bir o kadar da yetenekli isimlerin başında gelenlerden. Almanlar Koray Kaçınoğlu'ya "Holger" lakabını taktı, ancak bunun sebebi tam olarak bilinmiyor. Bir rivayete göre tipik bir Alman ismi olan Holger, Koray'ın tipik Alman Futbolcu tarzını yansıtıyor. Futbola Anadolu Türkspor'da başladı, MSV Duisburg takımında devam etti. Yeni sezon da ise Bundesliga ekiplerinden 1. FC Köln'de oynayacak. Türkiye'den de birçok takımın Koray'ı istediği konuşuluyor, hatta Türk Milli Takımı için de devamlı adı geçenlerden. Sağbek olan Koray için asıl önemli olan ise eğitimi; Okuluna çok önem veriyor ve yakın zamanda doktorasını yapmak için yoğun uğraş veriyor.
Kaan Ayhan: O da Türkiye'yi tercih ettikten sonra, Almanya formasını giyenlerden, hatta genç oyuncu Türk Milli Takım formasını bile giyidi. Kaan daha 5 yasındayken Schalke 04 formasını giymeye başladı ve kısa zamanda şehir içinde tanınmış bir yetenek haline geldi. Çok yönlü olması itibariyle hocaların göz bebeği. Henüz 16 yasında olmasına rağmen bu sezon Schalke'nin U19 takımına terfi etti ve önemli bir gelecek bekleniyor. Onu da İngiltere'den bazı takımların takip ettiği biliniyor.
Robin Yalçın: Almanya'nın en önemli altyapıların başında gelen VfB Stuttgart genç takımında oynuyor ve gelecek vaadeden oyuncuların en iddialı isimlerinden biri olarak ön plana çıkıyor. Oyun stili nedeniyle Almanya'nın efsane oyuncu Klaus Augenthaler'e benzetiliyor. Transfer piyasasında çok önemli bir yeri şimdiden almış durumda; Bundesliga devi Bayern Münih'in Robin'e sayısız kez teklif yaptığı biliniyor. Stuttgart'ta defansın ortasında oynamasına rağmen, Milli takımın orta sahasında görev yaıyor, ancak bunu sorun etmiyor. Okul hayatına ve genel eğitimine fazlasıyla önem veriyor ve yaşantısını futbola endesklemek istemiyor. Robin'in "Futbolcu olmazsam, aç kalmam" açıklaması da bunu tastikliyor. Üniversiteye hazırlanıyor ve Spor ve Ekonomi alanında okumak istiyor.
Emre Can: Belki de sekiz Türk oyuncu arasında en önemli isim olarak ön plana çıkıyor. Meksika'daki performansı ile yine herkesi büyüledi ve geleceği konusunda çok ümit veriyor. Stil olarak Michael Ballack'a benzemesi, Almanya'nın üst kademe Milli Takımları için de umut vaadeden bir oyuncu. Türk Futbol Federasyonu idarecileri de Emre Can'ı ve ailesini Türkiye'den yana tercih yapması için çok uğraş verdi, ancak şimdilik olumsuz yanıt aldılar. Emre de sonuna kadar Almanya'da şansını denemek istediğini söylüyor. Büy ata 1,84 boyunda olmasını Annesinin "güzel yemek yapmasına" bağıyor. "Ailem genelde ufak boyludur ama ben böyleyim nedense" diyor. Daha 15 yasındayken Frankfurt'ta yaşayan ailesini bırakıp, Bayern'de oynamak için yanlız başına Münih'e yerleşti. Olgunluğunu da buna bağlıyor: "Tam anlamıyla yetişkin bir insan oluyorsun. Münih'te kendi kendimi idare etmeyi öğrendim."
Samed Yeşil: Takımın gol makinesi! Almanya Milli Takımın çeşitli yaş gruplarında gol ortamalası 1,0'in üstünde. Emre Can'dan sonra dikkatleri üzerine çeken başka bir isim olarak ön plana çıktı son dönemde. Bayer Leverkusen'in altyapısında oynayan Samed'e Arsenal'in teklif yaptığı konuşuluyor, ancak genç oyuncu şimdilik Almanya'da kalmayı tercih ediyor. Türkiye'den Trabzonspor'u tuttuğunu söylese de, Süper Lig'de futbol oynamayı düşünmüyor. Büyük bir Playstation hastası: Hayranı olduğu ve örnek aldığı Mesut Özil'den dolayı genelde Real Madrid ile oynuyor. Bunun dışında Bayer Leverkusen ile oynamayı tercih ediyor.
Levent Ayçiçek: Orta sahanın her yerinde görev yapabilen Levent, Futbolcu bir aileden geliyor. Abisi Deniz de Hannover'in ikinci takımında oynuyor ve bu sezon hazırlık kampında Bundesliga kadrosu ile birlikte kampa gitmeyi başarmış bir isim. Levent de abisi gibi bir zamanlar Hannover'de oynuyordu. Çok yönlü bir oyuncu ama özellikle oyun kurucu olarak görev yapmayı terch ediyor. Babası Türk, Annesi Alman olan genç oyuncunun ilerde Türk Milli Takımı'nda oynama ihtimali zayıf gözüküyor. Şimdiden Adidas tarafından özel bir sponsorluk anlaşması ile donatıldı. İlk formasını giydiği Rehburg takımının gençlerine devamlı krampon hediye etmesiyle de büyük beğeni topladı.
Okan Aydın: Hala Meksika'daki Ü17 Dünya Kupası'nda Panama'ya attığı o müthiş gol akıllarda. Yeteneği üst düzeyde ve Tekniği ile takımda eşi benzeri olmayan bir oyuncu tipi. Leverkusen'den takım arkadaşı Samed ile uyumu olağanüstü. Daha altı yaşındayken Bayer Leverkusen altyapısında Futbola başladı ve hala orada oynuyor. En büyük hayali de Bayer Leverkusen'in A takımında forma giymek. Türkiye'nin de çok istediği oyunculardan biri. Ailesi de Okan'ın Türkiye'den yana tercih yapmasını istiyor.
http://www.ntvspor.net/yazar/fatih-demireli/603/u17-kahramanlari (Ntvspor.net'ten Alıntıdır. )
Fatih Demireli · Tarih: 16 Temmuz 2011
Bugünlerde Futbol'daki şike skandalı dışında Futbol ile ilgili birşeyler yazmak tuhaf kaçabilir, kabul ediyorum. Ancak Futbol bir şekilde devam ediyor ve Meksika'daki U17 Dünya Kupası'nda en güzel yüzünü gösterdi bize. Türkiye'nin gençleri bu turnuvaya katılmasa da, Türk olan bazıları yüzümüzü güldürdü. Almanya U17 Milli Takımı'nda oynayan sekiz Türk genciyle gurur duyduk. Hepsinin ayrı ayrı özellikleri var. Şimdiden onları tanımak lazım…
Koray Günter: Milli Takım konusunda önce Türkiye'yi tercih etmişti ama ne olduysa Almanya'ya doğru keskin bir viraj aldı. Almanya Milli Takımının en önemli oyuncularından birtanesi. U17 Milli Takımı'nın Teknik Direktörü Steffen Freund, Koray için "Fizik olarak takımın en hazır oyuncusu. Onu geçebilen biri yok" diyor. Öyle ki, İngiliz devi Liverpool, Koray'ı uzun zamandır takip ediyor ve teklif de sundular, ancak Koray Borussia Dortmund'ta kalmayı tercih etti. Annesi Naziye Hanım "İngilizler Koray'ı izlediler ve beğendiler" diyerek de olanları doğruluyor. Koray, Futbola forvet olarak başlasa da, şimdi defansın en önemli elemanı. Ancak Koray'ın tek hüneri Futbol oynamak değil; annesinin kuaför olması nedeniyle Koray da bu alanda boy göstermeye başladı. Takım arkadaşı Samed "Annen saç kesebiliyorsa, sende kesersin" deyip, Meksika'da bir maceraya girdi. Çıkan sonuç ise hiç de iyi olmadı. Yinede takımın birçok oyuncusu Koray'ı tercih etti Meksika'da.
Koray Kaçınoğlu: Takımın en sessiz oyuncularından birtanesi, ancak bir o kadar da yetenekli isimlerin başında gelenlerden. Almanlar Koray Kaçınoğlu'ya "Holger" lakabını taktı, ancak bunun sebebi tam olarak bilinmiyor. Bir rivayete göre tipik bir Alman ismi olan Holger, Koray'ın tipik Alman Futbolcu tarzını yansıtıyor. Futbola Anadolu Türkspor'da başladı, MSV Duisburg takımında devam etti. Yeni sezon da ise Bundesliga ekiplerinden 1. FC Köln'de oynayacak. Türkiye'den de birçok takımın Koray'ı istediği konuşuluyor, hatta Türk Milli Takımı için de devamlı adı geçenlerden. Sağbek olan Koray için asıl önemli olan ise eğitimi; Okuluna çok önem veriyor ve yakın zamanda doktorasını yapmak için yoğun uğraş veriyor.
Kaan Ayhan: O da Türkiye'yi tercih ettikten sonra, Almanya formasını giyenlerden, hatta genç oyuncu Türk Milli Takım formasını bile giyidi. Kaan daha 5 yasındayken Schalke 04 formasını giymeye başladı ve kısa zamanda şehir içinde tanınmış bir yetenek haline geldi. Çok yönlü olması itibariyle hocaların göz bebeği. Henüz 16 yasında olmasına rağmen bu sezon Schalke'nin U19 takımına terfi etti ve önemli bir gelecek bekleniyor. Onu da İngiltere'den bazı takımların takip ettiği biliniyor.
Robin Yalçın: Almanya'nın en önemli altyapıların başında gelen VfB Stuttgart genç takımında oynuyor ve gelecek vaadeden oyuncuların en iddialı isimlerinden biri olarak ön plana çıkıyor. Oyun stili nedeniyle Almanya'nın efsane oyuncu Klaus Augenthaler'e benzetiliyor. Transfer piyasasında çok önemli bir yeri şimdiden almış durumda; Bundesliga devi Bayern Münih'in Robin'e sayısız kez teklif yaptığı biliniyor. Stuttgart'ta defansın ortasında oynamasına rağmen, Milli takımın orta sahasında görev yaıyor, ancak bunu sorun etmiyor. Okul hayatına ve genel eğitimine fazlasıyla önem veriyor ve yaşantısını futbola endesklemek istemiyor. Robin'in "Futbolcu olmazsam, aç kalmam" açıklaması da bunu tastikliyor. Üniversiteye hazırlanıyor ve Spor ve Ekonomi alanında okumak istiyor.
Emre Can: Belki de sekiz Türk oyuncu arasında en önemli isim olarak ön plana çıkıyor. Meksika'daki performansı ile yine herkesi büyüledi ve geleceği konusunda çok ümit veriyor. Stil olarak Michael Ballack'a benzemesi, Almanya'nın üst kademe Milli Takımları için de umut vaadeden bir oyuncu. Türk Futbol Federasyonu idarecileri de Emre Can'ı ve ailesini Türkiye'den yana tercih yapması için çok uğraş verdi, ancak şimdilik olumsuz yanıt aldılar. Emre de sonuna kadar Almanya'da şansını denemek istediğini söylüyor. Büy ata 1,84 boyunda olmasını Annesinin "güzel yemek yapmasına" bağıyor. "Ailem genelde ufak boyludur ama ben böyleyim nedense" diyor. Daha 15 yasındayken Frankfurt'ta yaşayan ailesini bırakıp, Bayern'de oynamak için yanlız başına Münih'e yerleşti. Olgunluğunu da buna bağlıyor: "Tam anlamıyla yetişkin bir insan oluyorsun. Münih'te kendi kendimi idare etmeyi öğrendim."
Samed Yeşil: Takımın gol makinesi! Almanya Milli Takımın çeşitli yaş gruplarında gol ortamalası 1,0'in üstünde. Emre Can'dan sonra dikkatleri üzerine çeken başka bir isim olarak ön plana çıktı son dönemde. Bayer Leverkusen'in altyapısında oynayan Samed'e Arsenal'in teklif yaptığı konuşuluyor, ancak genç oyuncu şimdilik Almanya'da kalmayı tercih ediyor. Türkiye'den Trabzonspor'u tuttuğunu söylese de, Süper Lig'de futbol oynamayı düşünmüyor. Büyük bir Playstation hastası: Hayranı olduğu ve örnek aldığı Mesut Özil'den dolayı genelde Real Madrid ile oynuyor. Bunun dışında Bayer Leverkusen ile oynamayı tercih ediyor.
Levent Ayçiçek: Orta sahanın her yerinde görev yapabilen Levent, Futbolcu bir aileden geliyor. Abisi Deniz de Hannover'in ikinci takımında oynuyor ve bu sezon hazırlık kampında Bundesliga kadrosu ile birlikte kampa gitmeyi başarmış bir isim. Levent de abisi gibi bir zamanlar Hannover'de oynuyordu. Çok yönlü bir oyuncu ama özellikle oyun kurucu olarak görev yapmayı terch ediyor. Babası Türk, Annesi Alman olan genç oyuncunun ilerde Türk Milli Takımı'nda oynama ihtimali zayıf gözüküyor. Şimdiden Adidas tarafından özel bir sponsorluk anlaşması ile donatıldı. İlk formasını giydiği Rehburg takımının gençlerine devamlı krampon hediye etmesiyle de büyük beğeni topladı.
Okan Aydın: Hala Meksika'daki Ü17 Dünya Kupası'nda Panama'ya attığı o müthiş gol akıllarda. Yeteneği üst düzeyde ve Tekniği ile takımda eşi benzeri olmayan bir oyuncu tipi. Leverkusen'den takım arkadaşı Samed ile uyumu olağanüstü. Daha altı yaşındayken Bayer Leverkusen altyapısında Futbola başladı ve hala orada oynuyor. En büyük hayali de Bayer Leverkusen'in A takımında forma giymek. Türkiye'nin de çok istediği oyunculardan biri. Ailesi de Okan'ın Türkiye'den yana tercih yapmasını istiyor.
http://www.ntvspor.net/yazar/fatih-demireli/603/u17-kahramanlari (Ntvspor.net'ten Alıntıdır. )
Gönderen
Ben
Etiketler:
aceto balsamico,
almanya,
flying dutchman,
ntvspor,
samed yeşil,
total futbol,
U17
14 Temmuz 2011 Perşembe
BLOG RUHU VE YORUMLAR
Bloglar sıradan vatandaşın duygularını ve düşüncelerini meşrulaştırdığı ve paylaştığı alanlardır.
Lütfen yorumlarımızla bu duygu ve düşüncelere katkıda bulunalım.Blog ruhunu yaşatalım.
Ziyaret sayısı ve okumalar için sonsuz teşekkürler.
Lütfen yorumlarımızla bu duygu ve düşüncelere katkıda bulunalım.Blog ruhunu yaşatalım.
Ziyaret sayısı ve okumalar için sonsuz teşekkürler.
13 Temmuz 2011 Çarşamba
AXEL WİTSEL BENFİCA'DA
Axel Witsel dikkatimi çekmişti. Hızlı,teknik ve genç bir oyucu.
Eden Hazard kadar ilgi çekici bir top tekniği olmasının yanı sıra, bir oyuncunun ilgi alanıma girmesi için gereken şey de onda mevcut : top ayağına yakışıyor.
Açıkçası daha kuvvetli,çalışkan ve gol yollarında daha becerikli olursa sırf benim değil herkesin ilgi alanına girer. Tüm bunlardan biraz biraz var. Önemli olan ortalamanın üstüne çıkması.
İşin en önemli boyutuysa 18 yaşından beri onu takip eden herkesin farkettiği gibi, onda bahsettiğim özellikleri ortalamanın üstüne çıkarma potansiyeli var...
Türkiye ile oynayacakları maçtan evvel Milan'ın onunla ilgilendiği yazılmıştı,ardından Lİverpool dedikodusu çıktı.
Ben (bu blogda daha önce bahsettiğim gibi) Eden Hazard'ın ve Axel Witsel'in bu sezon artık bir büyük transfere imza atacaklarını tahmin etmiştim. Eden'den ses yok...Bir diğer tahminim Gervinho Arsenal'de.
Bugün de bir haber düştü...Axel Witsel Benfica'da...
Esasen bir süredir konuşuluyordu,bir anda bitmedi bu tranfer... Coentrao , Benfica'dan Real Madrid'e gidince, o paranın bir kısmıyla bu ''potansiyel yıldız'' da Benfica'nın yolunu tuttu.
Oyuncunun planladığı bir transfer olduğunu sanmıyorum. Hücum yeteneği önplanda olan bu oyuncuyu pek çok bölgede değerlendirebilirdi kulüpler. Ancak Standart Liege'in bir takım yönetimsel sıkıntıları olduğu dedikodusu kulağımıza gelmişti,belki bu yüzden ''orta sınıf'' bir takıma transfer oldu Axel.
DH.be sitesi bu transferin 8 milyon euroluk bonservis ücreti ve 1.2 milyon euroluk yıllık maaşla gerçekletiğini iddia ediyor.
Eden Hazard kadar ilgi çekici bir top tekniği olmasının yanı sıra, bir oyuncunun ilgi alanıma girmesi için gereken şey de onda mevcut : top ayağına yakışıyor.
Açıkçası daha kuvvetli,çalışkan ve gol yollarında daha becerikli olursa sırf benim değil herkesin ilgi alanına girer. Tüm bunlardan biraz biraz var. Önemli olan ortalamanın üstüne çıkması.
İşin en önemli boyutuysa 18 yaşından beri onu takip eden herkesin farkettiği gibi, onda bahsettiğim özellikleri ortalamanın üstüne çıkarma potansiyeli var...
Türkiye ile oynayacakları maçtan evvel Milan'ın onunla ilgilendiği yazılmıştı,ardından Lİverpool dedikodusu çıktı.
Ben (bu blogda daha önce bahsettiğim gibi) Eden Hazard'ın ve Axel Witsel'in bu sezon artık bir büyük transfere imza atacaklarını tahmin etmiştim. Eden'den ses yok...Bir diğer tahminim Gervinho Arsenal'de.
Bugün de bir haber düştü...Axel Witsel Benfica'da...
Esasen bir süredir konuşuluyordu,bir anda bitmedi bu tranfer... Coentrao , Benfica'dan Real Madrid'e gidince, o paranın bir kısmıyla bu ''potansiyel yıldız'' da Benfica'nın yolunu tuttu.
Oyuncunun planladığı bir transfer olduğunu sanmıyorum. Hücum yeteneği önplanda olan bu oyuncuyu pek çok bölgede değerlendirebilirdi kulüpler. Ancak Standart Liege'in bir takım yönetimsel sıkıntıları olduğu dedikodusu kulağımıza gelmişti,belki bu yüzden ''orta sınıf'' bir takıma transfer oldu Axel.
DH.be sitesi bu transferin 8 milyon euroluk bonservis ücreti ve 1.2 milyon euroluk yıllık maaşla gerçekletiğini iddia ediyor.
Benfice atlama tahtası olur mu zaman gösterecek,bu mümkün çünkü henüz yaşı çok genç (22)...
Gönderen
Ben
Etiketler:
axel witsel,
belçika milli takımı,
belguim,
benfica,
portugal,
standart liege,
transfer
HAS FUTBOLSEVER HAYALLERİ VE FORMALAR
Bir 10 gündür fenalardayız.
Türkiye'de futbol dedin mi atmosfere gam,kasvet hakim.
Yalnız Ginolalar,Savicevicler,Bergkamplar geliyor aklıma kimi zaman.
''İlk Dönem Ntv'' günleri ...
Futbol Munidaller,Avrupa'dan Futbollar...
Mesela hatırlanır mı bilmem Gremiolu 18 yaşındaki genç yetenek Ronaldinho ilk olarak Futbol Mundial'de boy göstermiştir Türk tvlerinde.
Yavaştan yavaştan başlayan Premier Lig furyası da eklenince işin içine keyfimiz katlanmıştır...
Bir yandan Football Manager ve Championship Manager serilerine kaptırıken kendimi,bir yandan da GOAL dergisiyle harmanlıyordum bu keyfi.
Hep derim eğer bir spor kanalında futbol spikerliği yapsaydım hayatımda bulunabileceğim en doğru yerde bulunmuş olurdum ve ''sevdiği işi yapanlar'' kategorisine girer ''mutlu bir adam'' olurdum.
Ama neyse...
Yaş 25'e gelince,üniversite sonrası yeni düzen arayışı da baş göstermişken ve tüm ''kirli ŞÜPHELERE'' inat, dergileri biriktirmek,dünya kupaları ve avrupa şampiyonalarının harika belgesellerini toplama isteği yanında bir de uzun vadeli hayali gerçekleştirme iradesi hissettim bünyede...
Mesela bu sene bizlere veda edecek,gönlümüzde futbolu temize çıkaran bir efsanenin formasını almalıyım...
Nostaljik arsenal formama,O'nun 11'ini de eklemeliyim.
Totti ve Del Piero gibi efsaneler de sırada olmalı mesela...
Gül gibi geçinip gitmeliyim hayattan keyif almak isteyen tarafımla.
Türkiye'de futbol dedin mi atmosfere gam,kasvet hakim.
Yalnız Ginolalar,Savicevicler,Bergkamplar geliyor aklıma kimi zaman.
''İlk Dönem Ntv'' günleri ...
Futbol Munidaller,Avrupa'dan Futbollar...
Mesela hatırlanır mı bilmem Gremiolu 18 yaşındaki genç yetenek Ronaldinho ilk olarak Futbol Mundial'de boy göstermiştir Türk tvlerinde.
Yavaştan yavaştan başlayan Premier Lig furyası da eklenince işin içine keyfimiz katlanmıştır...
Bir yandan Football Manager ve Championship Manager serilerine kaptırıken kendimi,bir yandan da GOAL dergisiyle harmanlıyordum bu keyfi.
Hep derim eğer bir spor kanalında futbol spikerliği yapsaydım hayatımda bulunabileceğim en doğru yerde bulunmuş olurdum ve ''sevdiği işi yapanlar'' kategorisine girer ''mutlu bir adam'' olurdum.
Ama neyse...
Yaş 25'e gelince,üniversite sonrası yeni düzen arayışı da baş göstermişken ve tüm ''kirli ŞÜPHELERE'' inat, dergileri biriktirmek,dünya kupaları ve avrupa şampiyonalarının harika belgesellerini toplama isteği yanında bir de uzun vadeli hayali gerçekleştirme iradesi hissettim bünyede...
Mesela bu sene bizlere veda edecek,gönlümüzde futbolu temize çıkaran bir efsanenin formasını almalıyım...
Nostaljik arsenal formama,O'nun 11'ini de eklemeliyim.
Totti ve Del Piero gibi efsaneler de sırada olmalı mesela...
Gül gibi geçinip gitmeliyim hayattan keyif almak isteyen tarafımla.
Gönderen
Ben
Etiketler:
championship manager,
football manager,
formalar,
manchaster united,
ntv,
ryan giggs
...
Forzabesiktas.com'da çarşı grubu bir açıklama yayınladı.Tüm Beşiktaşlıları bu tavra destek olmaya diğer kulüp taraftarlarını da benzer tavrı örnek almaya davet ediyorum. Sadece kendimizi düşündüğümüz hiçbir düzen sonsuza kadar sürmeyecektir. Eğer masumane sevgiler beslediğimiz takımlarımız üzerinden kandırılmaya bugün dur demezsek,safiyane bir şekilde koruduğumuz kolladığımız takımlarımızın saf duygularımız kadar berrak kalması için sabır göstermezsek BUNDAN SONRA HİÇBİR ŞEYDEN ŞİKAYET ETMEYE VE TAKIMLARIMIZIN GERÇEKTEN BÜYÜK,GERÇEKTEN ONURLU olduğunu söylemeye hakkımız kalmayacak...
Evet , kimse kulübü ağır cezalara muhatap olsun istemez. Bununla başa çıkmanın bir yolu yok. Ama su akacak yolunu bulacaktır.
Takım sevgimiz EGO KRİZİNE dönüşmemelidir, altın yere düşmekle değerinden hiçbir şey kaybetmez.
Yargı sürecinin her aşamasınde FEVRİ TAVIRLARDAN uzak durmalıyız. Sabır ve geleceğin ÇOK SEVDİĞİMİZ FUTBOL adına temizliklerle dolu olacağı inancıyla beklemeliyiz.Yargılama sonunda ortaya konan duruma göre tavrımız netleşmelidir.
Bu durumda TFF de ligleri başlatmak hususunda en azından 1 aylık bir ertelemeye gitmelidir . En azından daha somut verilerle hareket etmelidir. Bizler de veriler somutlaşmadan tepkilerimizi daha ılımlı ve pozitif vermeliyiz. TABİ EĞER PARANIN,PULUN,GÜCÜN ETKİ ETMEDİĞİ BİR LİG İSTİYORSAK.
Soruşturmada adı geçen tek bir kulüp yok,pek çok kulüp var. Meseleyi tek bir kulüp şahsına indirgemekten vazgeçmeliyiz. Meseleyi komplo teorileriyle karmakarışık hale getirmemeliyiz.
Bu ligin tairhinde şampiyonluk yolunda ''MASA BAŞI'' engellemelere maruz kaldığını iddia etmeyen bir büyük kulüp daha yoktur.Malatya'ya giden araba anahtarları, 40metreden çalınan penaltılar,3-0dan dönüveren maçlar,8 puandan çevrilen şampiyonluklar vb pek çok İDDİA ile sürekli haşır neşir oluyorken, SONUNDA ''BEKLENEN'' OLUNCA, ORTALIK KIZIŞINCA,MESELELER 14 NİSAN 2011 TARİHİNDEN İTİBAREN (CEZA YASALARI GERİYE YÜRÜMEZ) AÇILIVERİNCE NEDEN KIVIRIYORUZ,NEDEN NEREDEYSE ''BİZİM LİGİMİZ ASLINDA TERTEMİZ '' DEME NOKTASINA GELİYORUZ, NEDİR BU HERKESİN HERKESİ AKLAMA ÇABASI...
Beklentimiz şu olmalıdır, gönülden öyle geçer ki HAKKINDA ŞİKE İDDİASI OLAN ''HERKES'' SAVCILAR ÖNÜNDE,HAKİMLER ÖNÜNDE AKLANSIN...
YOKSA...
GEREĞİ YAPILSIN.
UTANMAKSA GEREĞİNİN YAPILMASININ ÖNÜNDE DURANLARA KALSIN.
Evet , kimse kulübü ağır cezalara muhatap olsun istemez. Bununla başa çıkmanın bir yolu yok. Ama su akacak yolunu bulacaktır.
Takım sevgimiz EGO KRİZİNE dönüşmemelidir, altın yere düşmekle değerinden hiçbir şey kaybetmez.
Yargı sürecinin her aşamasınde FEVRİ TAVIRLARDAN uzak durmalıyız. Sabır ve geleceğin ÇOK SEVDİĞİMİZ FUTBOL adına temizliklerle dolu olacağı inancıyla beklemeliyiz.Yargılama sonunda ortaya konan duruma göre tavrımız netleşmelidir.
Bu durumda TFF de ligleri başlatmak hususunda en azından 1 aylık bir ertelemeye gitmelidir . En azından daha somut verilerle hareket etmelidir. Bizler de veriler somutlaşmadan tepkilerimizi daha ılımlı ve pozitif vermeliyiz. TABİ EĞER PARANIN,PULUN,GÜCÜN ETKİ ETMEDİĞİ BİR LİG İSTİYORSAK.
Soruşturmada adı geçen tek bir kulüp yok,pek çok kulüp var. Meseleyi tek bir kulüp şahsına indirgemekten vazgeçmeliyiz. Meseleyi komplo teorileriyle karmakarışık hale getirmemeliyiz.
Bu ligin tairhinde şampiyonluk yolunda ''MASA BAŞI'' engellemelere maruz kaldığını iddia etmeyen bir büyük kulüp daha yoktur.Malatya'ya giden araba anahtarları, 40metreden çalınan penaltılar,3-0dan dönüveren maçlar,8 puandan çevrilen şampiyonluklar vb pek çok İDDİA ile sürekli haşır neşir oluyorken, SONUNDA ''BEKLENEN'' OLUNCA, ORTALIK KIZIŞINCA,MESELELER 14 NİSAN 2011 TARİHİNDEN İTİBAREN (CEZA YASALARI GERİYE YÜRÜMEZ) AÇILIVERİNCE NEDEN KIVIRIYORUZ,NEDEN NEREDEYSE ''BİZİM LİGİMİZ ASLINDA TERTEMİZ '' DEME NOKTASINA GELİYORUZ, NEDİR BU HERKESİN HERKESİ AKLAMA ÇABASI...
Beklentimiz şu olmalıdır, gönülden öyle geçer ki HAKKINDA ŞİKE İDDİASI OLAN ''HERKES'' SAVCILAR ÖNÜNDE,HAKİMLER ÖNÜNDE AKLANSIN...
YOKSA...
GEREĞİ YAPILSIN.
UTANMAKSA GEREĞİNİN YAPILMASININ ÖNÜNDE DURANLARA KALSIN.
Gönderen
Ben
Etiketler:
aziz yıldırım,
besiktas,
beşiktaş,
fenerbahçe,
forzabesiktas.com,
şike soruşturması
ÇARŞI TARAFTAR GRUBU AÇIKLAMASI
Gönderen
Ben
Etiketler:
beşiktaş,
çarşı açıklaması,
forza beşiktaş,
forzabesiktas.com
11 Temmuz 2011 Pazartesi
Şike Operasyonu-Fenerbahçe-Futbol-Hayat ve Taraftarlık
Uzun uzun anlatılacak bir şey yok. Gelişmeler herkesin malumu. Gözaltılar,sorgular,mahkemeye sevkler,tutuklananlar,tutuklanmayanlar ve bunlara ek haberler,yorumlar vesaire vesaire...
Aklımda kalanlarsa şunlar olacak :
1- Medya,basın; kısaca haberleşme vasıtaları modern dünyanın kontrolden çıkmış unsurlarıdır. Anayasalarda mevcut olan haberleşme özgürlüğü ve bilgilendirme haklarına yaslanarak ''cahelatle'' örülü işlere imza atıyorlar. Dur diyebilen yok. Çünkü burda tek otokontrol haberi yapanın,o haberi yorumlayanın akıl ve vicdanında.
2- Türk hukuk sisteminde sorgu aşaması çok sancılı...Ciddi sıkıntılar var, her sorgulanan,ifadesi alınan insan ağır bir muamelenin muhatabı oluyor.
3- Türk insanın aklında oturmayan en önemli konu ''sistem''... Burada konu adalet sistemi. Oturmamış. Çünkü tarafız,adaletin,hukukun değil sadece kendimizin tarafıyız.Önemli olan ''biziz'',''kendimiziz'', ortada bir takım ''ŞÜPHELİ'' durumların olması bizi alakadar etmiyor. E burada bir de kamu hukuku adına hareket eden insanlar var,bunlar resmi görevliler.Emniyet mensupları,savcılar. Ufukta hakimler de görünüyor. Neyse ,bunların, ''adlarına hareket ettikleri'' bir toplum var, gelgelelim o toplum da ''hakkında şüphe olanların'' karşı ''TARAFINDA'', YANİ ONLAR DA LİNÇE HAZIR. Peşin hükümlüler.!
Ayrıca ne yazık ki bu madde Türkiye'de geniş kesimleri ilgilendiren her türlü yargı konusu için geçerli.
4- Meselenin ''basit oyun: Futbol''luk bir tarafı da var tabi. Memleketin,dünyanın karanlık işlere alet edilmeye çalışılan hiçbir dalı,alanı kalmamışken , futbolun temizliğine zeki futbolsever inanmaz, ama futbolsever spontane duygularının,bir takım maçlardan önce bir takım insanlarca belirlenen ''evcilik oyununa'' kurban edilmesini,kandırılmayı da istemez. HİÇ BİR FUTBOL KULÜBÜNÜN TARAFTARININ ''SATIN ALINAN'' BAŞARILARLA MUTLU OLACAĞINA İNANMIYORUM. E bu derin inancım, bu ''ŞÜPHELİ'' konularda da GERÇEĞİN ortaya çıkarılması arzusunu uyandırıryor. Her futbolsever gibi. Beşiktaş,Fenerbahçe,Galatasaray''SEVER'' demiyorum,futbolsever diyorum.
5-''Milat bu mu olmalı ''diye gönlü yanarak soran Fenerli dosta da, hukuk ilkeleri toplumun bir kesiminde adalate hissi uyandırırken,bir kesiminde tam aksi etki yaratabilir ancak ''CEZA KANUNLARI GEÇMİŞE YÜRÜMEZ '' milat Fenerbahçe,Trabazonspor,Beşiktaş,Sivasspor değildir ,milat 14 Nisan'dır,diyebiliriz ancak.
6-Hiçbir taraftara takımının ''haksızca'' kazandığını anlatamazsınız,bunu şahsi dostlarıma da örneklerle anlatmışımdır,yoksa Metin Oktaylara,Hagilere,Metin Ali Fayyazlara,Oğuzlara,Aykutlara duyduğunuz sevgide yalandı dersiniz bu insanlara. Hayatınız yalandı dersiniz. Ki bu insanlar takımlarını seven,futbolu sevdiğine ''inandığım'' , ''zararsız'' insnalardır. Sıradan taraftarın , takımıyla duyduğu gurur dışında hiçbir çıkarı yoktur. Bu işte en çok üzülebileceğimiz kesim taraftarlardır. ONLARIN TUTTUĞU ,TAKIMLARDIR,RENKLERDİR,TARİHTİR,ARMADIR,RUHTUR,HİSTİR!
ONLAR KİŞİLERİ TUTMAZLAR!
ONLAR 108 YILDIR,106 YILDIR,104 YILDIR HER VEFAT EDENİN YERİNİ 5 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUĞUN ALDIĞI,HEP BERABER YAŞAYAN,EKSİLMEDEN,YOK OLMADAN,AYNI HİSSİ BİRBİRLERİNE AKTARAN YAŞAYAN YEK VÜCUD BİR ORGANİZMADIR!
KİŞİLERİN ŞAHSİ ÇÜRÜKLÜKLERİ SEBEBİYLE YAPMIŞ OLDUĞU HATALARLA,KOSKOCA BİR KİTLEYİ KANDIRMAYA ÇALIŞMASINDANSA,VERİLEBİLECEK CEZALARA HEP BERABER GÖĞÜS GERMEK,AYNI FORMAYI AYNI ONURLA SIRTA GEÇİRMEK VE EN TEMİZİNDEN BİRİNCİLİKLER,İKİNCİLİKLER VEYA SONUNCULUKLARLA ALNI AK,TAKIMINDAN KEYİFLE BAHSETMEK,HUZURLA BAHSETMEK BU ORGANİZMANIN,HER BİRİ BİR HÜCRESİNİ TEŞKİL EDEN BİREYE DÜŞEN BİR ONURDUR.
BEŞİKTAŞ,FENERBAHÇE KÜMEDE KALMA SAVAŞI VERMİŞ KULÜPLERDİR,GALATASARAY GEÇEN SEZON DAHİ BU HİSSİ YAŞADI.BİR TEK TARAFTARIN TAKIMINDAN VEZGEÇTİĞİNİ SANMIYORUM.
BİR TARAFTARI KÜME DÜŞMEK DEĞİL,LEKELENMEK YARALAR.
Ve son olarak Masumiyet Karinesini hatırlatmak gerek: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Madde 6/2; “Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır.''
Aklımda kalanlarsa şunlar olacak :
1- Medya,basın; kısaca haberleşme vasıtaları modern dünyanın kontrolden çıkmış unsurlarıdır. Anayasalarda mevcut olan haberleşme özgürlüğü ve bilgilendirme haklarına yaslanarak ''cahelatle'' örülü işlere imza atıyorlar. Dur diyebilen yok. Çünkü burda tek otokontrol haberi yapanın,o haberi yorumlayanın akıl ve vicdanında.
2- Türk hukuk sisteminde sorgu aşaması çok sancılı...Ciddi sıkıntılar var, her sorgulanan,ifadesi alınan insan ağır bir muamelenin muhatabı oluyor.
3- Türk insanın aklında oturmayan en önemli konu ''sistem''... Burada konu adalet sistemi. Oturmamış. Çünkü tarafız,adaletin,hukukun değil sadece kendimizin tarafıyız.Önemli olan ''biziz'',''kendimiziz'', ortada bir takım ''ŞÜPHELİ'' durumların olması bizi alakadar etmiyor. E burada bir de kamu hukuku adına hareket eden insanlar var,bunlar resmi görevliler.Emniyet mensupları,savcılar. Ufukta hakimler de görünüyor. Neyse ,bunların, ''adlarına hareket ettikleri'' bir toplum var, gelgelelim o toplum da ''hakkında şüphe olanların'' karşı ''TARAFINDA'', YANİ ONLAR DA LİNÇE HAZIR. Peşin hükümlüler.!
Ayrıca ne yazık ki bu madde Türkiye'de geniş kesimleri ilgilendiren her türlü yargı konusu için geçerli.
4- Meselenin ''basit oyun: Futbol''luk bir tarafı da var tabi. Memleketin,dünyanın karanlık işlere alet edilmeye çalışılan hiçbir dalı,alanı kalmamışken , futbolun temizliğine zeki futbolsever inanmaz, ama futbolsever spontane duygularının,bir takım maçlardan önce bir takım insanlarca belirlenen ''evcilik oyununa'' kurban edilmesini,kandırılmayı da istemez. HİÇ BİR FUTBOL KULÜBÜNÜN TARAFTARININ ''SATIN ALINAN'' BAŞARILARLA MUTLU OLACAĞINA İNANMIYORUM. E bu derin inancım, bu ''ŞÜPHELİ'' konularda da GERÇEĞİN ortaya çıkarılması arzusunu uyandırıryor. Her futbolsever gibi. Beşiktaş,Fenerbahçe,Galatasaray''SEVER'' demiyorum,futbolsever diyorum.
5-''Milat bu mu olmalı ''diye gönlü yanarak soran Fenerli dosta da, hukuk ilkeleri toplumun bir kesiminde adalate hissi uyandırırken,bir kesiminde tam aksi etki yaratabilir ancak ''CEZA KANUNLARI GEÇMİŞE YÜRÜMEZ '' milat Fenerbahçe,Trabazonspor,Beşiktaş,Sivasspor değildir ,milat 14 Nisan'dır,diyebiliriz ancak.
6-Hiçbir taraftara takımının ''haksızca'' kazandığını anlatamazsınız,bunu şahsi dostlarıma da örneklerle anlatmışımdır,yoksa Metin Oktaylara,Hagilere,Metin Ali Fayyazlara,Oğuzlara,Aykutlara duyduğunuz sevgide yalandı dersiniz bu insanlara. Hayatınız yalandı dersiniz. Ki bu insanlar takımlarını seven,futbolu sevdiğine ''inandığım'' , ''zararsız'' insnalardır. Sıradan taraftarın , takımıyla duyduğu gurur dışında hiçbir çıkarı yoktur. Bu işte en çok üzülebileceğimiz kesim taraftarlardır. ONLARIN TUTTUĞU ,TAKIMLARDIR,RENKLERDİR,TARİHTİR,ARMADIR,RUHTUR,HİSTİR!
ONLAR KİŞİLERİ TUTMAZLAR!
ONLAR 108 YILDIR,106 YILDIR,104 YILDIR HER VEFAT EDENİN YERİNİ 5 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUĞUN ALDIĞI,HEP BERABER YAŞAYAN,EKSİLMEDEN,YOK OLMADAN,AYNI HİSSİ BİRBİRLERİNE AKTARAN YAŞAYAN YEK VÜCUD BİR ORGANİZMADIR!
KİŞİLERİN ŞAHSİ ÇÜRÜKLÜKLERİ SEBEBİYLE YAPMIŞ OLDUĞU HATALARLA,KOSKOCA BİR KİTLEYİ KANDIRMAYA ÇALIŞMASINDANSA,VERİLEBİLECEK CEZALARA HEP BERABER GÖĞÜS GERMEK,AYNI FORMAYI AYNI ONURLA SIRTA GEÇİRMEK VE EN TEMİZİNDEN BİRİNCİLİKLER,İKİNCİLİKLER VEYA SONUNCULUKLARLA ALNI AK,TAKIMINDAN KEYİFLE BAHSETMEK,HUZURLA BAHSETMEK BU ORGANİZMANIN,HER BİRİ BİR HÜCRESİNİ TEŞKİL EDEN BİREYE DÜŞEN BİR ONURDUR.
BEŞİKTAŞ,FENERBAHÇE KÜMEDE KALMA SAVAŞI VERMİŞ KULÜPLERDİR,GALATASARAY GEÇEN SEZON DAHİ BU HİSSİ YAŞADI.BİR TEK TARAFTARIN TAKIMINDAN VEZGEÇTİĞİNİ SANMIYORUM.
BİR TARAFTARI KÜME DÜŞMEK DEĞİL,LEKELENMEK YARALAR.
Ve son olarak Masumiyet Karinesini hatırlatmak gerek: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Madde 6/2; “Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır.''
Gönderen
Ben
Etiketler:
basın,
fenerbahçe,
medya,
şike soruşturması,
tff
21 Mart 2011 Pazartesi
SEZONUN EN ÖRNEK,EN GÜZEL,EN KEYİFLİ,EN BAŞARILI TAKIMI :PORTO
Kadro imrendirici, iyi yönetilen bir kulüp, scout sistemi iyi işliyor,teknik direktör seçimleri yerinde. Gözümüz kalıyor...
Oyunculardan sol bek Parreira, ofansif orta saha oyucusu Cristian Rodriguez,defansif orta saha oyuncusu Guarin (St. Etienne'den beri),Moutinho ve Varela başrol oyuncuları Hulk,Falcao dışında çok ama çok bependiğim isimler.
Ama asıl Andre Vilas-Boas gözümüzün kaldığı isim.
Gönderen
Ben
Etiketler:
andre vilas-boas,
falcao,
hulk,
moutinho,
parreira,
Porto,
porto fc,
varela,
vilas-boas,
villas boas
Futbolda Ne Konuşulur?
Son 1 ayın gündemi ''Futbolda 1959'dan beri aynı şeyler konuşuluyor'' ,'' Ne zaman bir kaç takım puan kaybetse,çıkıyor ve hakemlere,federasyona çatıyor''. Ve samimiyetsiz bir ''uff bıktık havası'' var gazetelerde,tvdeki yorumlarda.
Ben neden inanmıyorum bu tip yorumlara,neden söylenen/yazılanlar bana azıcık hikayeymiş gibi geliyor?Oysa ben kırıp döken tipte bir taraftar değilim, sadece Beşiktaş diyen birisi hiç değilim, hakem/federasyon konularının benim sohbet sürem içindeki yeri bir kaç dakikayı da geçmez. Yani benim de yazdığım yerde,muhabbetlerimde ''ufff çok sıkıldım bitsim bu komedi'' demem gerekir. Ama demiyorum.
Futbol nedir? Felsefenin en temel sorusu ''doğru nedir'' gibi bir havaya büründürülerek sorulan bu soruya verilen cevaplar da çeşitli.Kimi bir kitabın flaş sözünü alır bu sorunun karşısına koyar ve ''futbol asla sadece futbol değildir '' der. Kimi başka bir adım atar ve Bill Shankly'nin sözünü soruya karşılık olarak görür: ''Bazı insanlar futbolun bir ölüm kalım meselesi olduğuna inanırlar. Size temin ederim ki bundan çok çok daha fazlasıdır''. Kimi de ''22 kişi bir topun peşinde...'' ile başlayan cümleler kurarak manasını vurgular bu sporun.
Futbolun bugün taşıdığı tek sorun, onu oynamayanların,oynayanlardan daha çok tartışmasıdır ve ilginç olarak kendi yaptığımız maçı değil müdahil olmadığımız müsabakaları tartışıyor olmamızdır. Gelişip kitlelere yayılan oyunun sorunları temelini bu iki noktadan alır ve artık geri dönüşü yoktur.
E bu durumda 59'dan bu yana ne gibi tartışmalar bekleniyor ki? Ne olacak yani? Yeni yeni ne tartışılabilir?
Gündemi ne meşgul edebilir? Yetenekli oyunuclar,iyi oynayan takımlar,akıllı teknik direktörler olduğu gibi bu tabirlerin zıttı olan kişi ve takımlar da olacaksa çatışma nasıl olur da olmaz? Eğer bu oyunun içinde ''şans/kader'' de mevcutsa nasıl olur da insanlar başarısızlığın sorgusunu sualini pek çok farklı noktaya bağlamadan konuşabilirler? Maddi getirisi artan ''çocukluğumun oyunu'' nasıl olur da ''büyük adamların'' kavga oyunu olmadan konuşulabilir?
Yapmayın!
Yazdıklarım da tek bir sitem dahi yoktur. Normal olana yapılan vurgudur.
Siz, mahalle maçlarında bile panaltı/faul/gol/gol değil/süre bitti/süre bitmedi tartışması yapmadınız mı hiç? Ya da siz farkında değilsiniz! NE OLURSA OLSUN FUTBOL SOKAK OYUNUDUR!
Ben neden inanmıyorum bu tip yorumlara,neden söylenen/yazılanlar bana azıcık hikayeymiş gibi geliyor?Oysa ben kırıp döken tipte bir taraftar değilim, sadece Beşiktaş diyen birisi hiç değilim, hakem/federasyon konularının benim sohbet sürem içindeki yeri bir kaç dakikayı da geçmez. Yani benim de yazdığım yerde,muhabbetlerimde ''ufff çok sıkıldım bitsim bu komedi'' demem gerekir. Ama demiyorum.
Futbol nedir? Felsefenin en temel sorusu ''doğru nedir'' gibi bir havaya büründürülerek sorulan bu soruya verilen cevaplar da çeşitli.Kimi bir kitabın flaş sözünü alır bu sorunun karşısına koyar ve ''futbol asla sadece futbol değildir '' der. Kimi başka bir adım atar ve Bill Shankly'nin sözünü soruya karşılık olarak görür: ''Bazı insanlar futbolun bir ölüm kalım meselesi olduğuna inanırlar. Size temin ederim ki bundan çok çok daha fazlasıdır''. Kimi de ''22 kişi bir topun peşinde...'' ile başlayan cümleler kurarak manasını vurgular bu sporun.
Futbolun bugün taşıdığı tek sorun, onu oynamayanların,oynayanlardan daha çok tartışmasıdır ve ilginç olarak kendi yaptığımız maçı değil müdahil olmadığımız müsabakaları tartışıyor olmamızdır. Gelişip kitlelere yayılan oyunun sorunları temelini bu iki noktadan alır ve artık geri dönüşü yoktur.
E bu durumda 59'dan bu yana ne gibi tartışmalar bekleniyor ki? Ne olacak yani? Yeni yeni ne tartışılabilir?
Gündemi ne meşgul edebilir? Yetenekli oyunuclar,iyi oynayan takımlar,akıllı teknik direktörler olduğu gibi bu tabirlerin zıttı olan kişi ve takımlar da olacaksa çatışma nasıl olur da olmaz? Eğer bu oyunun içinde ''şans/kader'' de mevcutsa nasıl olur da insanlar başarısızlığın sorgusunu sualini pek çok farklı noktaya bağlamadan konuşabilirler? Maddi getirisi artan ''çocukluğumun oyunu'' nasıl olur da ''büyük adamların'' kavga oyunu olmadan konuşulabilir?
Yapmayın!
Yazdıklarım da tek bir sitem dahi yoktur. Normal olana yapılan vurgudur.
Siz, mahalle maçlarında bile panaltı/faul/gol/gol değil/süre bitti/süre bitmedi tartışması yapmadınız mı hiç? Ya da siz farkında değilsiniz! NE OLURSA OLSUN FUTBOL SOKAK OYUNUDUR!
Konuya noktayı koymuştum aslında ama yeterince açık mı bilemedim söylediklerim... Futbol konusunda profesyonel bir yaklaşımı olmayan , eşle dostla sohbet ve haftada bir kaç maç izlemek gibi bir yakınlığı olan biz normal insanlardan futbolla ilgili nasıl bir gündemin peşinden gitmemiz isatniyor ki. Bu futbol sonuçta, sizin için ''futbol nedir''in cevabı ne olursa olsun edebiyat,sinema yada bir başka sanat dalı gibi uçsuz bucaksız sohbet konusu olan bir mecra değil. Tamam amaç düzeyin düşmemesi ise hayhay ama hep aynı gündem meselesi çok ama çok komik. Bu konular tartışılmaya devam edecek ve normali bu. Ne konuşulabilir başka? Futbolun kuralı 12,tartışma konuları da bir elin parmağı kadardır. Son olarak beğenmeyen TENİS OYNASIN/İZLESİN demek istiyorum Schustervari bir edayla.
Gönderen
Ben
Etiketler:
futbol,
futbol programları,
futbolda tartışma,
hakem tartışmaları,
mahalle futbolu,
tartışmalı
16 Şubat 2011 Çarşamba
BİR DE BAKMIŞSINIZ...
Mısır çalkalandı...
Sallandı...
Tunus'ta başlayan halk ayaklanmasının,sıradaki halkası olduğu söylendi.
Ama burda ''halkın'' meselesi başkaydı. Tunus'ta insanlar ekonomik koşullara dayanamamıştı, Mısır ise Mübarek'e dayanamıyordu. Siyasi bir ayaklanmaydı yani bu.
23 Ocak'ta başlayan isyan 18 gün sürdü ve Mübarek istifa etmek zorunda kaldı.
Söylenenler,Türkiye'deki yorumlar insanların bu isyanının onurlu ve haklı bir isyan olduğu yönünde. Doğru, insanların iradelerini kullanma isteği,bir milletinin kişiliğini ortaya koyabileceği bir idari anlayış talebi gerçekten onurludur,doğrudur.
Gelgelelim, uluslararası haber ajansaları dahil herkes adım adım Obama'nın beyanatlarını izledi,Obama da değişimciydi.
Bana öyle geliyor ki Afganistan'da nasıl değişim istanmişse, Irak'ta nasıl değişim istenmişse, yine öyle isteniyordu. Zira bu halk 30 yılını Mübarek'le geçirmişti. Ve yine sırf Mısır değil, bölgenin tüm ''talepkarları'' Ocak ayını beklemişti adeta. Tunus,Mısır,Sudan,Ürdün,Cezayir...
Hissi kablel vuku söz konusu değilse, mevcut zayıflıklar kaşınmış ve kanamasına vesile olunmuş olunabilir mi?
Soru...
1882'de İngiltere tarafından işgal edildi Mısır.İngiltere kontrolündeki Mısır, Tevfik Paşa,Abbas Hilmi Paşa, Hüseyin Kamil Paşa ve Ahmed Fuad Paşa tarafından yönetildi.
Fuat Paşa'nın ölümü sonrası yerine oğlu geçti. Yani Faruk.
Ardından Faruk devrildi ve cumhuriyet ilan edildi Faruk'un yerineyse ''general'' Necib cumhurbaşkanı oldu. Bu sıfatla ülkeye hükmetti.Bir diğer ''asker'' Nasır,sıradaki darbeciydi... Yönetimi ele geçirdi,Necib'i düşürererek.1958'den 1970'e ölümüne kadar ülkeye hükmeden Nasır ölünce yerine Enver Sedat geçti.O da 6 Ocak 1981'de suikaste uğradı.Yerine eski ''Hava Kuvvetleri Komutanı'' Hüsnü Mübarek başkan oldu.
Yani Mısır tarihi bu. Kolay bir ülke değil. Hiç bir zaman da olmamış. Mübarek yılların yılların son halkası. Yani ''demokratik'' dünyanın zayıf halkası olması bugüne kadar ABD dahil kimsenin müdahil olmak istediği bir durum olmamış,rahatsız edici bulunmamış.
Halkların kendilerini köleleştiren,ezen yönetimlerden kurtulmak için can siperane mücadelesi elbette değerli, değerli ama kimse bu bölge için ''katıksız'' , ''hesapsız'' işlerin döndüğünü düşünerek yorum yapmamalı.
Tarihi apaçık ortada olan bir ülke, gözlerin devamlı çevrili olduğu ve strateji planların oynandığı bir bölge...Bütün bu gerçeklerin en azından bizim kadar farkında olması gereken bir halk ancak ve ancak ''biz durumun farkındayız ama umut için sokaktayız '' derse benim için değerli bir ''isyan'' yaşanmış olacak...
Umut ne?
Mısır için umut sırf başlarına dikilen bir veya bir kaç adamın tüm tercihleri onlar adına yaptığı bir düzene değil, duygularının,inançlarının,özgürlüklerinin sömürldüğü,kullanıldığı ''sınır dışı'' bir düzene de isyan etmek,yıkmaktır.
Aksi taktirde demokrasi nedir ki...
Kullanılmaya,kandırmaya en müsait idari anlayıştır aynı zamanda demokrasi.
Bir bakmışsınız, demokratik bir ülkede yaşıyorum zannederken, milletvekillerini genel başkanların, genel başkanları ABD'nin ve çıkarı olanların belirlediği, hiç bir şeye müdahil olamadığınız, sadece bir kağıt parçasını,bir kutucuğa atma görevinizin olduğu bir ülkede yaşıyorsunuz.
Gönderen
Ben
Etiketler:
demokrasi,
egypt,
isyan,
mısır,
mısır isyanı
Fenomen ve İshal Ağızlar
''El Fenomeno'' futbolu bıraktı...
2 gün önce...
Göz yaşlarına hakim olamadığı bir basın toplantısında duyurdu...
'' Beynim ve kalbim futbol dolu ama...''
''..ama vücudum beni terketti.''dedi.
'' Şu an ki sakatlığım için yine savaşabilirdim ama kullanacağım ilaçlar doping olarak kabul edilebilir''dedi...
Evet canına yandığımız ''profesyonel'' futbol da onu terk etmişti,ya da ıskartaya çıkarıyordu.
Göz yaşları aktı...
Hıçkırarak devam etti...
''Daha önceki sakatlıklarımdan sonra troidim olduğunu öğrendim,kullandığım ilaçlar ve tedavi süreci sonrası aldığım kiloları veremedim. Kilolarımla dalga geçenler bunu öğrendiklerinde ne yapacaklar merak ediyorum''dedi.
Evet 35 yaşına gelmiş, bugüne kadar kazandığı paralarla en zengin futbolculardan biri olan bir adam. Sırf futbolu bir kez daha binlerce insan önünde,profesyonel formayla oynayamayacağı için ağlıyordu...
Şimdi bir soru, karşımızdaki adam ruhsuz,umursamaz bir futbolcu mu? Cevap örnek olayda mevcut.
Ve evet, kiloları belirgin hale gelmiş ''umursamaz star futbolcu'' troidmiş. Biz zaten en ağır sakatlıkları yaşayan bedeninin pek çok ilaç,iğne ve besin maddesiyle dolmak zorunda kaldığını biliyorduk da, bu sağlık sorununu sona saklamştı EL FENOMENO.
Tokat gibi...
Algılarımıza...
Var sayımlarımıza...
Bilmeden konuşanımıza...
Futbolcuyu köle sananımıza, robot sananımıza...
Ayrılışı bir büyük belki en büyüklerden biri olan futbolcunun insanlığını resmetti... İşini,bizim çok şeyler umarak izlediğimiz maçlarda kendi yaptıklarını nasıl da ruhuyla, kalbiyle ve çocuk saflığıyla yaptığınu gösterdi.
O sanılanın aksine parasını yiyip,sahada tiyatro oyunu sahneleyen bir aktör değildi... Değilmiş.
O yediği yemekler,alem düşkünlüğü ve umursamazlığı yüzünden değil bizler gibi bir insan olduğundan sahip olduğu troid rahatsızlığı ve biz onu daha fazla izleyelim diye,ayağa kalkabilmek için, bizlerin tabiriyle ''kilolu bir palyaço''ya dönüşüvermişti.
Ne tokat ama!
Gönderen
Ben
Etiketler:
brazil,
brezilya,
el fenomeno,
fenomen,
ronaldo
21 Ocak 2011 Cuma
FOUR FOUR TWO'DAN MUHTEŞEM KAPAKLAR...
Küçücük blogda reklam amacı güdülmez. Mütevazı bu blog,birşeyler yazma,yazılı birşeyler biriktirme çabasından başka bir şey değil. Biriktirmeyi severim,biriktirmekte zorlanırım,ama bazı konularda çabalarım yok değil,bu blogda onun ''gibi'' bir şey...
Biriktirmeye,saklamaya değer bir şey gördüysem eğer bu yeni yılda 2011'de bu ilk olarak 4-4-2 Dergisi'nin 200. sayısı şerefine çıkardığı sayının kapaklarıdır. 4 farklı kapakla satışa çıktı 4-4-2.
İlki; Efsane Hollandalı,Arsenalli DENNİS BERGKAMP ve sarı,her zaman dağınık saçlarıyla, sadece Almanya'daki futbolseverleri değil,İngiliz futbolseverleri de üstün son vuruş yeteneği,top kontrolü ve süratiyle büyülemiş bir golcü JÜRGEN KLİNSMANN...
İkinci kapakta PREMİER LİG EFSANELERİ, dünyanın gelmiş geçmiş en istikrarlı,becerikli sol beklerinden Ryan GİGGS ve son vuruş üstadı,soğuk kanlı ve sağ eli havada tribünleri selamlayarak gerçekleştirdiği gol sevinçleriyle hatırladığımız BÜYÜK Alan SHEARER...
Üçüncü kapakta; şahsi duygularımla ifade edecek olursam bu gözlerin gördüğü en yetenekli santrfor RONALDO ve bir diğer Brezilya efsanesi ''binlerle ifade edilen gol atmış'',olayların adamı ve Ronaldo'yla PSV ve Barcelona takımlarında oynamış olmak gibi bir ortak paydaya sahip ROMARİO var...
Ve iki kez üstüste dünyanın en iyi oyuncu seçilmiş olması,kazanılmadık kupa bırakmaması,müthiş yeteneği ve Pele mi Maradona mı sorusuna resmen ve hakederek katılmış olması şerefine tek başına LİONEL MESSİ...
Herşey bir yana koleksiyonluk bir 200. sayı olması gerçeği ve basit de olsa yakışan bir foto-makyajla kült birer kapak haline getirilmiş olması bile beni çok etkiledi...
Dedim ya uluslararası yayın yapan bir dergi olarak 4-4-2, 200. sayısını kutluyor, bu kutlama Türkiye'deki yayına da yansır mı bilemiyorum ama öyle olmasını hem diliyor hem de olası buluyorum,öünkü geçen ay İngiltere sayısında yer alan Maradona kapaklı ve röportajlı yayın Türkiye-Ocak sayısında bizlere de ulaştı...
Son olarak temennimiz Türkiye'de de bu sayı,bu kapaklarla çıksın ve efsanelerimizi YENİDEN kapaklarda, ve en özel röportajlarıyla (bize sevdiğimiz futbolu hatırlatan) görmenin heyecanıyla 4 kapağın hatrına 4 tane alıp odamızın en güzel köşesinde saklayalım.
Biriktirmeye,saklamaya değer bir şey gördüysem eğer bu yeni yılda 2011'de bu ilk olarak 4-4-2 Dergisi'nin 200. sayısı şerefine çıkardığı sayının kapaklarıdır. 4 farklı kapakla satışa çıktı 4-4-2.
İlki; Efsane Hollandalı,Arsenalli DENNİS BERGKAMP ve sarı,her zaman dağınık saçlarıyla, sadece Almanya'daki futbolseverleri değil,İngiliz futbolseverleri de üstün son vuruş yeteneği,top kontrolü ve süratiyle büyülemiş bir golcü JÜRGEN KLİNSMANN...
İkinci kapakta PREMİER LİG EFSANELERİ, dünyanın gelmiş geçmiş en istikrarlı,becerikli sol beklerinden Ryan GİGGS ve son vuruş üstadı,soğuk kanlı ve sağ eli havada tribünleri selamlayarak gerçekleştirdiği gol sevinçleriyle hatırladığımız BÜYÜK Alan SHEARER...
Üçüncü kapakta; şahsi duygularımla ifade edecek olursam bu gözlerin gördüğü en yetenekli santrfor RONALDO ve bir diğer Brezilya efsanesi ''binlerle ifade edilen gol atmış'',olayların adamı ve Ronaldo'yla PSV ve Barcelona takımlarında oynamış olmak gibi bir ortak paydaya sahip ROMARİO var...
Ve iki kez üstüste dünyanın en iyi oyuncu seçilmiş olması,kazanılmadık kupa bırakmaması,müthiş yeteneği ve Pele mi Maradona mı sorusuna resmen ve hakederek katılmış olması şerefine tek başına LİONEL MESSİ...
Herşey bir yana koleksiyonluk bir 200. sayı olması gerçeği ve basit de olsa yakışan bir foto-makyajla kült birer kapak haline getirilmiş olması bile beni çok etkiledi...
Dedim ya uluslararası yayın yapan bir dergi olarak 4-4-2, 200. sayısını kutluyor, bu kutlama Türkiye'deki yayına da yansır mı bilemiyorum ama öyle olmasını hem diliyor hem de olası buluyorum,öünkü geçen ay İngiltere sayısında yer alan Maradona kapaklı ve röportajlı yayın Türkiye-Ocak sayısında bizlere de ulaştı...
Son olarak temennimiz Türkiye'de de bu sayı,bu kapaklarla çıksın ve efsanelerimizi YENİDEN kapaklarda, ve en özel röportajlarıyla (bize sevdiğimiz futbolu hatırlatan) görmenin heyecanıyla 4 kapağın hatrına 4 tane alıp odamızın en güzel köşesinde saklayalım.
Gönderen
Ben
Etiketler:
200.sayı,
220th issue,
4-4-2,
alan shearer,
dennis bergkamp,
FOUR FOUR TWO,
futbol blogları,
futbol yazıları,
jurgen klinsmann,
lionel messi,
romario,
ronaldo,
ryan giggs
18 Ocak 2011 Salı
Taraftarımıza yakışmadı
Volkan Demirel, Samsunspor maçında kendilerini protesto eden seyircilerin yanlış yaptığını söyledi.
FENERBAHÇE kalecisi Volkan Demirel umutsuzluğa kapılmaya gerek olmadığını, köstek yerine destek olunması gerektiğini belirterek taraftara ve camiaya mesaj gönderdi. Volkan, Samsunspor maçındaki protestoların Fenerbahçe taraftarına yakışmadığını belirterek, “Ben Fenerbahçe’nin hedeflere ulaştığında sevinenleri değil, o forma sahaya çıktığında tüyleri diken diken olan taraftarları isterim. Samsun maçındaki taraftarı tasvip etmiyorum” dedi.
Tek düşüncelerinin Antalyaspor maçını kazanmak olduğunu da dile getiren Volkan, şöyle devam etti:
“Şu anda eylem gerekiyor, bu eyleme de Antalyaspor maçıyla başlayacağız. Bazı maçlarda gerçekten adımıza yakışır performans sergileyemedik.”
Hürriyet gazetesinin 17 ocak 2011 tarihli haberi bu şekildeydi. Ntvspor internet sitesinde de yer aldı bu haber.
Volkan Demirel, hayatındaki pek çok şeyi kendisine kazandıran kulübüne, vefakar insanların mesleklerine,çalıştıkları kuruma sonsuz bağlılıkla bağlanmış olmaları gibi bağlanmış biri. Bu gaet normal. Bazı memurlar amirlerine,çalıştıkları devlet kurumuna, bazı işçiler iş verenlerine, bazı iş sahipleri sahip oldukları imkanlara tutkuyla bağlı değil midir? Üstelik Volkan futbolda ''iyi ama unutulacak'' kaleci olmak istemiyor bu de besbelli. O, örnekleri her taraftar için bir kaç tane olan, sözü dinlenen,unutulmayan,saygı ve sevgi gören bir isim olmak peşinde. Bunun için ya sert ya fanatik,sivri,konuşkan olmalı Volkan, çünkü efendiliğiyle,centilmenliği ile örnek, fedakarlıklarıyla tarih malolmuş figür olma şansını tepeli bir hayli zaman oldu.
İşte Volkan analizi bu kadar yalın ve net önümüzde duruyor.Biraz futbolun geçmişini bilen,Türk futbolcu figürlerinin analizini yapabilen herkes bu tabloyu çizebilir zaten. Üstelik bunlar gerçekten normal şeyler.
Ancak Volkan Demirel'in son beyanatı nerden bakılsa hatalı hamle , neresinden ele alınsa haksızlık,vefasızlık.
Neden mi? Fenerbahçe kulübü taraftarları son 2-3 sezonda başka kulüp taraftarları tarafından bile şaşkınlıkla gözlemlenen bir şekilde takımını, en başarısız gününde ve basın tarafından kriz borazanlığı yapılan dönemlerde bile havaalanlarından dönüşlerde, antrenman tesislerinde başta olmak üzere desteklemiş ve sahip çıkmıştır. Samsunsporla Antalya'da oynan hazırlık maçı ve öncesindeki kupadan eleniş,İstanbul'daki kemik,maça gelen,forma alan taraftardan farklı bir profil taşıyan taraftarlarca bardağın taştığı an olarak görülmüş ve başta Aykut olmak üzere sorumlu görülenler protesto edilmiş.Bu farklı profildeki taraftar grubu İstanbul dısında yaşayan ve çok daha büyük bir kitleyi oluşturan Fenerbahçe taraftarlarının ortak duygusunu yansıtması açısından dikkate alınmalıdır. Her şeye inat, bizi isyankar,şımarık diye tanımlayanlara inat takımı destekleyelim diye düşünen İstanbul ahalisinden farklı olarak, Guiza,Santos,Cristian, Lugano,artık Gs.li de olsa Kazım gibi isimlerin kimisinin vurdumduymazlığına, kimisinin takıma zarar veren davranışlarına,kimisinin futbol adına olumlu hiçbir şey yapmayışına karşı, yönetimin Fenerbahçelilik duygusunu beslemeyen bir şekilde flaş transfer yapmamamasına,takımı şampiyon yapamayan teknik direktörlere vakit verilmesine bir isyandı bu. Her kulübün kendi yapısı vardır,kendi kimliği,kendi alışkanlıkları,kendi doğası... Fenerbahçe doğasına aykırı işlere isyandır.
Kısaca bu isyan en başta Fenerbahçe yönetimi tarafından iyi değerlendirilmelidir. Şükrü Saraçoğlu stadında yapılabilecek herhangi bir protestodan daha mühim görülmelidir bu isyan. Bu değerlendirmeyi yaparken Fenerbahçe'yi olagelmiş şeklinden bir nebze uzaklaştırabilmişiz diye sevinecekleri noktalar da var elbette, tutku ve arzuyu öldürüyor,daha soğuk-profesyonel bir kulüp haline mi getiriyoruz sorusu da...
Bir de başa dönersek, Volkan olmak istediği figür için daha çok düşünen birisi olması gerektiğini anlamalı çok konuşan biri değil...
Gönderen
Ben
Etiketler:
fenerbahçe,
protesto,
taraftar,
volkan demirel
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)