4'er 4'er değerlendirmeye başlamıştım sezonu 0-0 biten,İnönü'deki Trabzonspor maçından sonra. Çünkü kısıtlı bir kadroya sahipti takımım.Yönetim kurulu büyük bir kulübü yönetebilecek vizyon ve beceriye sahip değildi.Üstelik herkesin herkese kaybedebildiği,her takımın her takımı yenebileceği bir sezon yaşanıyordu.Aslında takımın, her sonucun çıkabileceği derbiler haricinde 30 maçı da kazanabilecek kapasitede olduğunu düşünüyordum.Çünkü sene başında hep daha iyisini isteyen,tecrübeli ve güven veren ''isimlere/kariyerlere'' sahip yabancılarla Türk milli takımlarında(ve ümit vb) her zaman oynayabilecek yerli oyunculardan oluşan bir kadro''yine'' kurulmamış olsa da Türkiye ligi yükünü kaldırabilecek bir kadrosu vardı Beşiktaş'ın.Bu inancım sebebiyle rakiplerin takıldığı her maç yaşadığı her sorun beni bu sezon şampiyonluğu yaşamak için hiç bir engelin olmadığına inandırıyordu.Fakat yakalanan fırsatların hep harcanması,bazı oyuncuların bir türlü bekleneni verememesi ve takım oyununun belli bir vasatta her maça yansıtılamaması soru işaretleri yaratıyordu. Nitekim bu duygularla yine diğerlerine benzer bir fırsatın Trabzonspor karşısında da değerlendirilemeyişi beni 4'lü gruplarla takımımı destekleme yöntemine itmişti.Eminin her taraftar takımının başarısı için buna benzer şeyler yapar.Üstelik bunu yaparken takım üzerinde bu hareket veya inançlarının mutlak etkisine bir an bile şüphe etmeden inanır.Ben de tam bir inançla olmasa da bir dürtüyle bu yola gitmiştim.
Her maç stresle takımın kazanmasını beklerken,Beşiktaş biz taraftarlarını çok da yanıltmadan yolundan sapmadı.Trabzonspor'la İnönü'de 0-0 kalınan maç,Sivas'ta Sivasspor'la 1-1 berabere kalmamız,Bursasppor'la yine 0-0 biten maç ve onun devamında de yakalanan ve kaçan son fırsat Fenerbahçe'ye İnönü'de 1-2 kaybedilen maç...İşte sezonun taraftarı strese ve hüzne sokan maçları bunlardı,bunlar fırsattı çünkü öncesinde ve ya beraberinde kalan tek rakip Sivasspor da puan kaybı yaşamış oluyordu ve biz Beşiktaşlılar erkenden şampiyonluk havasını yaşamak istiyorduk.Ama itidalliydik,beklemeyi bilenlerdendik,beklemeyi sevenlerdendik...Üstelik Mustafa Denizli'ye şaka maka güvenmiştik.0 50li yaşlarını geride bırakmak üzere olan,Türkiye sathında yaşamadığı atmosfer,stres,sevinç ve mutsuzluk kalmamış bir futbol adamıydı.
Evet o bir teknik direktör değildi,''futbol adamıydı''...
Ancak o geldiğinde taraftar fb ve gs havalarını tatmış bu adamı bağrına basamıyordu.Zaten doğallık bu değil miydi,Beşiktaş'a ait birşeyleri sevmek ve sadece Beşiktaş'a ait olanlarla gurur duymak bu değil miydi...Evet sezon sonu geldiğinde ''görevini'' yapan bu adamı alkışlayacak,onurlandıracaktı ''büyük Beşiktaş taraftarı''...Ama kendisine ait bir futbol adamı olduğu için değil Beşiktaş tarihine 2 şampiyonluklu bir dev ''tuğla'' daha eklediği için.
Unutmamak lazım çoğu Beşiktaşlı Ertuğrul Sağlam'ın gidişine hüzünlendiği kadar hüzünlenmeyecek Mustafa Denizli bir gün valizlerini topladığında.Çünkü Ertuğrullu anı çok...Ertuğrulla çok daha fazla göz yaşı döktü bu kulüp için...Mustafa DENİZLİ'nin Denizli'deki şampiyonluk gecesi döktüklerinden çok daha fazla...
Ancak Mustafa Denizli Beşiktaş'la kendi içinden kurduğu gönül bağını biz Beşiktaşlılara çok güzel aksettirdi,bunu da es geçemem.
Mustafa Denizli'nin yarattığı güven ortamı ve takım atmosferi,şampiyonluk isteği ve ne zaman bir fırsat kaçsa diğerini kovalayan oyuncular elbette bu şampiyonluğun mimarı.4 sezonluk kötü yönetime rağmen alınan çifte kupa(üstelik biri de fb karşısında alınan) üsteünde durulması gereken bir husus çünkü bu kadar acemice yönetilen bir takım bunu yapabilmişse gerçekten farklı bir kulüple ve büyük bir şükre ihtiyaç var demektir.Tabi bu kadar küçük bir özetle geçilebilecek bir durum değil bu.Kötü yönetim denen şeyin üstünde durmak lazım çünkü Beşiktaş gibi büyük kulüpler zaten belli dönem aralıklarla bile olsa mutlaka şampiyon olurlar ama o kötü yönetimin icraatları gelir tekrar bulur kulübü...
Fenerbahçe'ye karşı alınan mağlubiyet pek çok şeyi sorgulatsa da devamında Türkiye Kupasında aynı takımı 4-1(aslında 2 ama o nasıl bir penaltıydı öyle!!!) yenerek kupayı kaldırmak pek çok sorguyu da gereksiz kıldı.Belki de bu yüzden kendine tekrar inan Beşiktaşlı oyuncular şampiyonluk kupasına da düz bir çizgide,hiç sapmadan ulaşıverdiler.
Şampiyonluk için çok şeyler yazıldı...
''Üst sıralardaki rakiplerden sadece gs'yi yenebildiler''
''fb ve gs nin kötü olduğu sezon alınan beleş bir şampiyonluk'' bunların başlıcaları...
Ancak bunlar ancak kandi takımlarına üzülenlerin boş avuntuları olabilir...
Söyler misiniz bana Sivasspor sadece galatasaray ve evinde de ts'yi yendi diye mi daha çok haketti?
Galatasaray üst sıralardan kimi yendi kendi evinde beşiktaştan başka?deplasmanda da ona yanildi yine...
Trabzonspor kimi yendi üst sıralardan?
Sadece Fenerbahçe var süt sıralardaki takımlarla oynadığı maçları kazanan...PEKİ FENERBAHÇE OLSAYDI ŞAMPİYON,BİZ DE SORSAYDIK KÜME DÜŞME ADAYI TAKIMLARI DAHİ YENEMEYEN BİR TAKIM ŞAMPİYONLUĞU NE KADAR HAKEDER DİYE bugün kendilerini avutanlar ne gibi bir tavır takınırdı acaba...
Ki her şampiyona bir kulp takılır zaten...2008-2009 SEZONUN KARŞISINDA 2 KUPADA BEŞİKTAŞ YAZACAK VEBİR GÜN OĞLUM BUNU OKUDUĞUNDA HİSSETTİĞ SADECE GURUR OLACAK...
Beşiktaş yaşayabileceği en güzel şampiyonluklardan birini yaşamıştır.Türk milli takımlar teknik direkörünün sölediği gibi gelmiş geçmiş en rekabetçi lig yaşanırken Beşiktaş'ın emeğine gölge düşürecek hakem skandalları söz konusu olmamış,rakiplerinin bulduğu hakem rahatlığına sahip olmayan Beşiktaş işi sahada bitirerek şampiyon olmuştur.
Mustafa Denizli maç sonrasındaki göz yaşlarıyla hatırlanacak...ATTİLA İLHAN'IN BİR ŞİİRİNDEKİ DİZERELERİ SÖYLEYİŞİ ''NE KADINLAR SEVDİM ZATEN YOKTULAR,BEN DE NE ŞAMPİYONLUKLAR YAŞADIM...BU BİR BAŞKA...'' laflarıyla hatırlanacak...
İbrahim Toraman sezon başında yaşanan skandaldan sonra sakat sakat çıktığı maçlarda,ancak yırtarak giyebildiği kramponuyla oynadığı yürekten fıtbolla hatırlanacak...İbrahim Üzülmez Beşiktaş'la yaşadığı ikinci şampiyonlukta da özel çabasıyla ve son maçta itibarı ve pazubandı Mustafa Denizli tarafından iade edilmiş şekilde akıllarda kalacak...Beşiktaş Avrupa'nın çifte kupalı şampiyonlarından biri olarak sezonu kapattı ve 2008-09 artık öyle hatırlanacak...
Kıbrıs'ta saatlerce babamla şampiyonluk muhabbeti edişim,tüylerimin diken diken oluşu ve o haftanın pazar günü düzenlenen törenle İnönü'de kupasını alan Beşiktaşımı İcra-İflas Hukuku çalışmama ara verdiğim bir ara izlediğimi unutmam mümkün olmayacak...
Sene başında Beşiktaş'ın sezonu Fenerbahçe'nin önünde bitireceğine dair 800tl'lik iddiatla bir Fb'li dosta güzel bir hatıra bırakışımı da unutmayacağım...
Siyah-beyaz güzel bir renk...
İnönü çok güzel bir stad...
Beşiktaş taraftarı muhteşem bir taraftar...
BEŞİKTAŞLI OLMAK ÇOK KEYİFLİ...
KAZANIRKEN DE KAYBEDERKENDE...
BİR FBLİ ARKADAŞIN DEDİĞİ ŞUYDU ''amaç başarı''....
SİZ SADECE KAZANIRKEN MUTLUSUNUZ...BİZ BEŞİKTAŞLI OLDUĞUMUZ İÇİN...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder