16 Şubat 2011 Çarşamba
BİR DE BAKMIŞSINIZ...
Mısır çalkalandı...
Sallandı...
Tunus'ta başlayan halk ayaklanmasının,sıradaki halkası olduğu söylendi.
Ama burda ''halkın'' meselesi başkaydı. Tunus'ta insanlar ekonomik koşullara dayanamamıştı, Mısır ise Mübarek'e dayanamıyordu. Siyasi bir ayaklanmaydı yani bu.
23 Ocak'ta başlayan isyan 18 gün sürdü ve Mübarek istifa etmek zorunda kaldı.
Söylenenler,Türkiye'deki yorumlar insanların bu isyanının onurlu ve haklı bir isyan olduğu yönünde. Doğru, insanların iradelerini kullanma isteği,bir milletinin kişiliğini ortaya koyabileceği bir idari anlayış talebi gerçekten onurludur,doğrudur.
Gelgelelim, uluslararası haber ajansaları dahil herkes adım adım Obama'nın beyanatlarını izledi,Obama da değişimciydi.
Bana öyle geliyor ki Afganistan'da nasıl değişim istanmişse, Irak'ta nasıl değişim istenmişse, yine öyle isteniyordu. Zira bu halk 30 yılını Mübarek'le geçirmişti. Ve yine sırf Mısır değil, bölgenin tüm ''talepkarları'' Ocak ayını beklemişti adeta. Tunus,Mısır,Sudan,Ürdün,Cezayir...
Hissi kablel vuku söz konusu değilse, mevcut zayıflıklar kaşınmış ve kanamasına vesile olunmuş olunabilir mi?
Soru...
1882'de İngiltere tarafından işgal edildi Mısır.İngiltere kontrolündeki Mısır, Tevfik Paşa,Abbas Hilmi Paşa, Hüseyin Kamil Paşa ve Ahmed Fuad Paşa tarafından yönetildi.
Fuat Paşa'nın ölümü sonrası yerine oğlu geçti. Yani Faruk.
Ardından Faruk devrildi ve cumhuriyet ilan edildi Faruk'un yerineyse ''general'' Necib cumhurbaşkanı oldu. Bu sıfatla ülkeye hükmetti.Bir diğer ''asker'' Nasır,sıradaki darbeciydi... Yönetimi ele geçirdi,Necib'i düşürererek.1958'den 1970'e ölümüne kadar ülkeye hükmeden Nasır ölünce yerine Enver Sedat geçti.O da 6 Ocak 1981'de suikaste uğradı.Yerine eski ''Hava Kuvvetleri Komutanı'' Hüsnü Mübarek başkan oldu.
Yani Mısır tarihi bu. Kolay bir ülke değil. Hiç bir zaman da olmamış. Mübarek yılların yılların son halkası. Yani ''demokratik'' dünyanın zayıf halkası olması bugüne kadar ABD dahil kimsenin müdahil olmak istediği bir durum olmamış,rahatsız edici bulunmamış.
Halkların kendilerini köleleştiren,ezen yönetimlerden kurtulmak için can siperane mücadelesi elbette değerli, değerli ama kimse bu bölge için ''katıksız'' , ''hesapsız'' işlerin döndüğünü düşünerek yorum yapmamalı.
Tarihi apaçık ortada olan bir ülke, gözlerin devamlı çevrili olduğu ve strateji planların oynandığı bir bölge...Bütün bu gerçeklerin en azından bizim kadar farkında olması gereken bir halk ancak ve ancak ''biz durumun farkındayız ama umut için sokaktayız '' derse benim için değerli bir ''isyan'' yaşanmış olacak...
Umut ne?
Mısır için umut sırf başlarına dikilen bir veya bir kaç adamın tüm tercihleri onlar adına yaptığı bir düzene değil, duygularının,inançlarının,özgürlüklerinin sömürldüğü,kullanıldığı ''sınır dışı'' bir düzene de isyan etmek,yıkmaktır.
Aksi taktirde demokrasi nedir ki...
Kullanılmaya,kandırmaya en müsait idari anlayıştır aynı zamanda demokrasi.
Bir bakmışsınız, demokratik bir ülkede yaşıyorum zannederken, milletvekillerini genel başkanların, genel başkanları ABD'nin ve çıkarı olanların belirlediği, hiç bir şeye müdahil olamadığınız, sadece bir kağıt parçasını,bir kutucuğa atma görevinizin olduğu bir ülkede yaşıyorsunuz.
Gönderen
Ben
Etiketler:
demokrasi,
egypt,
isyan,
mısır,
mısır isyanı
Fenomen ve İshal Ağızlar
''El Fenomeno'' futbolu bıraktı...
2 gün önce...
Göz yaşlarına hakim olamadığı bir basın toplantısında duyurdu...
'' Beynim ve kalbim futbol dolu ama...''
''..ama vücudum beni terketti.''dedi.
'' Şu an ki sakatlığım için yine savaşabilirdim ama kullanacağım ilaçlar doping olarak kabul edilebilir''dedi...
Evet canına yandığımız ''profesyonel'' futbol da onu terk etmişti,ya da ıskartaya çıkarıyordu.
Göz yaşları aktı...
Hıçkırarak devam etti...
''Daha önceki sakatlıklarımdan sonra troidim olduğunu öğrendim,kullandığım ilaçlar ve tedavi süreci sonrası aldığım kiloları veremedim. Kilolarımla dalga geçenler bunu öğrendiklerinde ne yapacaklar merak ediyorum''dedi.
Evet 35 yaşına gelmiş, bugüne kadar kazandığı paralarla en zengin futbolculardan biri olan bir adam. Sırf futbolu bir kez daha binlerce insan önünde,profesyonel formayla oynayamayacağı için ağlıyordu...
Şimdi bir soru, karşımızdaki adam ruhsuz,umursamaz bir futbolcu mu? Cevap örnek olayda mevcut.
Ve evet, kiloları belirgin hale gelmiş ''umursamaz star futbolcu'' troidmiş. Biz zaten en ağır sakatlıkları yaşayan bedeninin pek çok ilaç,iğne ve besin maddesiyle dolmak zorunda kaldığını biliyorduk da, bu sağlık sorununu sona saklamştı EL FENOMENO.
Tokat gibi...
Algılarımıza...
Var sayımlarımıza...
Bilmeden konuşanımıza...
Futbolcuyu köle sananımıza, robot sananımıza...
Ayrılışı bir büyük belki en büyüklerden biri olan futbolcunun insanlığını resmetti... İşini,bizim çok şeyler umarak izlediğimiz maçlarda kendi yaptıklarını nasıl da ruhuyla, kalbiyle ve çocuk saflığıyla yaptığınu gösterdi.
O sanılanın aksine parasını yiyip,sahada tiyatro oyunu sahneleyen bir aktör değildi... Değilmiş.
O yediği yemekler,alem düşkünlüğü ve umursamazlığı yüzünden değil bizler gibi bir insan olduğundan sahip olduğu troid rahatsızlığı ve biz onu daha fazla izleyelim diye,ayağa kalkabilmek için, bizlerin tabiriyle ''kilolu bir palyaço''ya dönüşüvermişti.
Ne tokat ama!
Gönderen
Ben
Etiketler:
brazil,
brezilya,
el fenomeno,
fenomen,
ronaldo
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)