26 Haziran 2009 Cuma

MİCHAEL JACKSON 29 AĞUSTOS 1958-25 HAZİRAN 2009


... herkes birkaç şarkısını baya baya sevmiştir,danslarını taklit etmiştir.Moonwalker herkesin zihnindedir,öyle de kalacak muhtemelen.Şahşahalı klipleri,dansı,müziği gerçekten herkesten farklı olan bir adam Michael Jackson.O bir pop müzik idolü,bu gerçek inkar edilemez.Bugün genç kızların ölüp bittiği pek çok uluslararası pop müzik solisti onun basit bir taklidi.
BİLLİE JEAN
BEAT İT
THRİLLER
BAD
BLACK OR WHİTE
EARTH SONG
YOU ROCK MY WORLD,
LİBERİAN GİRL
DANGEROUS benim ilk aklıma gelen şarkıları örneğin...Bu şarkıları seven çok fazla insan bulunabilir rahatlıkla dünyanın her yerinde.
Çok küçükken bir piknik dönüşü radyoda çıkan bir şarkısı müzikle alakası olmayan ben yaştaki çocukta ''baba o şarkıyı aç sesini de aç'' duygusu yaratmıştı.
Ablam Konya'ya üniversite için gittiğinde ondan ilk olarak ordaki d&r'dan Michael Jackson'ın İNVİNCİBLE albümünü istemiştim.Ki o kaset hala elimde...
Yine ortaokulda o dönemki yakın arkadaşlarımdan Orhangilde gördüğüm THRİLLER CDsini almış bi kasede çektirip günlerce dinlemiştim...
Lisede tanıştığım Ozan adında bir arkadaşın Micheal Jackson hayranlığı beni gülümseten seviyedeydi ama İŞTE BİNLERCE KM UZAKLIKTA,EN BÜYÜK FANI SAYILMAYACAK BİR İNSANIN HAYATININ BİR KENARDINDAN BİLE GEÇMİŞ BİR ADAMDAN BAHSEDİYORUZ...
Çöküntüde bir kariyer,çocuklarla ilgili yaşadığı sorunlar vb şeyler bugün hatırlanacak şeyler değil,ne de olsa o artık başka bir dünyada.Üstelik çok küçük bir çocukken başlayan bir kariyerden bahsediyorsak,akıl sağlığını korumanın zorluğunu,yaşanacak buhranların ve anormal bir dünyada yaşamanın yaratacağı anlaşılmaz duygu ve davranışların mevcudiyetini de kabul etmek gerekir...Sevenlerinden pek çoğu bile vitiligo hastalığı olduğunu bilmeden onun beyazlaşmaya çalıştığını düşünürken,zor bir hayat geride bırakıp gittiği...






24 Haziran 2009 Çarşamba

GÜNDOĞDU MARŞI

Yensen de yenilsen de isimli bir programda Feridun Düzağaç'ın ''gıpta edilecek bir marşımızı var'' dediği ''o'' marş...ÜZERİMDEN EKSİLMESİN BAYRAĞININ GÖLGESİ diyerek sözlerini bloga koyuyorum...
Gündogdu hep uyandik
stadlara dayandik
besiktasin ugruna biz
bayraklara dolandık
semtimiz erkek semti
asik eder herkesi
uzerimden eksilmesin
bayraginin golgesi
iste biz kotu gunde
hep omuzomuzayız
ovunmek gibi olmasin
biz karakartallayız

ŞAMPİYONLUK

4'er 4'er değerlendirmeye başlamıştım sezonu 0-0 biten,İnönü'deki Trabzonspor maçından sonra. Çünkü kısıtlı bir kadroya sahipti takımım.Yönetim kurulu büyük bir kulübü yönetebilecek vizyon ve beceriye sahip değildi.Üstelik herkesin herkese kaybedebildiği,her takımın her takımı yenebileceği bir sezon yaşanıyordu.Aslında takımın, her sonucun çıkabileceği derbiler haricinde 30 maçı da kazanabilecek kapasitede olduğunu düşünüyordum.Çünkü sene başında hep daha iyisini isteyen,tecrübeli ve güven veren ''isimlere/kariyerlere'' sahip yabancılarla Türk milli takımlarında(ve ümit vb) her zaman oynayabilecek yerli oyunculardan oluşan bir kadro''yine'' kurulmamış olsa da Türkiye ligi yükünü kaldırabilecek bir kadrosu vardı Beşiktaş'ın.Bu inancım sebebiyle rakiplerin takıldığı her maç yaşadığı her sorun beni bu sezon şampiyonluğu yaşamak için hiç bir engelin olmadığına inandırıyordu.Fakat yakalanan fırsatların hep harcanması,bazı oyuncuların bir türlü bekleneni verememesi ve takım oyununun belli bir vasatta her maça yansıtılamaması soru işaretleri yaratıyordu. Nitekim bu duygularla yine diğerlerine benzer bir fırsatın Trabzonspor karşısında da değerlendirilemeyişi beni 4'lü gruplarla takımımı destekleme yöntemine itmişti.Eminin her taraftar takımının başarısı için buna benzer şeyler yapar.Üstelik bunu yaparken takım üzerinde bu hareket veya inançlarının mutlak etkisine bir an bile şüphe etmeden inanır.Ben de tam bir inançla olmasa da bir dürtüyle bu yola gitmiştim.
Her maç stresle takımın kazanmasını beklerken,Beşiktaş biz taraftarlarını çok da yanıltmadan yolundan sapmadı.Trabzonspor'la İnönü'de 0-0 kalınan maç,Sivas'ta Sivasspor'la 1-1 berabere kalmamız,Bursasppor'la yine 0-0 biten maç ve onun devamında de yakalanan ve kaçan son fırsat Fenerbahçe'ye İnönü'de 1-2 kaybedilen maç...İşte sezonun taraftarı strese ve hüzne sokan maçları bunlardı,bunlar fırsattı çünkü öncesinde ve ya beraberinde kalan tek rakip Sivasspor da puan kaybı yaşamış oluyordu ve biz Beşiktaşlılar erkenden şampiyonluk havasını yaşamak istiyorduk.Ama itidalliydik,beklemeyi bilenlerdendik,beklemeyi sevenlerdendik...Üstelik Mustafa Denizli'ye şaka maka güvenmiştik.0 50li yaşlarını geride bırakmak üzere olan,Türkiye sathında yaşamadığı atmosfer,stres,sevinç ve mutsuzluk kalmamış bir futbol adamıydı.
Evet o bir teknik direktör değildi,''futbol adamıydı''...
Ancak o geldiğinde taraftar fb ve gs havalarını tatmış bu adamı bağrına basamıyordu.Zaten doğallık bu değil miydi,Beşiktaş'a ait birşeyleri sevmek ve sadece Beşiktaş'a ait olanlarla gurur duymak bu değil miydi...Evet sezon sonu geldiğinde ''görevini'' yapan bu adamı alkışlayacak,onurlandıracaktı ''büyük Beşiktaş taraftarı''...Ama kendisine ait bir futbol adamı olduğu için değil Beşiktaş tarihine 2 şampiyonluklu bir dev ''tuğla'' daha eklediği için.
Unutmamak lazım çoğu Beşiktaşlı Ertuğrul Sağlam'ın gidişine hüzünlendiği kadar hüzünlenmeyecek Mustafa Denizli bir gün valizlerini topladığında.Çünkü Ertuğrullu anı çok...Ertuğrulla çok daha fazla göz yaşı döktü bu kulüp için...Mustafa DENİZLİ'nin Denizli'deki şampiyonluk gecesi döktüklerinden çok daha fazla...
Ancak Mustafa Denizli Beşiktaş'la kendi içinden kurduğu gönül bağını biz Beşiktaşlılara çok güzel aksettirdi,bunu da es geçemem.
Mustafa Denizli'nin yarattığı güven ortamı ve takım atmosferi,şampiyonluk isteği ve ne zaman bir fırsat kaçsa diğerini kovalayan oyuncular elbette bu şampiyonluğun mimarı.4 sezonluk kötü yönetime rağmen alınan çifte kupa(üstelik biri de fb karşısında alınan) üsteünde durulması gereken bir husus çünkü bu kadar acemice yönetilen bir takım bunu yapabilmişse gerçekten farklı bir kulüple ve büyük bir şükre ihtiyaç var demektir.Tabi bu kadar küçük bir özetle geçilebilecek bir durum değil bu.Kötü yönetim denen şeyin üstünde durmak lazım çünkü Beşiktaş gibi büyük kulüpler zaten belli dönem aralıklarla bile olsa mutlaka şampiyon olurlar ama o kötü yönetimin icraatları gelir tekrar bulur kulübü...
Fenerbahçe'ye karşı alınan mağlubiyet pek çok şeyi sorgulatsa da devamında Türkiye Kupasında aynı takımı 4-1(aslında 2 ama o nasıl bir penaltıydı öyle!!!) yenerek kupayı kaldırmak pek çok sorguyu da gereksiz kıldı.Belki de bu yüzden kendine tekrar inan Beşiktaşlı oyuncular şampiyonluk kupasına da düz bir çizgide,hiç sapmadan ulaşıverdiler.
Şampiyonluk için çok şeyler yazıldı...
''Üst sıralardaki rakiplerden sadece gs'yi yenebildiler''
''fb ve gs nin kötü olduğu sezon alınan beleş bir şampiyonluk'' bunların başlıcaları...
Ancak bunlar ancak kandi takımlarına üzülenlerin boş avuntuları olabilir...
Söyler misiniz bana Sivasspor sadece galatasaray ve evinde de ts'yi yendi diye mi daha çok haketti?
Galatasaray üst sıralardan kimi yendi kendi evinde beşiktaştan başka?deplasmanda da ona yanildi yine...
Trabzonspor kimi yendi üst sıralardan?
Sadece Fenerbahçe var süt sıralardaki takımlarla oynadığı maçları kazanan...PEKİ FENERBAHÇE OLSAYDI ŞAMPİYON,BİZ DE SORSAYDIK KÜME DÜŞME ADAYI TAKIMLARI DAHİ YENEMEYEN BİR TAKIM ŞAMPİYONLUĞU NE KADAR HAKEDER DİYE bugün kendilerini avutanlar ne gibi bir tavır takınırdı acaba...
Ki her şampiyona bir kulp takılır zaten...2008-2009 SEZONUN KARŞISINDA 2 KUPADA BEŞİKTAŞ YAZACAK VEBİR GÜN OĞLUM BUNU OKUDUĞUNDA HİSSETTİĞ SADECE GURUR OLACAK...
Beşiktaş yaşayabileceği en güzel şampiyonluklardan birini yaşamıştır.Türk milli takımlar teknik direkörünün sölediği gibi gelmiş geçmiş en rekabetçi lig yaşanırken Beşiktaş'ın emeğine gölge düşürecek hakem skandalları söz konusu olmamış,rakiplerinin bulduğu hakem rahatlığına sahip olmayan Beşiktaş işi sahada bitirerek şampiyon olmuştur.
Mustafa Denizli maç sonrasındaki göz yaşlarıyla hatırlanacak...ATTİLA İLHAN'IN BİR ŞİİRİNDEKİ DİZERELERİ SÖYLEYİŞİ ''NE KADINLAR SEVDİM ZATEN YOKTULAR,BEN DE NE ŞAMPİYONLUKLAR YAŞADIM...BU BİR BAŞKA...'' laflarıyla hatırlanacak...
İbrahim Toraman sezon başında yaşanan skandaldan sonra sakat sakat çıktığı maçlarda,ancak yırtarak giyebildiği kramponuyla oynadığı yürekten fıtbolla hatırlanacak...İbrahim Üzülmez Beşiktaş'la yaşadığı ikinci şampiyonlukta da özel çabasıyla ve son maçta itibarı ve pazubandı Mustafa Denizli tarafından iade edilmiş şekilde akıllarda kalacak...Beşiktaş Avrupa'nın çifte kupalı şampiyonlarından biri olarak sezonu kapattı ve 2008-09 artık öyle hatırlanacak...
Kıbrıs'ta saatlerce babamla şampiyonluk muhabbeti edişim,tüylerimin diken diken oluşu ve o haftanın pazar günü düzenlenen törenle İnönü'de kupasını alan Beşiktaşımı İcra-İflas Hukuku çalışmama ara verdiğim bir ara izlediğimi unutmam mümkün olmayacak...
Sene başında Beşiktaş'ın sezonu Fenerbahçe'nin önünde bitireceğine dair 800tl'lik iddiatla bir Fb'li dosta güzel bir hatıra bırakışımı da unutmayacağım...
Siyah-beyaz güzel bir renk...
İnönü çok güzel bir stad...
Beşiktaş taraftarı muhteşem bir taraftar...
BEŞİKTAŞLI OLMAK ÇOK KEYİFLİ...
KAZANIRKEN DE KAYBEDERKENDE...
BİR FBLİ ARKADAŞIN DEDİĞİ ŞUYDU ''amaç başarı''....
SİZ SADECE KAZANIRKEN MUTLUSUNUZ...BİZ BEŞİKTAŞLI OLDUĞUMUZ İÇİN...

22 Haziran 2009 Pazartesi

ÇİFTE KUPA ŞAMPİYONUNDAN HATIRALAR

















Beşiktaş Jimnastik Kulübü 2008-2009 sezonu ŞAMPİYONU





2008-2009 sezonu şampiyonu Beşiktaş, müthiş bir törenle İnönü Stadı'nda TFF Başkanı Mahmut Özgener'den kupasını aldı. Beşiktaş'ın Turkcell Süper Lig'deki şampiyonluğu BJK İnönü Stadı'nda düzenlenen şölenle kutlandı. 2008-2009 futbol sezonunu dün oynanan maçlar sonrasında 71 puanla şampiyon tamamlayan Beşiktaş'ın şampiyonluk kutlamaları BJK İnönü Stadı'nda yapıldı. Taraftarlar, kutlamaların başlamasına saatler kala BJK İnönü Stadı tribünlerini doldurarak, şampiyonluk şarkıları söyleyip takımlarını bekledi. 40 bine yakın siyah-beyazlı taraftar, yaptıkları gösteriler ve yaktıkları meşalelerle BJK İnönü Stadı'nı adeta bayram yerine çevirirken, çok sayıda taraftar da stada giremedi. BJK İnönü Stadı'nda düzenlenen kutlamada, üstü açık otobüsle stada gelen futbolcular ve teknik heyet tek tek anons edilerek, eski açık tribün önüne konulan sahneye davet edildi. Futbolcular anons edilmeden önce meşaleler yakan taraftarlar, tribünleri adeta karnaval yerine çevirdi. Futbolcular, ellerindeki Beşiktaş bayrakları ile sahneye çıkarken, taraftarlar da büyük bir coşku yaşadı. Bu arada, Çek futbolcular Zapatocny ve Sivok isimleri anons edildikten sonra yaptıkları hareketlerle tribünleri coşturdu. İki futbolcu da kayarak çimlere uzanıp, tribünlere yumruk şov yaparken, taraftarların büyük alkışını aldı.




DENİZLİ'YE SEVGİ SELİ

Futbolcuların ardından anons edilen teknik direktör Mustafa Denizli'ye, sahneye çıkarken taraftarlar büyük sevgi gösterilerinde bulundu. Tüm tribünler Denizli lehine tezahüratlar yaparken, futbolcular da sahnede ikişerli sıralanarak aralarından geçen teknik direktörlerini alkışladı.



DEMİRÖREN, AYAKTA ALKIŞLANDI

Futbolcuların ardından yöneticiler sahneye davet edilirken, taraftarlar Kulüp Başkanı Yıldırım Demirören'i ayakta alkışladı. Demirören, sahneye küçük oğlunu kucağına alarak, çıktı.

KUPAYI ÖZGENER VERDİ



Siyah-beyazlı taraftarlar, kupa ve madalyaları vermek için sahneye davet edilen Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener'i ıslıklayarak protesto etti. Futbolcu, teknik heyet ve yöneticilerin yerlerini almalarının ardından Özgener sahneye çıkarak, madalyaları taktı. Mahmut Özgener daha sonra Turkcell Süper Lig şampiyonluk kupasını siyah-beyazlıların kaptanları Delgado ve Nobre'ye verdi.
HAVAİ FİŞEKLER VE KONFETİLER

Delgado ve Nobre'nin sahnede kupayı kaldırması ile BJK İnönü Stadı ışık gösterileri, konfetiler ve havai fişeklerle bayram yerine döndü. Futbolcular sahnede kupayı kaldırıp taraftarlarla birlikte tezahüratlar yaptıktan sonra, şampiyonluk turu atmak için harekete geçti.

TARAFTARLAR SAHAYA GİRDİ


Futbolcuların şampiyonluk turu atmak için sahaya inmelerinin hemen ardından, bazı taraftarlar tribünlerden inerek sahaya girince, şampiyonluk turu tam atılamadı. Futbolcuların bir bölümü sahnenin arkasından içeriye girerken, özel güvenlik elemanları sahaya giren taraftarları engelleyemedi.





ŞAMPİYONLUK TURU YARIM SAAT SONRA ATILDI

Yapılan uyarılar sonucunda taraftarlar sahayı boşaltınca yarım kalan şampiyonluk turu yaklaşık yarım saatlik aranın ardından atılabildi. Futbolcular, şampiyonluk kupasıyla sahaya çıkarak, tribünleri selamladı. Siyah-beyazlı futbolcular, şampiyonluk kupasının yanı sıra Fortis Türkiye Kupası'nı da sahada dolaştırıp, çifte şampiyonluklarını taraftarlarla birlikte kutladı. Bu arada, kupayı sahanın ortasına koyan futbolcular, tüm tribünleri birlikte tezahürat yapmaya davet etti. Daha sonra futbolcular ve taraftarlar birlikte tezahürat yaptı. Zapotocny, Sivok ve Holosko, şampiyonluk kutlamalarının en coşkulu isimleri olurken, bu üç futbolcu amigoluk yaparak taraftarları da coşturdu.

AKALIN VE SANDAL COŞTURDU
Şampiyonluk kutlamalarında Demet Akalın ve Mustafa Sandal ile Anadolu Ateşi sahne aldı. Taraftarlar, Demet Akalın ve Mustafa Sandal'ın şarkılarıyla coşarken, Anadolu Ateşi'nin gösterisi de büyük ilgiyle izlendi.

KARTAL YUVALARI DOLDU TAŞTI
Siyah-beyazlı taraftarlar, kulübün resmi ürünlerini satan Kartal Yuvası mağazalarına adeta akın etti. BJK İnönü Stadı altında bulunan iki mağazanın yanı sıra stat dışında TIR'da oluşturulan mağazaya akın eden taraftarlar, takımlarının forma, bayrak ve tişörtlerini almak için birbiriyle yarıştı.

2009-2010'A İLK BAKIŞ TRANSFER DÖNEMİ


Şu an transfer dönemindeyiz ve tüm kulüplerimiz eksik bölgelerini tamamlamaya çalışıyor. Bu çalışmalar içinde ya tramsfer çalışmaları ciddi bir gizlilik içinde yürütüldüğünden ya da gerçekten yıllardır ülkemizde oyuncu tercihlerinde yaşanan basiretsizlikten bu sene de gazete ve internet kaynaklarından mantıklı gelmeyen isimler duyuyoruz,okuyoruz. Meselenin özüne inmek gerek önümüzdeki sezon herkesin istediği tek şey kulüplerin dişe dokunur işler yapması.
Geçen sezon da Uefa Kupası finalinde ''dişimize '' göre olduğunu düşündüğümüz kulüpler yer aldı ve bundan 4 sezon öncesine kadar ne ismini duyduğumuz ne de Avrupa futbolunda esamesi okunacak olan Shaktar D. kupayı aldı.Bu hepimize yapılması gerekenin doğru transferler ve hem teknik anlamda hem yönetim kurulu anlamında iyi yöneticilere kulüplerde yer verilmesi gerektiğini gösteriyor.
Elbette doğru yönetim kurulu üyeleri ve becerikli,akıllı bir teknik direktörle doğru transfere bir adım daha yaklaşmış oluyorsunuz,bu anlamda kaliteli yönetim ekibi ön şart gibi görünebilir.Devamın getirebilmekse asıl mesele...
Bu ülkenin modern futboldaki son 10 yılına damga vuran iki ''ekip'' de transfer becerisiyle kurulmuş ekipler olarak göze batıyor.Birincisi 96-00 Galatasarayı,ikincisi de Daum'un ilk 3 yıllık Fenerbahçe döneminde kurulan ekip.İlkinde Popescular,Hagiler,Taffareller söz konusu idi.İkincisinde de Appiahlar,Hooijdonklar,Anelkalar vardı.Bu isimlerin benim söylediğim anlamda önemi mevkileri itibarıyla Avrupa futbolunda her yerde her zaman geçerliliği olan ve ciddi etkileri olan mevkilerinin ''büyük'2 oyuncuları olmasıdır.Ve ancak böyle isimlerden kurulu bir kadro ile başarı gerçekleşebilir.
Bu tespit önümüzdeki sezonki beklentiler için de geçerlidir. Bakmak lazım bu sezon öncesi çalışmalar bu gerçeğe uygun mu ilerliyor...
Öncelikle takımların kadroları çok temel bir takım işleri yapması gereken oyunculardan yoksun ki üstelik 3 büyük kulüp de bir takım budamaları da bu döneme sığıştırmak zorunda kadrolarından...
Örnekse Beşiktaşın verim alamadığı yabancı oyuncularının yanı sıra geçmişte transfer etmiş olup da kiralaık yolladığı yabancı isimlerden de kurtulması gerekiyor.
Ya da Fenerbahçe'nin hedefleriyle asla bağdaşmayacak ve kadroda bulunmaları durumunda sadece kulübede oturacak olan yerli oyuncu kalabalığından kurtulması gerekiyor ve Galatasaray'da benzer bir kalabalığa sahiip olmakla beraber sakatlık sıkıntıları yada mental eksikliklerinden ötürü yararlanmakta zorluk yaşanan oyunculardan kurtulması gerekiyor...
Tekrar ekleyelim bunları bazı eksik bölgelerine kaliteli oyuncular eklemeleri gereken bir dönemde yapacaklar.Aynı anda yani...
Kısaca üzerinden geçersek kadroların...
BEŞİKTAŞ:
1-İbrahim Üzülmez'in bulunduğu mevki önümüzdeki sezonun zayıf halkası.Bu mevkiyi Ekram Dağ gibi devşirme ve yetersiz bir sol bekle takviye edemezsiniz.Bu mevki Avrupa standartlarında bir oyunc gerektiriyor.
2-Orta sahanın ortası için Fink gibi Bundesliga'nın ilk 10 sırasını görememiş bir oyuncuyla anlaşılmış olması,şampiyonlar ligi ve Türkiye ligi şampiyonluğu hedefiyle tezat oluştursa da elden bir şey gelmez, Fink,Ernst,Tello,Delgado,Yusuf orta sahası ilk isiki defansif son 3lü çoğunlukla ofansif yönde değerlendirilmesi muhtemel oyunuclar.Beşiktaş Delgado'dan kurtulmalı.Az önce de dediğimiz gibi verime alamadıysanız budamalısınız ki ağaç nefes alsın.Bu bölgeye Fenerbahçe'nin Appiah transferi gibi oyunun iki yönünü oynayan bir oyuncu şart.
3-Defans bölgesi Beşiktaşın yıllardı en istikrarlı bölgesi.Yaklaşık 3 sezondur bu 4lüden 3ü ibrahim toraman,Gökhan Zan,İbrahim Üzülmez.Ve beşiktaş bu mevkide hep sorun yaşadı.Şu bir gerçek ki Sİvok fizik kalite olarak Şampiyonlar Ligi'ni kaldırabilecek bir ''stoper'' değil.Zapotocny'nin bahsettiğimiz özelliğe sahip olmadığı zaten belirlendi kulüp tarafından,oyuncunun satış listesinde olduğu söyleniyor.Bu mevkide sağlam ve oyunu geriden kurabilecek beceride bir stopere ihtiyaç var.
4-Hücum ihtiyacı ancak Bobo'nun satılması durumunda söz konusu olabilir veya sol da Tello'yu,sağda Holosko'yu verimli kullanabileceğiniz konusunda şüpheler oluşursa bu bölgelere fizik kalitesi üst seviyede tecrübeli ve top taşıyabilecek bir hücum oyuncusu alınabilir.Bu daha çok Şampiyonlar ligi düşünülerek yapılacak bir transfer olmalıdır.
Fenerbahçe:
Fenerbahçenin Maldonado ve İspanyol önlibero fiyaskolarından doğan bir ihtiyacı ver bu bölgeye.Zaten şu an da kulüp bu mevkiye kaliteli ve isimli bir önlibero arayışında.Yine Lugano ve Edu ikilisinden defansta vazgeçilmiş görünüyor eğer gerçekten Edu gibi Lugano da gönderilecekse bu mevkiye yine büyük liglerden tecrübeli ve geriden oyun kurabilecek bir stoper şart hale gelir.
Bunun dışında görülen en önemli eksiklik Uğur Boral'a kalmış görünen sol kanatta bu mevkiye,mevkinin hakkını verecek kalitede bir oyuncunun bulunmamasıdır,buraya da transfer gerekli görünüyor.Tabi Roberto Carlos giderse sol bek de sadece Vederson kalmış olacak bu da ayrı bir dipnot sezon öncesi.
Galatasaray:
Yerli oyuncuları her zaman diğer iki rakibinden iyi son dönemde Galatasaray'ın.Bu sezon da bu böyle.Üstelik Kewell,Baros gibi isimler korunmuş görünüyor.Nonda,Lincoln,Linderoth gibi isimlerin ne olacağı sorunsalı en önemli nokta olarak hala çözüm bekliyor.Bana kalırsa 2si sakatlık biri de profesyonel bir takım özelliklerin noksanlığı sebebiyle yeni sezonda Galatasaray'a ne AVRUPA LİGİ'nde ne de Türkiye liginde yardımcı olabilir.
Servet'in Marseille'ye transfer olması durumu da zaten en önemli boşluğun olduğu defansın ortasını iyiden iyiye eksik bir mevkiye dönüştürür.
Kısaca Nonda yerine fizikli,topu tutan ve son vuruş becerisi yüksek bir santrfor,Linderoth yerine defansif gücü yüksek,kondisyonuyla,gücüyle ve pas becerisiyle ''motor'' özelliği taşıyacak bir önlibero, Lincoln yerine oyunun her iki yönünü oynayan,duran toplarda becerili bir orta saha oyuncusu alınmalı.Servet gitse de kalsa da alınması gereken üst düzey bir stoperi de unutmamak gerek.Kaleci Leo Franco zaten alındı kaleyeibu mevkiden bahsetmeye gerek yok.