6 Mayıs 2009 Çarşamba

YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ HUKUK KULÜBÜ DERGİSİ 1. SAYISI ---- Murat ÇANKAYA'nın yazısı-------AÇI

AÇI

Birey, diğer insanlarla paylaştığı dünya içinde nice eylemiyle, hukukun alanına girmeye; bir yandan hukuku geliştiriken bir yandan gelişen hukuktan düzenini oluşturmaya devam ediyor.Biz hukuk fakültesinin genç öğrencileri ise bu akış içerisine kendimizi uygulayıcı,uygulamaları denetleyici yada kural koyucu olarak yerleştirebilmek için hukuk bilgisiyle donanmaya çalışıyoruz.
Şüphesiz öğrenimini görmekte olduğumuz dal, pek çok yanıyla canlı olması hasebiyle algılarımızı daima canlı tutmamız,bilgilerimizin sağlam bir temel üzerinde ayakta kalmasını sağlamamız gereken bir dal.Özellikle Türk Hukuk sisteminin genel hatlarını,temelini öğrendiğimiz ilk yıllardan, hukukumuzun kendi içinde ayrılan dallarına eğildiğimiz ve teorik de olsa kimi bazı hukuki sorunlara karşı hangi yolların önümüzde belirebileceğine dair bir rotada ilerledik ve bu ilerleyişimiz devam ediyor.Ülkemiz hukukundaki bir takım sorunları derslerimizde hocalarımızın bahsettiklerinden ve çoğu zaman yakınımız olsun olmasın etrafımızdaki insanların karşılaştığı sorunlardan anlamak mümkün.Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihe kadar uzanan Anayasa oluşturma süreçlerine ve buna bağlı kanunlarımızdaki bir takım eksikliklere çoğu zaman saygın hukuk adamlarımız eleştiriler getirmiştir.Bu tip temel sorunlar da, derslerimiz kadar ilgilendiriyor biz hukuk fakültesi öğrencilerini.
Elbette hukukumuzun her alanıyla ilgili fikri gelişimimiz bizler için önemli ve bu gelişim devam etmelidir,edecektir ;ancak insanoğlu dünyada,Türkiye’de,kendi hayatında,kendi evinde,kendi odasında ve kendi aklında olmak üzere çerçevesini daraltarak sorunlarını irdeleme ve çözme yoluna gider çoğu kez. İnsanoğlunun bireysel olarak sorunlarını irdeleme ve çözme refleksi budur.Yani tümden gelen değil tüme varan bir anlayışla hareket eder,o kadar ki çoğu kültürde ‘’önce kendi evinin önünü temizlemek’’ sözü kullanılmaktadır.
Bu bağlamda bizler de öncelikle kendi ‘’hukuk evimiz’’ olan Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni değerlendirerek zihnimizin penceresini dış dünyaya açalım.Okulumuzun özel üniversite statüsüne haiz olması sebebiyle maddi imkanları oldukça geniş.Bunu pek çok gelişimin maddi bir takım noktalara dayandırılması ile ilgili oluşabilecek düşüncelere karşı bir kenara yazmak gerekir.Hukukun ne kadar canlı,insan için hayati ve insan yaşamından ayrılmaz olduğunun vurgusunu yapmıştık, bu bağlamda okulumuzun eğitim anlayışının da bu canlılığa uygun olması inkar edilemeyecek bir zarurettir.Teorik bir eğitimin ağırlıkta olduğu ve pek çok hayati bilginin kitap sayfaları arasında olduğu dalımızı,öğrenciler adına daha pratik ve,basit bir teşbihle,‘’3 boyutlu’’ hale getirmenin en önemli yolunun kısımlar halinde öğrencileri takibi mümkün olabilecek,gerçek davalarla,adliyede buluşturmak olduğu inancındayım.Kimi Avrupa ülkelerinde verilen hukuk eğitiminde yer alan bu uygulama,eğitimini aldığı alanı daha derinden hissetmesi gereken okulumuz öğrencileri adına da fevkalade kıymetli bir imkan olacaktır.Bu noktaya gelebilecek eleştirilere ise okulumuz hukuk fakültesinin ‘’avukat yetiştirme yeri’’ olmadığının bilinciyle bu fikrin gerekliliğinin savunulduğunu ve tek bir noktaya takılarak değil bu önerinin geniş yorumlanması gerektiğini belirterek cevaplamış olalım kısaca. Bunun için ilginin ve bu ilgiyi gösterebilecek asistan kadrosunun artması gerektiği ise genel bir eleştiri olmalı,tabi asistan azlığı dekanlığımıza değil Türkiye’deki ilgili kuruma yapılacak bir eleştiridir. Bölümümüzün en önemli sorunu ise eğitimini almış olduğumuz ‘’hukuk ve hukukun yarattığı düzeninin saygınlığı,bu anlayışın insan yaşayışına kattığı değerler’’e karşılık,okulumuz hukuk fakültesi uygulamasının biz ‘’o değerlere’’ inanmak isteyen idealist öğrencilere tezat yaşatan bir noktası:Sekreterlik ve Öğrenci İşleri Meselesi…Kısaca tekrar belirtirsek son derece saygın bir dal olan hukuk alanında eğitim verilirken,eğitim verilen öğrencilerin iptidai şartlarda bölüm işlerini halletmek mecburiyetinde kalmaları, öğrencilerin bilinçaltlarında bölümlerini ve bölümleriyle ilişkilerini olumsuz bir mahiyette sorgulama durumu yaratacaktır.Yaratıyor da...Medeni olmalarını ve hukuk alanındaki işlerini kendilerine yakışan saygınlıkla yürütmelerini beklediğimiz öğrencilere, daha bugünden bu beklentilere uygun bir zemin hazırlamamız gerekiyor.Notlarını,aldıkları dersleri,bölüm dışı seçimlik olarak almalarına hak tanınan derslerin zamanlarını belli bir düzende öğrencilere sunabilmek gerekir.Programını,düzenini oluşturmasında yardımcı olunan,derslerle ilgili her türden konuda bilgi kirliliğiye mücadele etmeyen,neyi,ne zaman, nerede yapacağını,sonuçlarını bilen bir öğrenci zihni oluşturur söylediğimiz noktanın daha iyileştirilmesi.Böylece örneğin seçimlik dersleri için hocalar arası mekik dokuyan,ders programında hiçbir dersi çakıştırmama çabasında,notlarının sekreterliğe ulaşıp ulaşmadığıyla yada hangi dersi aldığı hangi dersi almadığıyla ilgili bir sorun çıkmamış olsun diye dua eden ‘’hukuk fakültesi’’ öğrencisi kalmamış olur.Bu durumun hukuk eğitimi felsefesine yakışıp yakışmadığı önemle üstünde durulması gereken bir konu.Bir hukuk fakültesi öğrencisinin 2 not ortalamasını yakalayıp mezun olma derdine düşmesi mi yoksa verilen eğitimi en doğru şekilde algılayarak,belli bir felsefe temelinde hukuk eğitimini sindirmiş,ilerleyen yaşamında kendini geliştirmesi için her türlü donanıma haiz olması mı önemlidir?Bu soru iyi yanıtlanmalı.Bu yazının yazılma sebebi olan hukuk fakültesi dergisinin oluşturuluyor olması da gösteriyor ki,biz hukuk fakültesi öğrencilerinin eğitimini aldıkları daldaki zihinsel gelişimi,bu dalı en doğru şekilde kavramaları çok önemli.Düşünmek,sorgulamak,öğrenmek ve çevresindeki yaşayışa hukukun sunduğu saygınlığı ve düzeni kazandırmak,eğitimini aldığımız dalla ilgili bize heyecan katan bir unsur.Bu nokta bu nedenle gözardı edilmemeli.
İngilizce veya öğrencilerin seçecekleri başka bir yabancı dilin ilerde hangi mesleği yapacak(avukatlık,hakimlik vs vs) olurlarsa olsunlar belli bir kredi ve ders saatiyle,özenle öğrencilere öğretilmesi gerekliliği modern dünyanın yadsınamaz bir gerçeğini oluşturuyor.Hukuk alanındaki gelişmeleri takipten tutun da,bugün eğitimini aldıkları hukuk eğitimi üzerine yapacakları işlerinde kendilerine artı olarak değerler katacağını düşündüğüm bu nokta dar bir zihniyetle es geçilmemeli.Bu dersler göstermelik olmaktan çıkarılmalı.
Hukuk fakültesi eğtiminde hoca-öğrenci ilişkisinin temel bir yer tuttuğu kesin.Tek hocanın ‘’kitap’’ olduğu bir yerde o konuyla ilgili gelişimin yetersiz kalacağı gözardı edilemeyecek bir gerçek.Yakın Doğu Üniversitesi’nin hukuk fakültesi öğrencilerine en mühim katkısı, derslerin ,dallarında saygınlığı tescilli,tecrübeli isimler tarafından anlatılıyor olması.Bu nokta ne kadar katkıysa da Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nde bir üniversite olmamız ve hocalarımızın Türkiye’nin saygın üniversitelerinden geliyor olmaları da bir o kadar dezavantaj bizler adına.Çünkü derslerle ilgili herhangi bir noktada danışma,soru sorma şansı ne yazık ki oldukça sınırlı hatta yüzyüze böyle bir eylem neredeyse imkansız.Bu sıkıntının aşılması değerli hocalarımızla,öğrencileri bir araya getirecek bir internet ağı yoluyla gerçekleştirebilinir.Okulumuzun en kalabalık ve en yoğun bölümlerinden biri olan hukuk fakültesinin kendi içinde büyümesi anlamına da gelecek bir gelişim olarak hazırlatılabilecek bir internet sitesiyle öğrencilerle kimi zaman online kimi zaman da soru-cevap şeklinde hocalarımızı bir araya getirebiliriz. Değindiğimiz tüm noktalar gibi daha pek çok sorun bulunabilir,pek çok eleştiri yapılabilir ve öneriler sunulabilir. Ancak önemli olan bu düşüncelerin, beyinlerimizde yer alması gereken , hukukunhem bireyin hem toplumun hayatına katması geren saygın değerlerine ve modern hukuk eğitimi anlayışına uygun olmasıdır.
Bir hukuk fakültesi öğrencisi olarak ilk sayısında ‘’kendi evimizin önünü temizleme’’ yolunda ilerlenmesini doğru bulduğum için bu düşünceleri yazıya döktüm.Ancak elbette Türk hukuk sistemi üzerine de hukukumuz içindeki diğer dallarla ilgili de yorum,fikir belirteceğimiz günlerde gelecektir diye inanıyorum.Bir makale olmaktan çok çok uzağa düşen bu yazı belli bir tecrübe ve gözlemle olduğu kadar Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin gelişimini hızla sürdürerek bugünlerden daha idealist eğitim verilen bir hukuk yuvasına dönüşeceği inancıyla da yazılmıştır.Türk yargısının içine sık sık girdiği saygınlık,bağımsızlık sorunsalları, çağımızda sağlam temelli ve Anayasadan güç alan bir hukuk sisteminin, laik,sosyal,hukuk devleti anlayışının oluştuğunu tüm vicdan ve bilinçlere soru işaretsiz müjdeleyip müjdelemediği düşünceleri biz genç,hukuk fakültesi öğrencilerini de tutsak almışsa da bu ilk sayıda optimist bir düşünceyle kendi evimize baktık.

Hiç yorum yok: